Site Rengi

HABER ÖZETİ
Emeklilere promosyon ödemelerine özel bankalarda dahil oldu..
Eylem Tok’un ehliyetsiz züppe oğluna defalarca hız cezası kesilmiş, okula arabasıyla gidiyormuş!.
Seçim günü oy kullanmaya gitmeyenlere uygulancak cezai işlem açıklandı!.
Seks skandalı sonrası Karabük Üniversitesi’nden yabancı öğrencilere sağlık raporu şartı!.
Yeniden Refah Partisi Ankara İl Teşkilatı topluca istifa edip AK Parti’ye katıldı!.
76 bin deprem ve afet konutu hak sahiplerine teslim edildi..
Emeklilere promosyon ödemeleri yarından itibaren başlıyor..
Ali Koç’tan kongreye çağrı: Gelin 2 Nisan’da Fenerbahçe’yi ligden çekelim!.
CHP’deki Kemalciler “SENİ SIRTINDAN HANÇERLEYENE OY YOK” pankartı ile İmamoğlu’na isyan bayrağı açtı!.
CHP’deki para kulelerinin gizemi ortaya çıktı!. Eko Başkan Bay Kemal’i devirmek için balya baya rüşvet dağıtmış!.
CHP’deki para kuleleri skandalında ses kayıtları ifşa oldu!.
Gazze’deki ateşkes çıkmaz girdi!. Kahpe İsrail heyeti Doha’dan ayrıldı!.
Kahpe İsrail şimdi de çadırlara sığınan Filistinlileri bombalıyor!.
Belçika’daki PKK’lı köpeklerin Türklere neden saldırdıkları belli oldu…
Pandemi uyarısı!. Yeniden kapanma olacak mı?.
Çiftçiler Brüksel’i savaş alanına çevirdiler!.
Hazırlık maçında Avusturya’dan 6 gol yedik!.
Kuveyt Dinarı değerli para birimi seçildi.. TL’nin tam 100 katı!.
Karabük Üniversitesi’ndeki fuhuş skandalı büyümeye devam ediyor!. Fuhuş şebekesi kurulduğu ortaya çıktı!.
MHP’li vekilden zam haberi bekleyen emeklilere ek iş tavsiyesi!. HER ŞEYİ DEVLETTEN BEKLEMEYİN!.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’tan veda gibi açıklama.. SENEYE BİZ YOKUZ…
Gökhan Zan 3 milyon dolar avanta istedi mi?. Ses kayıtları ile ilgili uzman raporu yayındandı!.
Rusya kanlı saldırının arkasında Amerika, İngiltere ve Ukrayna’nın olduğunu açıkladı!.
Kurum’dan İmamoğlu’na mal beyanı tepkisi: MİLYON DOLARLIK VİLLARINI NEDEN SAKLIYORSUN?.
MHP’li Başkan Adayından AK Partili rakibi hakkında alçak ifadeler!.
Emekliye maaş promosyonunda başvurular patlama yaptı!.
İflasın eşiğindeki CHP’li belediyeler SGK borçlarını ödeyemiyor!.
Muharrem İnce’den Özgür Özel’e seçim gecesi cevabı!. HDP BARAJI GEÇİNCE SEVİNÇTEN HAVALARA UÇAN SEN DEĞİL MİYDİN?.
Facebook ve İnstagram’a seçim tedbiri!.
İBB adayı Murat Kurum’dan İmamoğlu’nun ipliğini pazara çıkaran seçim klibi!.
DOLAR 32,3455
EURO 35,0945
ALTIN 2.310,71
BIST 9.079,97

Sibel Eraslan İstanbul Sözleşmesi’nin amacını açıkladı! “Kökünden kazımak istiyorlar!.”

Sibel Eraslan İstanbul Sözleşmesi’nin amacını açıkladı! “Kökünden kazımak istiyorlar!.”
02.08.2020
A+
A-

Gazeteci Yazar Sibel Eraslan, İstanbul Sözleşmesi’nin hedefini açıklayarak çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Gazeteci Yazar Sibel Eraslan, İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili “İstanbul Sözleşmesine göre şiddetin kaynağı: Cinsiyet” başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı.

İşte o yazı: 

İstanbul Sözleşmesi, bir sözleşme değil bir manifestodur. Kadına karşı şiddetle mücadele gibi, hepimizin vicdanen rahatlıkla kabul edeceği bir çıkış noktasını kullanarak, şiddetin kaynağı olarak cinsiyet ayrımını gösteriyor. AB uyum yasaları çerçevesinde bize dayatılmış bir sözleşme olmasının ötesinde, detaylı okumalar sonucunda farkettiğim ve cidden tedirgin olduğum bir mevzuyu sizinle paylaşacağım: Feminizm ve LGBT (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transeksüel) düşüncelerinin ideolojik kavramsallaştırmalarıyla yapılandırılmış bir metindir. Tüm dünya ülkelerine, kadına yönelik şiddetle mücadele ismi altında empoze ediliyor oluşu maskesinin altında, kadın ile erkek üzerinden kurulmuş varoluş ve insanlık bilgisini değiştirmek, bozuma uğratmak hedefindedir. Özgür bireyin kendi bedenine istediği gibi şekil vermesi ve bedeni hakkında karar vermesi şeklinde güncelleşen bu itiraza göre; cinsiyet kavramı, sadece kalıplaşmış bir önyargıdır! Kadın veya erkek olmak bir klişeden ibarettir.

İstanbul Sözleşmesi’nin ideolojik bir metin olarak, ilk insandan bu yana aşina olduğumuz “insan” kavramını yok edip, insanı yeniden inşa etme girişimi olarak okumak mümkün. Çünkü metin, insanların kadın ya da erkek oluşlarını, şiddetin ve tüm kötülüklerin kaynağı olarak göstermektedir.

İstanbul Sözleşmesinin tekrarlar halinde ortaya koyduğu sekans kavram, hatta metnin ana fikri; “toplumsal cinsiyet“tir (gender) ve sosyolojik bir kurgu olduğu kadar ideolojik bir tanımlamadır. Yani insanlar aslında kadın ya da erkek değildir; toplum, kültür, gelenek ve din insanları kadın ya da erkek olarak ayırmıştır ve şiddet işte bundan kaynaklanmaktadır. Bu yüzden bu inançların hepsinin “kökü kazınmalıdır“…

Sözleşme boyunca “toplumsal cinsiyet“in (gender) bilinçli olarak, fıtri olanın, yani “cinsiyet” (sex) kavramının yerine ikame edildiğini görürüz. Sözleşme, toplumun cinslere yüklediği farklı görev yüklerinin yol açtığı eşitsizliği eleştirir gibi yaparken, feminizme has yapı-bozum tekniğini kullanarak, aslında fitri olanı yani kadın veya erkek oluşu eleştirmektedir.

Cinsel kimliğin doğuştan gelen bir özellik olmayıp, içinde yaşanılan kültürün ve sosyal çevrenin dayatmalarıyla şekillendiği varsayımına dayanarak, her çocuğun ve gencin cinsel tercihini yapabilme özgürlüğünü savunan Sözleşme, “toplumsal cinsiyet eşitliği” hedefiyle bu amaca ulaşmayı öngörmektedir

Toplumun cinslere yüklediği “cinsiyet rolleri”nin (gender role) eşitsizliğe yol açtığı fikri sözleşmeye hakimdir. Sözleşme; kadın veya erkek tanımlamalarının aslında varoluşsal bir durum olmadığını, toplumun faraziyesi olduğunu söyler. Bunun sonucu olarak şiddetin ve eşitsizliğin; kadın ve erkek şeklindeki rol ayrımından kaynaklandığı neticesine varılmaktadır. Sözleşme, fıtri ve doğal olan kadın veya erkek oluşun yerine, “cinsiyetsizliğin” ikame edilmesini dayatmaktadır.

Sözleşmedeki dikkat çekici bir diğer ifade ise “gender stereotype“tir. Cinsiyet hakkında kalıplaşmış yargılar, genellemeler şeklinde tanımlanan bu kavram çerçevesinde sözleşmenin ana gayelerinden birisi olarak; “non stereotyped gender roles” hedeflenmektedir. Bu noktada sözgelimi bir öğretmen kız öğrencisine kızım, erkek öğrencisine oğlum şeklinde seslenemeyecektir. Sözleşmeye göre bu ayrımcılık ve şiddettir.

Sözleşmedeki ideolojik terimlerden bir diğeri “sexual orientation” yani “cinsel yönelim”dir. Burada kişinin birey olarak kimliği değil, kişinin cinsel isteklerinin esas alınması söz konusudur. Kadına şiddeti önlemek amacıyla hazırlanan bir yasada, cinsel eğilim, cinsiyet kavramının önüne geçirilmektedir. Sözleşmeye göre cinsiyet tehlikeli, cinsel eğilim ise tehlikesizdir.

Sözleşmenin terminolojisinde dikkat çeken bir diğer ifade; “domestic violence” (ev içi şiddet)in, bizim dilimize “aile içi şiddet” olarak geçirilmiş olmasıdır. Sözleşmenin Türkçe metni, aileyi şiddet mekanı, şiddetin doğduğu yer olarak tarif etmektedir.

Sözleşme hakkında tartışmaların serin kanlı bir şekilde sürmesini beklerken, tartışmaya katılan büyük sermaye grupları ve uzantıları, meselenin küresel kısmı hakkında bize fikir verebilir. Koro halinde bir ezber var: “Bu sözleşme kalkarsa şiddeti önleyecek bir şey kalmaz elimizde” diyorlar. 2014’ten beri yani Sözleşme yasalaştığından beri azalıyor mu şiddet? Şiddetin önüne geçebilmek için yeni yasalar acilen yapılmalı elbette. Hatta kadına yönelik şiddet en ağır derecede cezalandırılmalı, ama bu, nesli ifsad ederek, kadın ve erkek genleriyle oynayarak düzeltilecek bir iş değil. Hukuk, bir yaşam kültürü olduğu taktirde, yaşayan hukuka dönüşür.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.