Karar kapsamında, 28 Şubat davasında yargılanan emekli Orgeneral Çetin Doğan için de yakalama kararı çıkarılmış, Doğan da Bodrum Adliyesi’ne giderek teslim olmuştu.
1 yıldır cezaevinde bulunan Çetin Doğan, altılı masaya mektup gönderdi.
“Bir fırsat…”
Cumhuriyet gazetesine yolladığı mektubundaki ifadelerinde Doğan,, 6’lı masaya dair, “Ülkemizi aydınlığa, esenliğe çıkarmak isteyen partiler için iç ve dış konjünktürel koşullar belki de bir daha ele geçirilmeyecek bir fırsat yaratmaktadır. Bu fırsat heba edilmemelidir.” düşüncesini dile getirdi.
“Liderlerin hoşgörüsüne sığınıyorum”
Altılı masanın 28 Kasım’daki toplantısına da değinen Doğan, “liderlerin hoşgörüsüne sığınarak önemsediğim bazı noktaları açıklamak isterim” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Stratejinin en tarifi önceliklerinin tespit sanatıdır. Bütün partilerin ve toplumun içine sindirebileceği, güven duyabileceği bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemeden önce yapılması gereken, Anayasada yapılacak değişikliğin bütün yurttaşların çektiği sıkıntılara nasıl derman olacağının çok iyi anlatılmasıdır. Seçim sonuçları ortaya çıkmadan hükümet programının detayları ve yönetim görev paylaşımının belirlenmesi gayreti, gereksiz çatışmalara yol açabilecektir.
“Bu fırsat heba edilmemelidir”
Ülkemizi aydınlığa, esenliğe çıkarmak isteyen partiler için iç ve dış konjünktürel koşullar belki de bir daha ele geçirilmeyecek bir fırsat yaratmaktadır. Bu fırsat heba edilmemelidir. Mektubumun önemli kısmını 6’lı masa merkezli düşüncelerimi paylaşmaya ayırmamın hoş görülmesini dilerim. Bunun nedeni birey olarak çektiğimiz, yaşadığımız sıkıntıların makro düzeyde bozuk düzenden kaynaklandığına olan inancımdandır.
Varsın AYM meşru zemini olmadan hakkımızda açılan davanın, geçerli hiçbir kanıt olmadan verilen hükmün ‘ciddiyetle’ tartışmasına devam etsin! Adaletin ayaklar altına alındığı ve insanların korku ile sindirildiği bu gibi durumlarda geçici olarak gerçek suçluların itibar görmesi doğaldır. Gerçeğin er geç gün yüzüne çıktığı, bu tür mahkemelerin ise sonradan lanetle anıldığı görülmektedir. Nazım’ın dediği gibi, ‘sen yanmazsan, ben yanmazsam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.”