AB’nin Belarus sınavı! 2000 sığınmacı karşısında kıyamet koptu!.
AB’nin Polonya-Belarus sınırında toplanan sığınmacılar nedeniyle kısa süre önce kavga ettiği Polonya’ya bu defa sahip çıktığına dikkat çeken gazeteci Güldener Sonumut, yarın AB’den 54 bakanın bir odada sözkonusu olay hakkında toplantı yapmak üzere bir araya geleceklerini belirtti
Sonumut, “AB’nin Belarus sınavı” başlıklı yazısında AB’yi ayağa kaldıran Polonya sınırındaki gelişmelerle ilgili siyasi tabloyu yazdı:
Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin dışişleri bakanları yarın Brüksel’de bir araya gelerek gündemin sıcak konuları olan Belarus’tan Polonya’ya devam eden göçmen akını, Sudan’daki askeri darbe girişimi ve Etiyopya’nın kuzeyinde hükümet güçleri ile Tigray halk kurtuluş cephesi arasında yaşanan çatışmaları ele alacaklar. AB için en önemli mesele Belarus’un yaratmış olduğu sığınmacı krizi. İnsani açıdan Belarus’un yaptığını tasvip etmek mümkün değil. Diğer yandan Polonya ve AB’nin kıyamet koparttığı, sınıra ‘yığılmış’ olan sığınmacı sayısı 2000 civarında. Belarus’un sığınmacıları ülkesine davet ederek Polonya’nın ve dolayısıyla AB ve NATO’nun sınırlarına yığma çabası ne kadar insanlıktan uzaksa, AB’nin de çıkarmış olduğu kıyamet ve göstermiş olduğu tepki bir o kadar abartılı sanki. Nitekim takvimin de biraz azizliği gereği pazartesi günü yapılacak olan AB Dış İlişkiler Konseyi ‘jumbo’ formatında geçecek. AB’ye üye ülkelerin dışişleri bakanları toplanacaklar, ardından da savunma bakanları toplantıya dahil edilecek. Bir başka deyişle 54 bakan bir toplantı odasında buluşacaklar. Belarus’a gözdağı vermek için yeterli olur mu henüz bilinmiyor. Ancak AB’nin hem diplomatik açıdan Belarus’a karşı haklı olarak bir gövde gösterisi girişimi var, hem de AB’nin stratejik otonomi arayışı çerçevesinde AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in stratejik pusula çalışmalarını görücüye sunma girişimi bulunuyor.
AB-Polonya krizi
Düne kadar AB güvenlik, refah, özgürlük ve dayanışmayı simgeleyen bir topluluktu. Dünün düşmanları olan Almanya, İtalya ve Fransa ile Belçika, Hollanda ve Lüksemburg, artık hem müttefik hem dost. Bu sayede AB’nin iç güvenliği, refahı sağlandı. AB dayanışma ve özgürlükler topluluğu haline geldi. Ancak o tarihten bu yana AB bir iktisadi çalkantıyla Kovid krizi yaşadı. Kovid kriziyle birlikte üye ülkelerde bir AB kamuoyu oluştu. Bu kamuoyu AB’nin özerk olup Çin veya ABD’den daha bağımsız ve sağlık gibi kamuoyunu ilgilendiren ve AB kurumlarının yetkisinde olmayan konularda direkt hareket etmesi gerektiğini; güvenlik alanında daha fazla sorumluluk alması gerektiğini düşünüyor. İlginçtir ekim ayında Brüksel’de yapılan AB zirvesinde Polonya anayasa mahkemesinin Avrupa Adalet Divanı kararlarını birincil hukuk olarak tanımama kararı, liderlerin gündemindeydi. Hatta, Polexit’den bile bahsediliyordu. AB’nin Polonya’ya yaptırım uygulaması da gündemdeydi. Rusya’ya karşı AB’ye değil NATO’ya güvendiği bilinen Polonya’nın Belarus krizinde NATO’dan çok AB’den beklenti içerisine girmesi de bir başka önemli dinamik.
“AB elektrik sıkıntısı veya enerji sıkıntısı yaşayabilir”
Bu çerçevede AB’nin Belarus konusunda Polonya’ya sahip çıkması ve hem Rusya’ya hem de Belarus’a dişlerini göstermesi çok önemli. Bunu yapabilecek imkân ve yeteneğe de sahip. Belarus’a yönelik olarak alınabilecek olan ek yaptırım kararlarına karşı Minsk yönetimi, belki de AB’ye giden doğalgaz hattını kısmen veya tamamen kapatabilir. Hatta AB elektrik sıkıntısı veya enerji sıkıntısı da yaşayabilir. Ancak stratejik otonomi arayışına giden AB hem refah, hem güvenlik, hem dayanışma hem de özgürlük gibi dört ayaklı modelini sürdüremeyecek. Stratejik otonomi için bazı alanlardan ödün vermesi gerekecek. Zira AB’nin güvenlik ve savunma alanında küresel veya bölgesel düzeyde varlık gösterebilmesi için refah politikalarından biraz kısması gerekecek. AB kamuoyunun stratejik otonomiye ulaşmak için yapılması gereken maddi ve siyasi fedakarlığa hazır olup olmadığını da zaman gösterecek.