Gizli protokol ifşa oldu! İyi Partililer Kılıçdaroğlu’na yüklendi! “Hoyratça heba edilmiş bir güven!.”
Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ ile parti yönetimi ve Millet İttifakı ortaklarından gizlice protokol imzaladığını itiraf eden Kemal Kılıçdaroğlu’na tepki yağıyor. İyi Partili Turhan Çömez, “Ankara’nın karanlık dehlizlerinde pazarlıklar yaptı” dedi.
28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nin sonuçlarının yankıları devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan zaferin ardından çalışmalara hız kesmeden başladı.
Muhalefet cephesinde ise sular durulmuyor.
Öyle ki, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik istifa ve değişim çağrıları yükseliyor.
Kılıçdaroğlu ise bu süreçte kendisine yönelik çağrılarla karşı savaş verirken bir yandan da gerçekleştirdiği gizli görüşmelerin açığa çıkmasıyla mücadele ediyor.
Bunlardan biri de, seçimin son günlerine doğru anlaşma sağladığı Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile yaptığı protokol…
“Ben İçişleri Bakanı olacaktım”
Özdağ, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir canlı yayında tüm gerçekleri ortaya serdi.
Özdağ, “Yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve Milli İstihbarat Teşkilatı konusunda Kemal Bey’le mutabık kaldık. Ama o sözlü anlaşmaydı. Bakanlıklar yazılı mutabakatta vardı. Ben İçişleri Bakanı olacaktım.” ifadelerini kullandı.
Öztrak yalanladı
Bunun üzerine büyük yankı uyandıran açıklamaların ardından gözler CHP cephesinde çevrildi.
Konuya ilişkin, basın toplantısında açıklama yapan CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Zafer Partisi ile kamuoyuna açıklanan bir protokol yapıldı. İki protokolde de İçişleri Bakanlığı ve MİT ile ilgili bir madde yer almadı.” dedi.
“Protokol ikimizin arasında imzalandı”
Bu yalanlamanın üzerine söz Kılıçdaroğlu’na verildi.
Dün Habertürk canlı yayınına katılan muhalefet lideri, gündeme ilişkin yaptığı açıklamalarda Özdağ ile Öztrak arasında geçen konuyu açığa kavuşturdu.
Adeta itiraf niteliğinde yaptığı açıklamada, “O protokolle ilgili konuşmam doğru değil. İki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen bir protokoldür. Benim bu konuda konuşmam en azından ahlaki olarak doğru değil. Protokol evet var, ikimizin arasında imzalandı. Bu protokol kamuoyuna açık bir protokol değil. Dolayısıyla ikimizin namusuna teslim edilmiş bir protokoldür. Nokta.” dedi.
İttifak partilerinden tepki
Kılıçdaroğlu’nun kendi partisinden ve ittifak üyelerinden gizlice yaptığı protokol büyük tepki çekti.
Bu isimlerden biri de İyi Parti Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez oldu.
“Ankara’nın karanlık dehlizlerinde pazarlıklar yapmış…”
Çömez, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Kılıçdaroğlu için sert ifadeler kullanarak şöyle dedi:
Biz sahada kendisi için oy isterken meğer o, Ankara’nın karanlık dehlizlerinde pazarlıklar yapıyor, protokoller imzalıyormuş. Arkadaşlarının haberi yok, ittifak ortaklarının bilgisi yok.
Hoyratça heba edilmiş bir güven, yeniden kazanılabilir mi Sayın Kemal Kılıçdaroğlu.
“Seçime CHP’den ayrı girmek durumundayız”
Bir diğer tepki de İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’dan geldi.
Halk TV’de katıldığı programda açıklamalarda bulunan Türkkan, ittifakı eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
Yerel seçimlerdeki ortaklığın hiç bir artısı gelmedi. Zararı var mı var. Biz CHP payandası konumunda gözükmek istemiyoruz. Bu engeli aşmak zorundayız. 81 il, 922 ilçe, 386 beldede seçimlere girmek için hazırlıkları yapıyoruz. Biz bu seçime İyi Parti olarak CHP’den ayrı girmek durumundayız. Böyle girmezsek bu partiyi büyütemeyiz.
“Kılıçdaroğlu’nun adaylığına engel olamadığım için özür diliyorum”
İyi Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz da sert ifadelerle tepki gösterdi. Yılmaz, sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı:
Kendi adıma, geride bıraktığımız seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına engel olamadığım için milletimizden samimi olarak özür diliyorum. Ve bu özrü, sadece seçimleri kaybettiğimiz için değil aynı zamanda Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı elde etmek ve seçimleri kazanmak için kullandığı yöntemlerle yeteri kadar mücadele edemediğim için diliyorum. Seçim kampanyasını popülizme indirgeyen, eleştirdiği kişiye dönüşen ve sahici politikalar üretemeyen bir isim/ekip Türkiye’nin kaderini belirlememeliydi.