Son dakika: Adli Yıl Açılış Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanı’na verilen devletin başı misyonu, kuvvetler ayrılığı için tehdit değil, birleştirici güçtür” dedi..
Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Adli Yıl Açılış Töreni’nde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’ten sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da konuşuyor.. Konuşmasından satır başları şunlar:
“2019-2020 Adli Yılı’nın ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yeni adli yılda adalet teşkilatımızın tamamına başarılar diliyorum. Ülkemize ve milletimize hizmet ederken hayatlarını kaybeden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bu yıl beşinci ve son defa Adli Yıl açılışını yapan Yargıtay Başkanımıza hizmetleri için şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum..
Kadim dönemlerden beri insan hayatının ve toplumsal düzenin temeli olarak görülen adalet kavramı üzerinde daha çok düşünmemiz gereken bir dönemden geçtiğimizi düşünüyorum. Kanun başkadır, hukuk başkadır, adalet başkadır. Biz kendimiz ve tüm insanlık için biz daima adaletin peşinde koşmalıyız.”
Refahlarına ve özgürlüklerine yönelik her saldırıyı terör olarak niteleyen ama diğer toplumların en temel insani taleplerine karşı duyarsız kalan çarpık anlayış, dünyanın en büyük sorunudur..
“KUVVETLER AYRILIĞI DEMOKRASİNİN TEMELİDİR”
Kuvvetler ayrılığı prensibi, demokrasi ve cumhuriyetin temelidir. ABD’deki durum, yürütmenin yasama üzerindeki tahakkümü olarak anlaşılmamaktadır. Kraliçe İngiliz Parlamentosu’nu bir ay askıya aldı.
“SADECE YÜRÜTMENİN DEĞİL, DEVLETİN DE BAŞIYIM”
Türkiye darbelerden vesayete çok sayıda sıkıntılı durum yaşamış olsa da, demokrasi anlayışına hep bağlı kaldı. Türkiye, halkın iradesini en üstte tutan kuvvetler ayrılığı fikrine ve bunun üzerine bina ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır. Yeni yönetim sistemimiz de, kuvvetler ayrılığı sisteminin daha keskin bir biçimde işletilmesine dayanıyor. Anayasa gereği sadece yürütmenin değil, devletin de başıyım. Cumhurbaşkanı’na verilen devletin başı misyonu, kuvvetler ayrılığı için tehdit değil, birleştirici güçtür.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin birliğini, beraberliğini, tüm kurumlarıyla etkin şekilde işlemesini temin, cumhurbaşkanının en öncelikli görevidir. Anayasamızın lafzında ve ruhunda açıkça yer alan bu yaklaşımı, kuvvetler ayrılığı için bir tehdit değil tam tersine birleştirici bir güç olarak görüyoruz
Türkiye, halkın iradesini en üstte tutan kuvvetler ayrılığı fikrine ve bunun üzerine bina ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır.
Devlet sisteminde illa bir üstünlük aranacaksa bu ancak Anayasa’nın ve orada tezahür eden milli egemenliğin üstünlüğü olabilir.
“ÇATIŞMA YERİNE DENGE” VURGUSU..
Kuvvetler ayrılığı prensibinin denge yerine çatışma anlayışı ile yorumlanması ülkeye ve millete fayda değil zarar getirir.
Yasamanın, yürütmenin ve yargının kendi içlerinde bağımsız bir şekilde çalışması, hepsinin de Anayasa’da cumhurbaşkanına verilen ‘devletin başı’ misyonu etrafında birlikte hareket etmelerine mani değildir.
“İTHAMLARIN ÇOĞU TEMELSİZ”
Yeni yönetim sistemimizde yürütmenin de temsilcisi olan cumhurbaşkanına kuvvetler ayrılığı konusunda yöneltilen ithamların çoğu temelsizdir.
Yargı üzerinden, milletten ve hukuktan aldığı yetkiyle görevini yapan yürütme erki ile onun temsilcisi olan cumhurbaşkanına saldırmak, aslında doğrudan siyasal alanı hedef almaktır.
İlk çözmemiz gereken meselelerden biri, tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin, temsili demokrasiye uygun hale getirilmesidir.
(Bazı baroların adli yıl açılışına katılmama kararı) Yargıtay ve TBB Başkanımızı, bu bağnaz ve provokatif dayatmalara karşı gösterdikleri dirayetli ve demokratik duruş sebebiyle tebrik ediyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, bu gazi mekan, konferans salonu, sergi salonu, camisi, 15 Temmuz Anıtı, tamamlanmak üzere olan kütüphanesi ve inşası süren müzesiyle, milletimizin, dolayısıyla da tüm kurumlarımızın evidir.”
Ayrıntılar geliyor…