BAŞKAN ERDOĞAN’DAN CHP VE İYİ PARTİ’YE TERLETEN SORU!..
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu temaslarının ardından Türkiye dönüşünde, CHP ve İYİ Parti’nin IMF heyetiyle, basına bilgi vermeksizin görüşmesiyle ilgili olarak konuştu..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu temaslarının ardından Türkiye’ye dönmeden önce beraberindeki basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, sorularını yanıtladı.
Başkan Erdoğan, CHP ve İYİ Parti’nin IMF heyetiyle, basına bilgi vermeksizin görüşmesiyle ilgili soruya şöyle yanıt verdi:
Siyasette tutarlı olmak önem arz ediyor. Bir taraftan hükümete, iktidara IMF ile münasebeti geliştirip IMF’den kredi vesaire almayı tavsiye edeceksiniz.
Ki bu iktidarı biz IMF’ye 23,5 milyar dolar borçla devraldık ve 2013 mayısında IMF’ye olan borcumuzu sıfırladık.
Daha sonra IMF bizden 5 milyar dolar borç talebinde bulundu. Biz de “veririz” deyince bunlar baktılar bu iş ciddiye gidiyor, “vazgeçtik” dediler. Bundan sonra zaten IMF’den borç talebi diye hiçbir zaman bizim düşünce dünyamızdan geçen bir şey söz konusu olmadı.
Fakat muhalefet “İktidarı nasıl yaralarız? Nasıl Türkiye’deki ekonomiyi farklı bir şekilde gösteririz?” hesabı üzerinden sürekli yalan, iftira atıyor. Tabii bunlar bir kere bunun hastalığı içerisinde olduğu için…
“IMF’nin ilk kapısını çalan İnönü’dür”
Biliyorsunuz IMF’nin kapısını ilk çalan İnönü’dür, onların dönemlerinde başladı. Bu zihniyet devam etti ama biz avucumuzda 23,5 milyar dolar borç bulduk ve sıfırladık.
“Kimden neyi kaçırıyorsunuz”
Medyanın söylediklerine, yazdıklarına baktığımız zaman gizlilikten bahsediyorlar. Ben niye görüştüler falan diye de bir derdin içerisinde değilim. Tamam da kimden neyi kaçırıyorsunuz? Bu noktada kaçmaya gerek yok ki.
“Niye otel odalarında görüşmeler yapıyorsunuz?”
Bir defa IMF’nin temsilcileri size hakikaten muhatap alacaklarsa gelsin sizi makamınızda ziyaret etsin. Niye gidip otellerin odalarında, lobilerde -ki geçmişte lobileri biliriz- oralarda görüşmeler yapıyorsunuz. Tabii bizi üzen budur. Bunlar, bu milletin kimliğine kişiliğine yakışan şeyler değil.”