Başörtülü olduğu için ruhsatı verilmeyen avukat, Barolar Birliği’ne açtığı davayı 7 yıl sonra kazandı!.
Avukatlık stajını bitirdikten sonra Barolar Birliği’ne ruhsat başvurusunda bulunan Saliha Merve Kaya, fotoğrafı başörtülü olduğu için reddedildi. Vazgeçmeyen Kaya, 2012’de açtığı davayı kazandı, temyiz dosyası dün eline ulaştı.
İbn Haldun Üniversitesinden Araştırma Görevlisi Saliha Merve Kaya, başörtülü fotoğrafını kabul etmeyen Türkiye Barolar Birliği’ne karşı açtığı davayı kazandı. Kaya, emsal teşkil eden kararla ilgili açıklamalar yaptı.
Avukatlık stajını bitirdikten sonra Konya Barosuna baro levhasına yazılma talebinde bulunduğunu belirten Kaya, “Talebimi kabul eden baro, gereğinin yapılması istemiyle dosyayı Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na gönderdi. Staj dosyasını inceleyen Barolar Birliği, başvuru belgesinde bulunan başörtülü cübbeli fotoğrafım nedeniyle başvurumu reddetti” diye konuştu.
RUHSAT VERMEMEKLE TEHDİT ETTİLER
TBB’nin kendisinden başı açık cübbeli fotoğrafını istediğini kaydeden Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
“TBB’ne sunduğum dilekçede Avukatlık Kanunu’nda avukat olmam için belirtilen tüm şartları taşıdığımı ve başörtülü avukat cübbeli fotoğrafımla yapmış olduğum müracaatımın kabul edilerek avukatlık ruhsatımın verilmesi talebinde bulundum. Ancak TBB, avukatlık ruhsat talebimi reddetti.”
TBB’nin kararının Adalet Bakanlığı tarafından da onaylandığını belirten Kaya, Konya Barosu’nun ruhsat için cübbeli başı açık fotoğraf vermemesi durumunda, Baro levhasından kaydının silineceği ihtarında bulunduğunu anlattı. Kaya, “Bu işlem meslek hayatımın başlamadan bitmesi anlamına geliyordu” diye konuştu.
VAZGEÇMEDİ, OLAYI MAHKEMEYE TAŞIDI
Avukat Saliha Kaya, baronun kararından sonra vazgeçmedi. Kaya, daha açtığı süreci şöyle özetliyor:
“Söz konusu işlemler gerek ulusal hukuka gerekse uluslararası hukuka açıkça aykırılık taşımaktaydı. Bu sebeple Avukatlık Kanunu Yönetmeliği’nin ilgili fıkrasındaki “başı açık” ifadesi ile Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı Yönetim Kurulu kararı ve Adalet Bakanlığı’nın onama kararının iptali için 2012 yılında yetkili konumda olanlara hukukun önceliği ile insan haklarını koruma görevini tekrar hatırlatma adına vatandaşlık görevi olarak gördüğüm bu davayı açtım.
Başvurumu değerlendiren Danıştay 8. Dairesi 2013 yılında oybirliği ile hem ilgili yönetmelik maddesindeki başı açık ifadesinin hem de dava konusu işlemlerin yürütmesinin durdurulmasına; 2017 yılında ise iptaline karar verdi. Türkiye Barolar Birliği kararı temyiz etti, İdari Dava Daireleri Kurulu ise 14 Ekim 2019 tarihinde TBB’nin temyiz isteminin reddine ve Danıştay 8. Dairesinin kararının onanmasına oy çokluğu ile karar verdi.”
2012’de açtığı davanın temyiz sonucunun dün eline ulaştığını kaydeden Kaya şunları söyledi:
“Danıştay 8. Dairesinin şu an adaleti, hakkaniyeti, temel hak ve özgürlükleri savunan böyle bir karar vermiş olması çok sevindirici. Bununla birlikte Danıştay yürütmenin durdurulması kararını oybirliği ile vermişken; İdari Dava Daireleri Kurulunun temyiz isteminin reddine ilişkin kararı oyçokluğu ile almış olması düşündürücüdür. Kuruldaki bir üye, karşı oy yazısında söz konusu adaletsiz uygulamanın demokratik, laik bir ülkede çalışma hak ve özgürlüğü ile din ve vicdan özgürlüğüne aykırı olmadığı görüşünde olduğu kanaatine yer vermiştir. Uzun yıllardır başörtü sorunu olmayan ülkemizin demokratikleşme adına geldiği bu noktada Avukat adayı başörtülü kadınlara karşı ayrımcılıkta bulunulmasının bir hukukçu tarafından savunuluyor olmasının üzüntü verici olduğunu söylemek isterim.”
DUYGULANDIRAN MESAJ
Saliha Kaya ayrıca, kararla ilgili Adalet Bakanlığı’ndan kendisine gelen duygu yüklü mesajı da bizimle paylaştı. Kararı gören Adalet Bakanlığı çalışanının kendisini hiç tanımadığı halde kendisine tebrik mesajı gönderdiğini belirten Kaya, bu durumun Türkiye’nin ne kadar yol kat ettiğini de gösterdiğini vurguladı.
Türkiye’nin daha önceden yaşadığı başörtüsü sorununa dikkati çeken Saliha Kaya sözlerini şöyle tamamladı:
“Gerek eğitim kurumlarında gerek kamuda gerekse serbest meslek mensupları açısından uzun yıllar ülkenin gündemini meşgul eden başörtüsü problemi esasında yargı organlarının başörtüyü anlama ve yorumlamalarıyla ilgiliydi ve bu süreçte mağdur olan sadece başörtülüler değil, esasında ülkemiz oldu! Ülkenin ilerlemesi adına kaç yıl kaybettik!
Verilen karar çok sevindirici olsa da mevcut konjonktür değiştiğinde başörtüsü probleminin tekrar gündeme gelme ve hukukun devre dışı kalma endişesini taşımıyor olmak isterdim. Herkes için adalet dediğimiz sürece temel hak ve özgürlüklerin korunması adına ülkemizde çok iyi işlerin yapılacağına inanıyorum! 2012 yılında açtığım, 2019 yılında karara bağlanan dava sürecinde başta bana destek olan değerli ailem, arkadaşlarım ve hukukçu meslektaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım.”