CHP’li Avcı’dan Peygamber Efendimizin en yakınında ki sahabeye hakaret..
CHP Genel Merkezi danışmanlarından Mücahit Avcı, İslam davası uğruna tüm zenginliğinden vazgeçen ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) en yakınındaki isimlerden Mus’ab bin Umery’e hakaret etti.
CHP Genel Merkezi danışmanlarından Mücahit Avcı; İslam davası uğruna tüm zenginliğinden vazgeçen ve şehid olan sahabe Mus’ab bin Umery’e hakaret etti.
CHP’Lİ DANIŞMANDAN SAHABEYE HAKARET!
Mücahit Avcı, sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki resmi hesabından yaptığı paylaşımda; “Mus’ab bin Umery bu dönemde yaşasa şüphesiz AK Parti Gençlik Kolları ya da ihale takipçisi olurdu” iddiasında bulundu.
BİRİNCİ: “ŞAHSIN YAPTIĞI DİNİ DEĞERLERE HAKARET SUÇU”
Avukat Mücahit Birinci, Mücahit Avcı’nın “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama” suçunu işlediğini açıkladı.
Birinci, “Mus’ab bin Umeyr’in sahabedir. Bu millet sahabeye sahip çıkar. Eyüp Sultan Hazretleri’nin kabrinden bu değer anlaşılır. Dolayısıyla şahsın yaptığı dini değerlere hakaret suçudur, kanaatime göre, TCK 216 madde kapsamında değerlendirilmesi gerekir” dedi.
KAAN: “BU TİPLERE OY VERMEK İSLAM’LA DALGA GEÇMEK GİBİ… YAZIKLAR OLSUN…”
Ahmet Kaan, CHP Genel Merkezi danışmanlarından Mücahit Avcı’nın sahabe Mus’ab bin Umery’e hakaret etmesini eleştirdi.
Kaan, sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki şahsi hesabından yaptığı açıklamada, “İslam ile savaşanlar… Siz hep böyleydiniz zaten ama sizi göremeyen Müslümanlar da çok fazla.. Bu tiplere oy vermek İslam’la dalga geçmek gibi.. Yazıklar olsun…” dedi.
MUS’AB BİN UMERY KİMDİR?
Kureyş’in ana kollarından, Câhiliye devrinde sidâne ve hicâbe görevleriyle kabilenin sancaktarlığını yürüten Benî Abdüddâr’a mensup zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk müminlerden biriydi; ancak Resûl-i Ekrem’in peygamberliğine şiddetle karşı çıkan ailesinin buna izin vermeyeceğini bildiğinden onun yanına bir süre gizlice gidip geldi ve namazlarını da gizli kıldı.
Durumu öğrenilince hayatında zor bir dönem başladı. Babası ve annesi onu Müslüman olduğu için hapsettiler ve yolundan dönmesi için çeşitli baskılar yaptılar, fakat dininden vazgeçiremediler. Mus’ab, peygamberliğin beşinci yılında ilk kafile ile Habeşistan’a hicret etti.
Bir süre sonra Mekke ileri gelenlerinden bazılarının İslâm’a girdiği yolunda yanlış bir haber duyulunca otuz sekiz kişiyle birlikte geri döndü ve Birinci Akabe Biatı’na kadar (621) Mekke’de kaldı.
MEDİNE’DE ES’AD B. ZÜRÂRE İLE BİRLİKTE CUMA VE VAKİT NAMAZLARINI KILDIRDI…
Bu tarihte Resûl-i Ekrem, Medineliler’in isteğiyle onu İslâm tarihinin ilk muallimi olarak görevlendirdi; bu sebeple Medine’ye ilk hicret eden sahâbî olarak da kabul edilir. Es’ad b. Zürâre’nin evinde kalan ve onun desteğiyle verimli bir çalışma yürüten Mus’ab, Hz. Peygamber’in tebliğ tarzını çok iyi kavraması, Kur’ân-ı Kerîm’den o zamana kadar inmiş âyetleri ezbere bilmesi ve etkili konuşmasıyla Üseyd b. Hudayr ve Sa’d b. Muâz gibi tanınmış şahsiyetlerin ihtida etmesini sağladı; Medine’de Es’ad b. Zürâre ile birlikte cuma ve vakit namazlarını kıldırdı..
622 yılının hac mevsiminde ikisi kadın yetmiş beş kişiyle Mekke’ye geldi ve Resûlullah’a bir yıl içinde yaptığı tebliğ faaliyetini anlatarak onun takdirini kazandı. Medine’ye hicretin başlangıcı olan İkinci Akabe Biatı’nın hazırlanması ve gerçekleştirilmesinde önemli görev yapan Mus’ab üç ay daha Mekke’de kalıp geri döndü.
Hicretten sonra Resûl-i Ekrem onu muhacirlerden Sa’d b. Ebû Vakkās, ensardan Ebû Eyyûb el-Ensârî ile kardeş yaptı ve kabilesinin geleneğine uyarak Bedir’de muhacirlerin, Uhud’da bütün müslümanların sancağını onun taşımasına izin verdi.
ŞEHİD DÜŞTÜ
Uhud Gazvesi’nde Hz. Peygamber’in yanından hiç ayrılmayıp sancaktarlık görevini yerine getiren Mus’ab, Resûl-i Ekrem’i yaralayan İbn Kamîe’nin kılıç darbeleriyle her iki eli de kesilince sancağı kollarıyla göğsüne bastırarak dik tutmaya çalışırken yine onun mızrağıyla şehid düştü.
Savaştan sonra şehidler defnedilirken Hz. Peygamber, yoksul bir kıyafet içindeki Mus’ab’ı yanındakilere göstererek onun bir zamanlar en güzel elbiseleri giydiğini, en güzel yemekleri yediğini, fakat Allah ve resulünün sevgisini her şeye tercih ettiğini söyledi.
Ardından, “Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice kişiler vardır. Onlardan bazısı sözünü yerine getirip o yolda canını vermiş, bazısı da -şehidliği- beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde -sözlerini- değiştirmemişlerdir” meâlindeki âyeti (el-Ahzâb 33/23) okudu.
Sahâbîler, daha sonraki dönemlerde bolluk ve refah içinde yaşadıkları zamanlarda daima Mus’ab’ı anmışlardır.