Cumhurbaşkanı Erdoğan tarih verdi! “Kademeli normalleşmeye geçiyoruz!.”
Başkan Recep Tayyip Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, koronavirüste kademeli olarak normalleşme için tarih verdi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Beştepe’de Başkan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde toplandı. Toplantıda koronavirüs salgınına yönelik yeni kararlar alındı. Başkan Erdoğan kritik Kabine Toplantısı sonrası alınan kararları canlı yayında açıkladı. Kafe ve restoranlar açılıyor mu? Hafta sonu kısıtlaması kalktı mı? İşte detaylar…
Başkan Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
“Aziz milletim, değerli basın mensupları sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Kabine toplantımızda güvenlikten sağlığa tüm meseleleri enine boyuna değerlendirdik. Geçtiğimiz günlerde Irak’ın kuzeyindeki Gara bölgesine yapılan harekatla ilgili ayrıntılar üzerinde durduk.
Bu harekatta şehit düşen askerlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum. Türkiye 40 yıldır bölücü terörle mücadele eden,bu uğurda pekçok kayıplar veren, acılar çeken bir ülkedir. Bu süreçte her yolu deneyerek terör bataklığını kurutmaya çalıştık.
1990’lı yılların kaotik ortamında terör örgütü kamu görevlilerimize, sivil vatandaşlarımıza karşı acımasız saldırılar gerçekleştirmiştir. Bebeklerden çocuklara, kadınlardan yaşlılara kadar herkes hedef alınmıştır. Milletimiz birlik ve beraberliğine sahip çıkarak, devletimiz de mücadele vererek gözünü kin bürüyen örgütün hedefe ulaşmasını engellemiştir.
Türkiye üzerinde hesabı olan çevreler 2013 yılından itibaren pek çok araçla PKK’yı yeniden harekete geçirdiler. Hiçbir insanımızın kanı dökülmesin, yüreği yanmasın, analar ağlamasın, çocuklar yetim kalmasın diye her türlü gayreti samimiyetle gösterdik. Özellikle 2015 Temmuz ayından itibaren yoğunlaşan saldırılar çeşitli ilçelerimizin çukurlarla kuşatılmasına kadar vardı. Sur, İdil, Cizre, Nusaybin, Derik, Dargeçit’te yaşanan hadiseler güvenlik kuvvetlerimizin mücadelesiyle bastırılmıştır.
Saldırıların ardından gelen 15 Temmuz darbe girişimi, terör olaylarıyla ülkemizde oluşturulan iklimin asıl amacını ortaya sermiştir. Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışanlarına karşı milletimiz istiklal ve istikbaline sahip çıkarak tarihi bir ders vermiştir.”
Temmuz 2015 yılından bugüne kadar 1259 şehit verdik!
Güney sınırlarımız boyunca oluşturulmaya çalıştırılan terör koridorunu kırmak için de çok sayıda harekat gerçekleştirdik. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı sayesinde sınırlarımızın güneyini güvenli hale getirdik. Temmuz 2015 yılından bugüne kadar ülkemizin verdiği şehit sayısı 401’i asker 443 jandarma olmak üzere toplam 1259’dur.
Terör örgütlerinin saldırılarında 770 vatandaşımız hayatını kaybederken 5 binin üzerinde vatandaşımız yaralanmıştır. Yurt içinde 6000 yurt dışında 6900 olmak üzere toplamda 12 bin 900 olmak üzere imha edilmiştir. Terör örgütünün yıllarca uğraşarak kurduğu kadronun önemli bir bölümü 5 yıllık süreçte büyük ölçüde bertaraf edilmiştir.
Milletimizin her bir ferdinin ülkesinin istiklali, istikbali söz konusu olduğunda karşısındaki ister terörist, ister darbeci olsun gözünü kırpmadan şehadete yürüyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Her bir şehidimizin, gazimizin, her bir teröristin nihayetinde bir can olduğunu asla unutmuyoruz. Biz ne batılılar gibi insanı metalaştıran ne PKK ve DEAŞ benzeri örgütler gibi körü körüne ölümü yücelten ne de FETÖ’cüler gibi iradesini tek kişiye teslim eden bir anlayışa sahip değiliz.”
Büyüklerimiz bize hep önce insan demeyi hayata insan merkezli bakmayı öğütlemiştir. Ezanımız, bayrağımız, vatanımız başta olmak üzere kutsallarımız söz konusu olunca gözümüz dünyayı görmez. Biz inancımız ve değerlerimiz yolunda mücadele ederken şehitlik ve gazilikle müşerref olmayı en üstün vasıf olarak kabul etmişizdir.
Bizim elimizde tek bir masumun kanı yoktur. Olmamıştır, olmayacaktır. Bizim geçmişimizde tek bir coğrafyanın, toplumun sömürülmesinin ayıbı yoktur, olmamıştır, olmayacaktır. Sırtımızda kendi çıkarı için dünyanın kalanını ateşe atma kamburu yoktur, olmamıştır, olmayacaktır.
Türkiye’yi kimi vakit tarihiyle kimi vakit halen yürüttüğü harekatları ve izlediği politikayı yargılamaya kalkanların hiçbirisinin geçmişi böylesine temiz değildir. Sırça köşklerinizin en küçük bir krizde, en küçük bir sarsıntıda, rüzgarda nasıl temellerinden sarsıldığını görüyoruz. Eminim sizler de farkındasınız. Biz ise binlerce yıllık köklü geçmişimizde nice fırtınalar atlattık, Allah’ın izniyle nicelerini sapasağlam atlatırız.”
Biz hiçbir zaman zalim olmadık, zalimin yanında yer almadık, zalime teslim olmadık. Mağdura kucak açtık, mazluma el uzattık. Hukukunu koruyanın safını tercih ettik. Suriye’de, Libya’da, Karabağ’da bunu yaptık. Somali’de, Filistin’de, Irak’ta, Bosna’da, Kıbrıs’ta bunu yaptık. Müdahil olduğumuz her yerde aynı onurlu tavrı gösterdik. Bunun için bir bedel ödememiz gerekiyorsa da ödedik.
Yeri geldi sokaklarımız karıştırılarak bu bedeli ödedik, yeri geldi siyasi kaos denemesiyle ödedik. Yeri geldi terör örgütleri içeriden ve dışarıdan üzerimize salınarak ödedik, yeri geldi darbe girişimiyle, yeri geldi ekonomik tuzaklarla, yeri geldi uluslararası alanda haksız, hukuksuz baskılarla ödedik. Hiçbir zaman eğilmedik, diz çökmedik, boyun eğmedik.
Bugün Türkiye geleceğine her zamandan fazla umutlarla bakmaktadır. Bölgesel ve küresel liderlik hedefine doğru, bizzat sahada adım adım yürümektedir. Yönetimler ne derse desin dünyadaki tüm mazlum, mağdurların gönlünde taht kurmuştur bugün Türkiye. 2023 hedeflerine ulaştığımızda tüm bu hususlarda ülkemizi çok daha ilerilere taşımış olacağız.
Terörle mücadele meselesi her türlü siyasi çekişmenin üstünde tutulması gereken milli bir konudur. Böyle bir kritik konuda her siyasi partinin sorumluluk duygusuyla hareket etmesini beklemek en tabii hakkımızdır. Amasız, fakatsız, lakinsiz bir şekilde terör örgütünü kınamayan hiç kimse kendini bu ülkenin partisi, siyasetçisi olarak takdim edemez.
PKK ile arasına mesafe koyamadığı için nezdimizde hiçbir zaman gerçek siyasi bir kurum haline gelemeyen bir parti var. Bu parti resmi hesabından PKK ile irtibatlarını niteleyen paylaşımda bulunduğu için İletişim Başkanımızı hesabını vereceksiniz diyor. Terbiyesizliğe bak. Bu terör örgütü yardakçıları olarak Cumhur İttifakı olarak diyoruz, asıl bu millet şehit ve gazilerimizin hesabını soracak. Öyle bir soracak ki, bir daha kimse benzer ihanetlere teşebbüs edemeyecek.”
Kılıçdaroğlu’na Gara tepkisi
Bu ülkenin ikinci büyük partisi durumundaki CHP’ye ne oluyor? Kılıçdaroğlu tamamı yalan bir sürü zırvayı arka arkaya sıraladı. Arada güya bize sorular soruyor. Tüm ömrü kuytu köşelerde geçmiş bu soruları bir meczup sorsa diyeceğiz ki mazurdur. Hayatının bir bölümü memuriyetle, diğer kısmı siyasetle geçmiş, kasetle gelmiş de olsa CHP’nin koltuğunu cebren işgal etmiş bir adamcağızdır. Böyle sorular soruyorsa biz bunun arkasında başka niyetler ararız. Her şeyden önce bu zatın PKK terör örgütünün nasıl alçak yapı olduğundan, kimlerden destek aldığından, insanlıkla uzaktan yakından ilgisi bulunmadığından habersiz olduğunu anlıyoruz.
Bu zatın terör örgütlerinin uluslararası alanda nasıl bir aparat olarak kullanıldığından zerre kadar malumatı olmadığını görüyoruz. Operasyonun sorumlusu elbette aynı zamanda başkomutan ve yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanından, Milli Savunma Bakanı, askerinden, polisine kadar Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Bunlar kendilerini bu devletin bir mensubu olarak görmedikleri için Suriye’den Karabağ’a kadar yaptığımız hiçbir operasyonu sahiplenmediler.
Terör örgütüne samimi bir kınama yapmaya dilleri varmayanların yaşanan acı hadise karşısında şahsımızı, devletimizi suçlama konusunda gösterdikleri canhıraş gayretleri takip ediyoruz. Her fırsatta alenen veya sinsice teröristlere arka çıkanların acı verici hadise yaşandığında kürsüden bize parmak sallama riyakarlığına yönelmeleri sadece midemizi bulandırıyor.
Dün Milli Savunma ve İçişleri Bakanımız gidip hem CHP’nin başındaki zatı hem de İYİ Parti’yi bilgilendirdiler. TBMM’de gereken izahatı verdiler. CHP grup toplantısında sergilenen pespayelik söz konusu zatın rezil karakterinin artık iyice bildiğimiz, tanıdığımız tezahüründen başka bir şey değildir.”
CHP’nin belediyecilikle başarısızlıklarıyla söylediğim bir ifadeyi Gara’daki operasyonla ilişkilendirecek kadar alçalabilecek bu sufliliği görüyoruz. İlk seçimde bu zatın hak ettiği cevabı alacağından eminim. Ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarıma özellikle bunları hatırlatmanın faydalı olacağına inanıyorum.
Milli uzay programı
Demokratik ve ekonomik kalkınmamızı ileriye taşıyacak çalışmaları asla ihmal etmiyoruz. Milli teknoloji hamlesi vizyonumuza sımsıkı sarılıyor, geleceğimizi yüksek teknolojide, araştırma geliştirme, inovasyonda arıyoruz. Milli Uzay Programı’nı geçtiğimiz hafta ilan ettik. Bu alanda gelecek 10 yıldaki hedeflerimizi milletimizle ve tüm dünya ile paylaştık.
Kendimizi adadığımız müddetçe önümüzde hiçbir engel göremiyoruz. Kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen, test edebilen dünyadaki az sayıda ülke arasındayız. Gözünü uzaya dikmiş, kainatın bilinmezlerini çözmeye azmetmiş, tutkulu gençlere, evlatlara sahibiz. Aya ulaşmak ya da uzaya bir Türk vatandaşını göndermek gibi hedefler yalnızca birkaç adım ötemizdedir.”
Bu milletin derdiyle dertlenemediği gibi heyecanını paylaşamayan, heyecanı ile gururlanamayan nasipsizler bu alanda da hemen kendini gösterdiler. Biz samanyolu galaksisi diyoruz onların gözü hala samanda. Buna uzay masalı diyecek kadar küçüldüler. Her adımı yapamazsınız, başaramazsınız diyerek önemsizleştirmeye çalışanları kendi masallarında bırakıp devam edeceğiz.
TOGG’da son durum
Türkiye’nin otomobili projesi de son sürat devam ediyor. Gemlik’te temelini attığımız fabrikanın inşaatı gece gündüz sürüyor. Otomobilimizin teknolojik donanımına ilişkin önemli bir adım attık. Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Türkiye’nin Otomobil Girişim Grubu arasında bir işbirliği gerçekleştirildi. Bu sayede meteorolijinin anlık verilerinden yararlanarak sürücüyü bilgilendirecek, yapay zeka ara yüzü ile kendisini gerçekleştirecek.
Üretim cephesinde de Türkiye yoluna güçlü bir şekilde devam ediyor. Geçtiğimiz hafta 2020 yılının son ayına ilişkin sanayi üretim verilerimiz açıklandı. Sanayi üretimimiz beklentileri aşarak yüzde 9 artış gösterdi. Böylece 2020 yılının son çeyreğinde sanayi üretimini en çok arttıran G-20 ülkesi olmayı başardık. Bu güçlü artış 2020 yılını pozitif büyüme ile kapatacak nadir ülkelerden olduğumuzu bir kez daha teyid etti.”
Salgın başladığında IMF Türkiye’nin yüzde 5 daralacağını öngörmüştü. Bugün geldiğimiz noktada IMF önceki tahminini Türkiye’nin büyüyeceği yönünde güncellemek zorunda kaldı. Üretim sektörümüz uluslararası taahhütlerde tüm d ünyaya örnek olacak bir gayret ortaya koydu. Bu başarı ihracatımıza da yansıdı. 169,5 milyarlık bir ihracat rakamına ulaşarak küresel ihracatta payımızı ilk defa yüzde 1’in üzerine çıkardık.
Sermaye piyasalarından otomobil ve konut satışlarına kadar her alanda umut verici gelişmelerin yaşandığı bir yılı geride bıraktık. İnşallah salgın sonrası süreçte ülkemize duyulan güveni çok daha üst seviyelere taşıyacaktır. Organize Sanayi Bölgelerimizdeki elektrik üretim ve tüketimi yüzde 7,3 oranında artarak yeni dönemin işaretlerini vermeye başladı.
Elbette salgın tedbirlerinden etkilenen hizmet sektörleri başta olmak üzere sıkıntı yaşayan esnaf ve şirketlerimizin bulunduğunu biliyoruz. Toplamı 311 milyar lirayı bulan destek ve teşviklerle bu sıkıntıları bir nebze hafifletmenin gayreti içerisindeyiz. Sosyal destek kısa çalışma ödeneği, nakti destek, işsizlik ödeneği başlıkları altında 53 milyar lirayı buldu. Kısa çalışma ödeneğinin süresini son defa olarak Mart sonuna, asgari ücretteki artış miktarı kadar yükselttiğimiz nakdi desteği 17 Mart’a uzattık.
Çiftçiye iki müjde birden
Çiftçilerimize iki müjde vermek istiyorum. Bay Kemal çok heyecanlanıyor, bu müjde neydi diye? Gübre desteklerini yüzde 100 artışla iki katına çıkartıyoruz. Buğdayy, arpa, çavdar yulaf ibi dekara 8 lira olan desteği 16 liraya yükseltiyoruz Bay Kemal.
Organik ve organo mineral gübre kullanan üreticilerimize ilave olarak dekara 10 lira olan destekleme önerisini 20 liraya yükseltiyoruz Bay Kemal. Bu destek ödemeleri ilkbahar döneminde hesaplarına yatırılacaktır. Çiftçilerimiz üretmeye devam ettikleri müddetçe biz de onları desteklemeyi sürdüreceğiz.”
Mart ayı ile birlikte kademeli normalleşmeye geçiyoruz
Mart ayı ile birlikte kademeli normalleşmeye geçiyoruz.
Sokak kısıtlamaları da aşamalı olarak kaldırılacak. Burada önemli olan, vaka sayısının tüm illerimizde azalmasıdır.
Kafe ve restoranlar açılacak mı?
Kabine’nin en çok üzerinde duracağı konu ise hiç kuşkusuz, ‘Kafe ve restoranlar açılsın mı?’ sorusu olacak. Bu konuda farklı formüller geliştirilmesi, kafe ve restoranların bu formüller ışığında kepenkleri açması bekleniyor. Kafe ve restoranlar için ’30-45-50′ yöntemi gündemde.
Kafe ve restoranların kapalı alanlarında 10 masa varsa 3 müşteri, açık alanlarda ise 10 masa varsa 5 müşteri alması şartı getirilmesi gündemde. Öte yandan HES kodu uygulamasının zorunlu olması, AVM’lerdeki 3 saat kuralına benzer şekilde müşterinin 45 dakikada mekandan ayrılması istenecek. Son ve nihai karar Başkan Erdoğan tarafından Kabine sonrası yapılacak ulusa sesleniş konuşmasında açıklanacak.
Kısıtlamalar esnetilecek mi?
Koronavirüse karşı alınan hafta içi 21.00-05.00 saatleri arasında, hafta sonları 56 saatlik sokak kısıtlaması etkili olmuş, 35 bine dayanan vaka sayısı 5 binlere kadar gerilemişti. Kurallara uyumun azalması, maske, mesafe ve hijyene gösterilen azami özenden taviz verilmesi, mutasyonlu virüsün daha hızlı yayılması ile vakalar yeniden 8 bin civarına yükseldi. Bu da kısıtlamaların esnetilmesi konusunda bir takım soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Bilim Kurulu, kısıtlamaların bir süre daha sürmesi yönünde açıklamalar yaparken, bu akşamki Kabine toplantısından sokak kısıtlaması ile ilgili bir karar çıkması beklenmiyor. Kısıtlamaların mart ayından itibaren esnetilmesi gündemde.