Diyanet’ten İETT otobüsünde yaşanan ahlaksızlıkla ilgili açıklama…
Diyanet İşleri Başkanlığı, İstanbul’da İETT otobüsünde yaşanan ahlaksızlıkla ilgili bir açıklama yaptı.
İstanbul’da Yeşilpınar-Şişli hattındaki İETT otobüsündeki ahlaksızlıkla ilgili Diyanet İşleri Bakanlığından açıklama geldi.
Yaşanan tartışmalar Diyanet’e soruldu
Diyanet bu durumlarda ne yapılması gerektiğine dair sorulan soruya cevap verdi.
Soru
“Geçtiğimiz günlerde İETT otobüsünde bir çiftin birbirini dudaktan öptüğü ve bazı yolcuların duruma tepki gösterdiğine dair görüntüler ortaya çıktı. Toplu taşıma araçlarında böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızda ne yapmamız gerekir?”
Cevap
“Malumunuz olduğu üzere emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker (iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak) gücü yeten tüm müslümanlara farz olan bir görevdir.
Nitekim Peygamber (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle buğzetsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir” (Müslim, İman 78. Ayrıca bk. Tirmizi, Fiten 11; Nesai, İman 17). Öncelikle günümüzde emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker iki suretle yapılabilir:
1- Sözlü ve yazılı (imkan varsa medya yoluyla da) yapılır: Bunu yaparken örf, adet ve meri kanunlara dikkat etmek gerekir. Aksi takdirde fitneye sebep olunabilir. Fitneye yol açabilecek ve Müslümanlara zarar verebilecek ise, bu durumda emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker yapmamak zorunlu hale gelir. Zira zararı faydasından çok olan bir şey yapılmamalıdır.
2- Davranış ile yapılır: İslam’ın güzel ahlak kurallarına uyarak ve dinimizi yaşayarak örnek olmaktır. Herkese tatlı dil, güler yüz göstermek, kimseyi incitmemek, kimsenin malına, ırzına göz dikmemek ve kanunlara uymak en tesirli, en faydalı emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker yapma şeklidir. Bunun içindir ki, “lisan-ı hal, lisan-ı kalden entaktır: İnsanın hal ve hareketi, sözünden daha tesirli olur” demişlerdir. Ayrıca şunu bilmek gerekir ki, el ve güç kullanarak emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker yapmak devletin vazifesidir. Ferd devletin vazifesine müdahil olmamalıdır. Kişinin vazifesi sadece sözle ve yazıyla bu vazifeyi yerine getirmektir.
Emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker yapıldığı takdirde fitneye sebep olunacağı anlaşılırsa veya zannı galiple bilinirse, bunu terk etmek vacip olur. Zira faydası olmayacağı ve zarar geleceği bilindiği halde, günah işleyen birine emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker yapmaya kalkmak isabetli bir davranış şekli değildir.
Böyle bir durum yoksa ve güzel bir üslupla ikazın faydalı olacağı umuluyorsa nasihat edilmelidir.
Zira emr-i bi’l-maruf nehyi ani’l-münker yapacak olan kişi, günah işleyen kişiyi tanımamaktadır; tanımadan yapılacak olan nasihat, fayda yerine zarar getirebilir. Eğer bu günahı işleyeni tanıyor ve nasihatini de kabul edeceğini umuyorsa; bu durumda kırıcı olmadan, kaba bir söz sarfetmeden uygun bir lisanla din kardeşimizi bu kötü alışkanlıktan kurtarmaya gayret etmelidir.”