Ekrem İmamoğlu’ndan toplu taşıma açıklaması…
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kentteki toplu taşıma kullanımıyla ilgili olarak açıklama yaptı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı yürütülen mücadeleyle ilgili olarak açıklamalarda bulundu.
“Üzücü bir sayı paylaşmak istiyorum. Bir hafta önce, yani 6 Nisan’da İstanbul’da toplu ulaşım kullanım sayısı 896 bindi. Yani bir hafta önce 896 bin kez toplu ulaşımda Akbil basıldı. Anlamı bu. Taksi, minibüs hariç, ücretsiz kart gösterip binen polisler, sağlıkçılar, bunun gibi insanlar hariç. Bakınız çok büyük bir sayı değil mi?” diyen İmamoğlu, devamında şunları kaydetti:
“Ama bugüne baktığımızda yani düne baktığımızda iki günlük sokağa çıkma yasağından sonra, düne baktığımızda sayı 1 milyon 15 bin. Yani yüzde 12-13 civarında artış göstermiş durumda. Yani bu hiç hoş bir durum değil. Tekrardan fazla bir kullanım söz konusu. Bu bizi üzüyor. Evde kal çağrılarımızın yerine gelmediğini görüyoruz.”
İmamoğlu’nun açıklamalarında şunlar öne çıktı:
Onun için, sosyal izolasyon açısından sadece iki günlük sokağa çıkma yasağının değil, uzun süreli sokağa çıkma yasağıyla, tüm ekonomik tedbirlerin alındığı, insanlarımızın nasıl 15 gün ya da 20 gününü geçireceğinin tanımlandığı, tasarlandığı, -tekrar duyuruyorum- İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi’nin de içinde olduğu, Valiliğimizin kontrolünde bir kurumun buna hızlıca çalışıp hükümete sunması gerekmektedir. İstanbul’da nasıl bir sokağa çıkma yasağı, 15 gün 21 gün uygulanır diye sunmalıdır. Bu önemli ve ciddi bir konudur. Bunu yaptığımız takdirde büyümesini engelleriz. Zaten, hafta sonu insanların ne yazık ki sokağa çıkma yasağından önce, dışarıya çıkıp, büyük bir çoğunluğun, büyük bir topluluğun dışarıda birbiriyle teması hepimizi ürkütmüştür. Umarım kötü neticelere sebep olmaz. Ancak biz, uzun süreli izolasyonla hatta o evde birebir insanların büyük bir kısmına test yaparak, insanların pozisyonunu, durumunu belirleyip ona göre tedbirlerin hızlandırılması konusunda tekrar uyarımızı ve önerimizi yapalım.
Bunu ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi için söylemiyorum. Dönem dönem görüşmeler yaptığım Cumhuriyet Halk Partili 11 belediye başkanı için de söylemiyorum. Hangi siyasi partiye ait olursa olsun, bütün belediyelerimiz için söylüyorum. Seçilmiş her belediye başkanımız, mutlaka oradaki halkın güvenini kazanmış en değerli devlet birimidir, devlet kurumudur. Bu manada, ben yine devletimizin yetkililerine, hükümetin sorumlularına şunu söylemek istiyorum: Sıkı bir yerel yönetim koordinasyonu çok değerlidir. Bunu yaparsak hızlı planlamalar, hızlı eylemler oturtursak ve bunu beraber, ortak bir şekilde yönetirsek, inanın, süreçte çok daha etkin bir yol alacağız.
Dün söyledim, tekrar söyleyeyim; örneğin, ‘maske dağıtımı yapmayın, bunu bir merkezden dağıtıyoruz‘ iddiasına hiç gerek yok. İstanbul’da sıkı bir koordinasyona sahip Büyükşehir Belediyeniz var. Yine 39 ilçe belediyesi var. Gönderin nüfusuna göre, belediyeler bu işte seferberlik yapsın, maskeleri dağıtsın. Daha bunun gibi birçok konuda belediyeler sizlerin, yani devletimizin, hükümetin en sıcak elidir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi herkesin belediyesidir. Devletin her kurumunun herkesin kurumu olduğu gibi. O anlamda bu iyi iletişimin, Bu sıkı koordinasyonun, sürecin yönetimine, bu sürecin ruhuna çok faydalı olacağını tekrar hatırlatmak istiyorum.
Bu manada, özellikle belediyelerin bu süreçte ciddi bir gelir kaybı yaşayacağını tekrar tekrar dile getirmiştim. Bu konudaki talebimizi bakanlığın bizden istediği yazı doğrultusunda hükümete bildirdik, beyan ettik. Tekrar çalışmalarımız sürüyor. Bakın, bütün belediyeler büyük bir gelir kaybına sahip. İlçe belediyelerini biliyorsunuz, emlak vergilerini toplar. Ben eminim ki çok düşük oranda tahsilatlar yapılacak. Yine aynı şekilde büyükşehir belediyelerin ya da diğer belediyelerin farklı gelirleri, bazı kalemlerde neredeyse sıfıra inmiş ama giderleri aynı. Bakın, özellikle ulaşımla ilgili alınan tedbirler gereği bizim o planlamada gerçekten giderlerimiz bile artmış. Niye, mecburuz. Sağlıklı bir ortamı sağlamak adına. Bütün bunlar yapılıyorken, bütün belediyelerin, Türkiye’deki bütün belediyelerin merkezi hükümetten ciddi bir gelir iradesine, gelir artırımına ihtiyacı vardır. Biz tavsiyelerimizi ilettik. Yeni bir tavsiyemizi, yeni bir öneri paketimizi, bakanlığımıza bu hafta göndereceğiz. Bu anlamda, 11 büyükşehir belediye başkanımızla da fikir alışverişinde bulunacağız. Bu noktada bütün belediyelerin aynı hamleyi yapması şarttır.
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından dün sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Önceden ilan edilmesi değerliydi. Biz buna çalışıyoruz. İstanbul’un hafta sonu nasıl bir iki gün geçirmesi konusunda çalışmalarımızı yapıyoruz. Valiliğimizle irtibatlı, İstanbul Pandemi Kurulu’nun, Hıfzıssıhha Kurulu’nun alacağı kararlara da uyumlu. Hafta sonunu nasıl geçireceğimiz konusunda vatandaşlarımızın hiçbir şüphesi olmasın. Sağlıkçılarla ilgili tedbirleri, servislerinin sağlanması, sokaklarda almamız gereken tedbirleri, insanlarımıza acil hizmetlerin sunulması, zabıtadan itfaiyeye kadar bütün kurumlarımızın tetikte hazır olduğunu belirtmek istiyorum. Bu süreçte sadece İBB’nin değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki zabıtasından itfaiyesine, temizlikçi işçimizden bütün emekçilerimize, mezarlıklarda hizmet eden bütün belediyelerdeki çalışanlarımıza minnet duyduğumuzu belirtmek istiyorum. Hafta sonu yapacağımız çalışmaları son güne kalmadan önceden açıklayacağız. Nasıl bir hafta sonu geçirmeniz konusunda tavsiyelerimizi anlatacağız. Deneyimleri önemsiyoruz.
Dünyanın farklı belediyeleri ile görüşmelerimiz sürüyor. C40 diye tanımlanan, dünyanın iklim değişikliği ile mücadele sürecini yöneten organizasyonun İstanbul olarak da bir parçasıyız. Bu anlamda yarın, yine dünyanın dört bir tarafındaki büyük belediyelerin bu süreci nasıl yönettiğine dair video konferansımız olacak. Yine bugün çok değerli bir merkezle, metropolitan nüfusunun 20 milyonu aştığı Seul’ün Belediye Başkanı Park Woon-Soon ile çok faydalı bir telefon görüşmesi yaptık. Deneyimlerini dinledik.
Gerçekten Güney Kore ve Seul’un bu dönemde yaptığı çalışmalar, dünyada örnek gösteriliyor. Hem Pandemi tanısı hem vefat sayısı açısından sıkı tedbirler, vatandaşının uyumu, şehirlerin bu konudaki cesur adımları, hükümet ve belediyelerin uyumlu çalışmaları, bütçe yönetimindeki uyumlu çalışmaları ve günün sonunda aldıkları değerli sonuçları takip ediyorduk. Bunu kendileri ile görüştük. Uzun uzun anlattılar. Ben iki ana tavsiyesini önemsediğim için ki birçok eylemimizde bunu dile getirmiştik; ama sayın başkan şöyle ifade etti: ‘Birincisi, hızlı hareket etmelisiniz, akıldan ve bilimden uzaklaşmadan doğru ve hızlı kararlar vermelisiniz. İkincisi ise mutlaka şeffaf bir süreç yönetmelisiniz.’ Ben her ikisini de çok önemsedim. Bizim de bu dönemde, bu iki kurala uygun hareket etmemiz gerektiğinin altını çizmek istiyorum. ‘Merkezi hükümetle, yerel yönetimlerin koordinasyonu bu anlamda çok önemli’ dedi. Bize göre de önemli. Türkiye’nin dört bir yanındaki belediyelerin, bu süreçte devletimizin en kıymetli, en şeffaf, en vicdanlı, en sıcak, en pratik eli olduğu gerçeğini bilmemiz gerekiyor.
Sağlıkçılarımıza ayrı bir şey söylemek istiyorum. Çünkü sağlıkçılarımıza her zaman minnet duyuyoruz. Onların işlerini daha rahat yapabilmesi için bu tedbirlerin alınmasını ifade ediyoruz. Yani bu salgını zamana yayarsak sağlıkçılarımızın işi kolaylaşacaktır. Canları pahasına büyük mücadeleler verdiğini biliyorum. Bugün salgının en etkilediği insan gurubu nedir derseniz, belki de orada hizmet eden sağlıkçılarımız, deriz. Bir de kendi sağlıklarıyla ilgili sorunlarla uğraşıyorlar. Sağlık bakanımızdan, bir hastanede çalışan hizmetçi, hizmetli, sağlık çalışanına kadar her birisine yürekten minnet duyuyorum, teşekkür ediyorum. Bizlerin de yerel yönetici olarak görevi. Dolayısıyla bu şehirde, 16 milyonluk kentte, kentin herhangi bir yerinde sorun yaşayan doktorumuz, hemşiremiz, sağlıkçımız, bizi rahatlıkla arayabilir. Bize, rahatlıkla sosyal medyadan ulaşabilir. Bizim de görevimiz onların bu şehirde yaşadıkları soruna müdahale etmektir, yardımcı olmaktır, destek olmaktır.
Bizimle irtibat kurmak isteyen bir sağlıkçıya, bir doktora engel olmak isteyen bir makam mevki sahibi kişi ya da kişiler asla doğru hareket etmiş olmazlar. Yanlış hareket etmiş olurlar. Siz, bir vatandaşla belediye başkanı arasındaki diyaloğa engel olmaya değil, destek vermeye çalışın. Birbirimizi motive edelim, birbirimize yardımcı olmaya çalışalım. Bu sorunlu dönemde de en üst seviyede görev yapan kıymetli sağlık çalışanlarımıza sesleniyorum. Kimse, bizim size yardımcı olmamıza mani olmaz. Herkes haddini bilerek hareket etmeli. Bu süreç bunu gerektirir. Pandemi sürecinde bir takım teorileri döndüren insanlar, sağlıklı düşünemeyen insanlardır.
Biz, sağlıkçılarımıza hizmet etmeye devam ediyoruz. Bu hafta, 1000’e yakın sağlıkçımıza konaklama imkanı sağlamış oluyoruz. 3000 yatak kapasitesini aştık. İstanbul’un farklı yerlerinde, hastanelere yakın otelleri bu anlamda tesis ettik. Bu manada, sağlıkçılarımızın talepleri doğrultusunda, hastanelerimize temizlik elemanı, su, gıda vb. yolluyoruz. Yollamaya da devam edeceğiz. Bizi arayın. Hastane de bizim, doktor da hemşire de rektör de hepsi bizim. Bu dönemin en önemli sorunu, ne yazık ki yoksulluk, ne yazık ki işini kaybedenler, ne yazık ki bizden yardım talep edenler. 500 bini aşkın insan bize kayıt yaptırdı, sadece 10 gün içerisinde. Çok önemli bir sayı bu.