Erdoğan’dan Arap ülkelerine Kudüs tepkisi: “Yazıklar olsun!.”

Başkan Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Başkan Erdoğan, ‘(Kılıçdaroğlu) Deprem için topladığınız paraları nereye harcadınız diye utanmadan soruyor. Deprem için toplanan paralar yerine gittiği gibi biz milli bütçeden çok ciddi harcamalar yaparak oraları ayağa kaldırdık’ dedi. Trump’ın sözde barış planına tepki gösteren Başkan Erdoğan, ‘Esasta Filistin’i tümüyle yok eden ve Kudüs’ü tamamen gasbeden bu planı asla tanımıyor ve kabul etmiyoruz… Başta Suudi Arabistan, sesin çıkmıyor sesin, ne zaman çıkacak? Abu Dabi yönetimi bir de oraya katılıp alkış tutuyorlar yazıklar olsun!’ ifadelerini kullandı.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda önemli açıklamalarda bulundu. Başkan Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

Son Afrika turumuzda Kıta’nın 28 farklı ülkesini ziyaret etmiş oldum. Afrika ülkeleri ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 26 milyar dolara ulaştı. 12 olan büyükelçilik sayımız 42’ye çıktı. 2008 ve 2014 yılında düzenlediğimiz Türkiye – Afrika ortaklık zirveleri ilişkilerimizi farklı bir noktaya taşıdı. Türkiye bursları ile 4 bin 500 civarında Afrikalı öğrenciye yükseköğrenim imkanı sağlıyoruz.

ELAZIĞ’DA 6,8’LİK DEPREM

24 Ocak Cuma akşamı Elazığ ve Malatya illerimizde can kaybına yol açan ancak çok geniş bir alanda hissedilen 6,8 büyüklüğünde bir deprem yaşadık. Depremde hayatını kaybeden 41 vatandaşımıza Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum. Hastanelere başvuran vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum. Hamdolsun hayati tehlikesi olan depremzedemiz bulunmuyor. Deprem sonrası hastanelerde 7’si yoğun bakımda 48 kişinin tedavisi devam ediyor.

Özellikle Elazığ ve Malatya’da ciddi yıkımlar ortaya çıkmıştır. Deprem haberinin alınmasıyla birlikte üç bakan arkadaşımı anında hemen Elazığ’a gönderdik.

Devletimiz tüm kurumları ve görevlileri ile insanlarımızın yardımına koşmuştur, AFAD, Jandarma, Sağlık Bakanlığı, Kızılay ve diğer kurumlarımızla deprem bölgesinde görevlendirilmiştir. Şu ana kadar deprem bölgesinde AFAD tarafından 25 bine yakın çadır, 31 bine yakın yatak ve 51 bin battaniye ulaştırılarak ihtiyaç sahiplerinin hizmetine sunulmuştur.

Bakanlıklarımızın her biri kendi görev alanları ile ilgili olarak depremzedelere destek olmaktadır.

Şahsım da hemen ertesi gün olay yerine giderek çalışmaları bizzat yerinde gördüm. Önce Elazığ oradan Malatya’ya geçtim orada halkla iç içe olduk. Onlarla dertleştik tekrar Ankara’ya dönerek uzun yolculuk için İstanbul’a geçtim ve uzun yolculuğumuza başladık. Türkiye tarihinin en hızlı ve etkili afete müdahale faaliyetini göğsümü gere gere söylüyorum bu depremde yürütmüştür.

KILIÇDAROĞLU’NA DEPREM VERGİSİ TEPKİSİ

Bizim tarihimizde Erzincan depremi vardır. Sakarya, Düzce, Bolu, Kocaeli depremleri vardır. O zaman ülkeyi yönetenler de bellidir. Bunun bedeli faturası ne olmuştur bunlarda bellidir. CHP’nin başkanı tarih cahilidir. Acaba biz Düzce depreminde bir Kocaeli, Sakarya depreminde, Bolu’da neler olmuş bilmez. Ben daha cezaevinden yeni çıkmıştım. Bu deprem olunca ilk işim oralara gitmek oldu. 9-10 gün oralarda halkla bir araya geldim. Çünkü biz dertliydik bunlardan uzak kalamazdık. Çalıştık, gayret ettik iktidar olduk. Yarım kalmış olan o deprem bölgelerindeki çalışmaları biz tamamladık. İnanın bundan da haberleri yoktur. Biz bunları yaparken bunu insani vicdani ve üstlendiğimiz görev nedeniyle bunları yaptık. Fakat haberi yok dedim ya. Sorun Van depreminden haberin var mı diye inanın yoktur. Van depreminde biz eski parayla 20 katrilyona yakın para harcadık. (Kılıçdaroğlu) Utanmadan soruyor deprem için topladığınız paraları nereye harcadınız diye. Deprem için toplanan paralar yerine gittiği gibi biz milli bütçeden paralar harcayarak çalışmaları tamamladık. Van’da Edremit diye bir ilçe var, sorun bilmez.

Van’ın suyu yoktu Devlet Su İşleri’ni seferber ettik. Terör örgütü ile el ele olan belediye halkını susuz bırakmıştır. Van bizim dev yatırımlarımızla 27 katrilyonu buldu bu denli yatırımlar yaptık. Git yerinde gör neler yaptığımızı. Aynı şekilde Bingöl depremi. Depremin hemen ardından deprem bölgesindeydik bakan arkadaşlarımızla. Orada da biz çok yoğun çalışmalar yaptık. Süratle bugünkü Bingöl’ü biz inşaa ettik. Ama onun bundan haberi yok. Havaalanı ile her şeyi ile bugünkü Bingöl’ü biz inşaa ettik.

Biz acaba nereden ne yardım gelir diyecek olsaydık yolda kalırdık. Bay Kemal sen neredesin ya? Sen neredesin? Sen kiminle cirit attığının farkında değilsin ve bu işi de öğrenemeyeceksin. Onlar ne yaparsa yapsın biz vazifemizi iyi biliyoruz. Kalkıyor CHP’li belediyeler oralara gitmiş de onların yaptıkları ile oradaki sorunlar halledilmiş. Yahu belediyelerin gittiyse hayırlı olsun benim halkım zaten onlardan fazlasını yapıyor ve yaptı. Deprem gezisinden beri orada olan bakanlarımız ve ekiplerimiz başta olmak üzere emeği geçen herkese şahsım ve milletim adına ben teşekkür ediyorum.

Elazığ ve Malatya’daki arama kurtarma çalışmaları depremden sonraki 67. saatte tamamlandı. Bu çok seri ve yoğun çalışma sonucu alınmış neticedir. Enkazlar da süratle kaldırılıyor. Kullanılamayacak olan binalar da en kısa sürede yıkılacak. Hiçbir vatandaşımızı mağdur etmeden depremin yaralarını saracağız. En çok can kaybının yaşandığı Elazığ’dan başlayarak kentsel dönüşüm çalışmasını başlatıyoruz. Türkiye 1999 depreminin ardından ortaya çıkan hasarları gidermek için 103 milyar liralık yatırım yapmıştır bay Kemal bu rakamları iyi takip et.

TRUMP’IN SÖZDE BARIŞ PLANI

Ecdadımızın asırlardır barış içinde yürüttüğü pek çok bölge halen huzura kavuşmadı. İşgal, yıkım ve gözyaşının sürdüğü yerlerin başında ise Filistin geliyor. Filistin topraklarında korsan şekilde kurdurulan İsrail kan döke döke bugünkü sınırlarına ulaşmıştır. Zalimin gözü kana da doymaz, mala da doymaz. İsrail’in de gözü doymuyor. Son olarak ABD desteği ile hem Kudüs’ü hem de İsrail ısrar ettiği diğer Filistin topraklarını ilhak anlamına gelen bir planı devreye almaya çalışıyor.

İsrail 1947’deki Filistin topraklarıyla işgalci ve Filistin’e de şu anda damla damla gösterebileceğimiz bir artık Filistin var. Şimdi utanmadan sıkılmadan bunlardan da Filistin’i mahrum etmenin gayreti içindeler. Bu planla işgal edilen Filistin topraklarının ilhakı amaçlanıyor. Türkiye olarak görünürde iki devletli çözümü kabul eden fakat Filistin’i tamamen yok eden bu planı tanımıyor ve kabul etmiyoruz.

Mescid-i Aksa’nın mahremiyetine uzanan elleri kırmak imanımızın bir gereğidir. Kudüs kırmızı çizgimizdir diyoruz. İslam dünyasındaki ülkelerin şu atılan adım ve açıklanan metinle ilgili tavırlarına baktığımız zaman ben halimize acıyorum. Başta Suudi Arabistan sesin çıkmıyor sesin ne zaman çıkacak? Bakıyorsunuz Umman, Bahreyn aynı şekilde. Abu Dabi yönetimi bir de oraya katılıp alkış tutuyorlar yazıklar olsun. Acaba o alkış tutan eller bu haince atılan adımın hesabını nasıl verecekler? Başlarında kipalarla orada olanlarda onlarda alkış tutuyor. Söyle bana arkadaşını söyleyim sana kim olduğunu. Binlerce yıldır olduğu gibi dünya barışının anahtarı Kudüs’tür. Kudüs’ü tümüyle İsrail’in kanlı pençelerini terk etmek sadece orada yaşayanlara değil tüm insanlığa yapılmış bir kötülük olacaktır. Filistinli kardeşlerimizi böyle rezil bir planı kabul etmeye zorlamanın izahı yoktur.

Böyle bir planı destekleyen kimi Arap ülkeleri tüm insanlığa ihanet etmektedir. Kul kurar kader gülermiş derler istedikleri kadar plan yapsınlar Allah’ın yardımı ve ahlaklı insanların desteği ile Kudüs davası hep ayakta kalacaktır.

Bizim burada tabi ayrıca Hristiyan dünyasına da bir mesajımız var. Hristiyan dünyasının buraya sahip çıkması lazım. Bu işin başını çeken sayın Trump Hristiyan değil mi? Bu olaylar karşısında Hristiyan dünyası herhalde eli kolu bağlı kalmayacaktır. Kudüs’te Hristiyanların da hakkı var onların da burada dik durması lazım.

SURİYE VE LİBYA’DAKİ GELİŞMELER

Son dönemde önemli gelişmelerin yaşandığı yerlerden ikisi de Suriye ve Libya’dır. Esed rejimi İdlib’deki saldırılarını artırmıştır. Rusya ile bir mutabakat imzalamıştık. Bu mutabakat Esed rejimi tarafından kanla adım adım delinmekte ihlal edilmektedir. Suriye’deki her gelişme Türkiye’nin kendi sınırları içerisindekiler kadar önemlidir. Halen 3,6 milyon Suriyeliyi topraklarında barındıran ülkemizin yeni bir göç dalgasına tahammülü yoktur. Yeni tehditlerin sınırlarımıza dayanmasına göz yumamayız. Bu bakımdan Suriye’nin ne diğer bölgelerindeki ne de İdlib’deki duruma seyirci kalmayacağız.

Bize diyorlar ki sizin orada ne işiniz var. Adana Mutabakatı’nı git oku o zaman anlarsın. Biz bu mutabakatın gereği olarak oradayız. Ve teröristlerle mücadelede biz teröristleri sonuna kadar kovalarız. Bu bazem YPG olur bazen DEAŞ olur hatta bazen de FETÖ olur bunları sonuna kadar kovalayacağız. Bizim topraklarımıza tehdit oluşturan kim varsa gereğini yapacağız. Buradan bir kez daha ilan ediyorum. Bölücü terör örgütünün Suriye’nin herhangi bir yerinde bölgemiz için ihanet çukuru açmasına izin vermeyeceğiz. Gerekirse teröristlerin bulunduğu her yere bir fiil giderek bu oyunu bozacağız. Rejimin kendi halkının kanını dökerek ülkemizi sürekli göçmen tehdidi altında tutmasına izin vermeyeceğiz. İdlib’deki gelişmelere seyirci kalmayacağız. Askeri güç kullanmak dahil yapmaktan çekinmeyeceğiz. Ülkemizi Suriye’de çıkmaza sürükleyerek dikkatimizi dağıtmaya çalışanların hesapları tutmayacaktır.

Türkiye Suriye’de halkın Libya’da da meşru hükümetin yanındadır. Hafter gibi ücretli bir lejyoner ile değil biz oradaki ilişkilerimizi BM’nin tanıdığı Serrac ile yürütüyoruz. Birçok ülke Hafter gibi ücretli lejyonerle yürütüyorlar. Sudan’dan gelen 5 bin asker aynı şekilde. Biz şu anda sadece komuta kademesi olarak orada Serrac’ın yanında BMGK’nın tanıdığı bir liderin desteğini bize daveti ile yaptık ve oradayız. Bu ülkenin 500 yıllık ortak geçmişimizin getirdiği sorumluluktan asla kaçmayacağız. Ülkenin meşru hükümeti Moskove Berlin’de yapıcı bir tutum ortaya koymasına rağmen darbeci general her seferinde masayı devirerek gerçek yüzünü göstererek Moskova’dan adeta kaçmış Berlin’de de otel odasına saklanmıştır.

Sudan’dan Rusya’ya kadar dünyanın dört bir yanından paralı askerleri darbeci generalin altında savaşa sokanlar kalkıp bir de utanmadan Türkiye’yi eleştiriyor. Türkiye Libya’da meşruiyet sınırları dışında hiçbir adım atmamıştır. 15 Temmuz’da şanlı bir direniş sergileyen Türkiye Libya’da da meydanı darbecilere bırakmayacaktır.

Biz gücünü milletten alan bir kadro olarak bugünlere geldik. Türkiye’nin önünü kesmek, gücünü kırmak, hedeflerine ulaşmasını engellemek isteyenler gece gündüz bizi zayıflatmaya çalışıyor. Bize düşen daha çok çalışmak, daha çok çalışmak, milletimizden aldığımız desteği daha çok artırmaktır.