Fuat Oktay: “Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgeye model olacak bir alan planlanıyor!.”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, güvenli bölgede bu yıl örnek model olarak ifade edilebilecek bir yerin inşasının planlandığını bildirdi.
Oktay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İdlib’in Suriye’nin kanayan yarası olduğunu belirterek, rejimin bombardımanı sonucunda bölgede yerinden edilenlerin sayısının her geçen gün arttığını söyledi.
Rusya’nın, rejimin bombardımanına destek verdiğini, İran’ın da bu durumun sonlandırılması için net duruş sergilemediğini ifade eden Oktay, Türkiye’nin artan sayı nedeniyle göç edenleri sınırları içinde karşılama imkanı bulunmadığını dile getirdi.
Türkiye’nin, Suriyelileri sınırın ötesinde karşıladığını ve buna devam edeceğini vurgulayan Oktay, “Bu çözümü, Suriye’nin içinde oluşturmak zorundayız. Dünyanın oluşturduğu sorunlara biz tek başımıza göğüs geremeyiz. Şu anda bizde 4 milyona yakın mülteci var. Bunların yaklaşık 3,6 milyonu Suriyeli. Şimdi orada güvenli bir bölge oluşturmayla hem içerideki Suriyelilerin yaşayabileceği bir alan hem de Türkiye’deki Suriyelilerin gönüllü olarak geri dönebilecekleri bir alan sağlamaya çalışıyoruz.” dedi.
Oktay, güvenli bölge ile Türkiye’nin sınırlarını koruma altına alacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Güvenli bölge hem Suriyeliler açısından bir güvenli bölgeyi hem de Türkiye’nin güney sınırları ile ilgili güvenliği oluşturduğumuz bir şeridi ifade ediyor. Burada 1 milyon kişinin kalabileceği köylerden ve ilçelerden oluşan bir çalışmamız oldu. Bunu da Sayın Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletlerde paylaştı. Sonrasında da görüştüğü her muhatabıyla bunu birebir paylaştı. Bizler, tüm muhataplarımızla paylaştık. Buna bugüne kadar ‘yanlış bir proje’ diyen hiç kimseyi görmedik ama elini cebine atan kimseyi de görmedik.”
Oktay, aynı durumun Türkiye’nin misafir ettiği mülteciler konusunda da yaşandığına işaret ederek, “(Ne kadar harika yapıyorsunuz, muhteşem iş yapıyorsunuz) diyen Avrupa dahi bin defa düşünerek elini cebine atıyor. Ama bugün bir kuruş için elini cebine atmayanların, yarın bunun bin kuruş olan maliyetine katlanacağını biliyor olması gerekiyor. Bu bir tehdit değil, görülmesi gereken bir gerçektir. Buradan Avrupa Birliği ülkelerine doğrudan sesleniyorum. Doğrudan kendilerini etkileyecek bölge orasıdır. Er veya geç bu faturayı ödeyeceklerdir.” değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin mülteciler konusuna çözüm bulma yolunda çalıştığını vurgulayan Oktay, bunun sadece Türkiye için değil Avrupa Birliği üyesi ülkeler için de önemine değindi.
Oktay, Avrupa Birliği’nin yeni yönetimiyle bu konuyu görüştüklerini ve pozitif yönde bir başlangıç yaptıklarını belirterek, “(Güvenli bölge) Bölgede, 2020’de en azından fiziksel olarak, bir örnek model olarak ifade edebileceğimiz bir yerin inşasını düşünüyoruz. Ama tüm bölgede bu projenin hayata geçirilebilmesi için uluslararası anlamda mali bir katkıya ihtiyacımız olacaktır. Bununla ilgili görüşmelerimiz, çabalarımız da devam edecektir.” açıklamasında bulundu.
DİYARBAKIR ANNELERİ
Diyarbakır annelerinin, dağa kaçırılan çocuklarına kavuşma ümidiyle HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde sürdürdüğü “evlat nöbeti”ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Oktay, “Bu konuda çok ciddi çalışmalarımız var. Bu anneler eli öpülesi anneler.” dedi.
Fuat Oktay, Ankara’dan, İstanbul’dan bakarak Diyarbakır’daki annelerin ruh halini anlamanın mümkün olmadığının altını çizerek, şöyle konuştu:
“Kendi çocuğunuzu, gözünüzden sakındığınız kızınızı, oğlunuzu düşünün. Bir gün birisi geliyor, onu dağa çıkarıyor. O dağda neler yapıldığını, o çocukların beyinlerinin yıkandığını biliyoruz. 12 yaşındaki çocuktan, 9 yaşındaki erkek çocuğundan bahsediyoruz. 9, 10 yaşındaki erkek çocuğunun neyi olabilir? Oyuncağı ile oynaması gereken, okulunda öğretmeniyle sınıf arkadaşlarıyla olması gereken, annesinin yanında olması gereken bir çocuktan bahsediyoruz. Dağa götürülüp bu çocukların beyninin yıkanması, kız çocukları, küçük çocuklar dahil taciz edilmesi, tecavüz edilmesi. Ne hissedersiniz? Yıllarca çocuğunuzu göremiyorsunuz.”
Diyarbakır annelerinin, terör örgütünün ve her türlü siyasi tehdide rest çeken dimdik bir duruş sergilediğini vurgulayan Oktay, “Bizim uzaktan yakından bir dahlimiz yok. Asla olmadı. Bu anneler, son derece basit, insani bir şey istiyor, çocuğunu istiyor.” dedi.
Oktay, çocukların kandırıldığına ve bölgede oynanan oyunlara dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye’de hiç kimse, Türk’ü, Kürt’ü, Çerkez’i yani Türkiye sınırları içindeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını kastediyorum. Bizi bizden daha fazla düşünen hiç kimsenin olduğuna inanmıyorum. Ne ABD’si, ne Almanya’sı, ne Rusya’sı, ne Fransa’sı, ne İtalya’sı, ne Çin’i hiç kimsenin gelip de buradaki bir Kürt vatandaşımızın haklarını düşünerek, herhangi bir faaliyet içinde olması mümkün değil. Elimizdeki belgelerle konuşuyorum. Tamamen kendi çıkarları doğrultusunda oluşturdukları ve kullandıkları taşeron bir terör örgütünden bahsediyoruz. Her gün birisi kullanıyor. Bir gün bir ülke kullanıyor, ertesi gün başka bir ülke kullanıyor. Kullanıyor, işi bitince atıyor ve başkası geliyor. Bu kadar haysiyetsiz bir terör örgütünden bahsediyoruz.
Bu terör örgütünün götürdüğü çocukları, kendisine benzetmeye çalıştığı çocukları ve başka ülkelerin çıkarları doğrultusunda taşeron olarak kullanmaya çalıştığı çocukları anneler geri istiyor. Anneler ‘çocuklarıma kavuşmak istiyorum’ diyor. Bu kadar insani bir şey. Orada da son derece dirayetli durdular. Her türlü baskıya rağmen, ne yazık ki kendi içimizdeki aşağılama girişimlerine rağmen dimdik durdular ve şimdi çocuklar gelmeye başladı. Bunun daha da artarak gelmesini gönülden arzu ediyoruz. Bizim terörle mücadelemiz başarıya ulaştıkça bu artacaktır zaten.”
“TERÖRLE MÜCADELEMİZ BÜTÜN KARARLILIĞIYLA DEVAM EDECEK”
Terörle mücadele konusunda 2019’da çok ciddi yol alındığını, Türkiye’deki terörist sayısının 500’lere indiğini belirten Oktay, “İnşallah bizim terörle mücadelemiz, bütün kararlılığıyla devam edecek ve inşallah bu annelerimiz de çocuklarına kavuşacaklar. Zaten bizim hem içerideki hem dışarıdaki hem Kıran harekatlarımız diğer taraftaki Pençe harekatlarımız da dahil baktığınızda terör örgütünün nerede olursa olsun yani gelip de kendi yerimizde bizi vurmasını bekleme gibi bir lüksümüz yok.” diye konuştu.
Terör örgütlerine, “Dünyanın neresinde olursanız olun biz geliriz.” dediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, şunları söyledi:
“Bunu FETÖ için de söyledik, PKK için de söyledik, DEAŞ için de söyledik ve gereğini yapıyoruz. Dolayısıyla biz annelerin çocuklarına kavuşmalarıyla ilgili yapabileceğimiz her konuda gereğini yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Ümit ediyorum ki bu annelerimiz en yakın zamanda çocuklarına kavuşurlar ve yine ümit ediyorum ki Türkiye’deki sivil toplum örgütleri ve her bir siyasi parti bunu HDP başta olmak üzere söylüyorum bu annelerin yanında olurlar.”
“FETÖ İLE MÜCADELEDE ZERRE TAVİZ VERİLMEDİ”
FETÖ ile mücadele konusunda da bilgi veren Oktay, kamudan 125 bin 678 kişinin ihraç edildiğini anımsattı. Bu doğrultuda, 2 bin 761 kurum ve kuruluşun da kapatıldığını anlatan Oktay, “Bütün diğer çalışmalar yapılırken, terörle mücadele kapsamında da FETÖ ile mücadelede zerre taviz verilmedi.” dedi.
OHAL Komisyonu oluşturulduğunu ve komisyon kararlarının idari yargıya açıldığını aktaran Oktay, “OHAL Komisyonu, bugüne kadar 98 bin 300 karar vermiş durumda. Komisyona 126 bin 300 başvuru yapılıyor. Bu 126 bin 300 başvurunun 3 bin 500’ü hakkında ön inceleme kararı veriliyor, geriye kalanla ilgili de 98 bin 300 karar veriliyor. Bu toplam verilen karar içerisinde 9 bin 600’ü kabul ediliyor. Yani yaklaşık yüzde 9,7 gibi 9,8 gibi bir oran bu.” bilgisini verdi.
Burada hiçbir şeyin ajite edilmesine asla müsaade etmemek gerektiğine dikkati çeken Oktay, “OHAL Komisyonu’nda son derece bağımsız, son derece net, son derece bilgiye dayalı karar veren bir yapı var, süreç var. Dolayısıyla o devam ediyor, önü de açık bunun. Yani yüzde 78’i tamamlanmış durumda müracaatların.” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 92 bin kişinin tutuklandığını, bunların yaklaşık 27 bininin tutukluluk hallerinin devam ettiği bilgisini paylaşan Oktay, şunları söyledi:
“25 ülkeden 112 kişinin ülkemize sınır dışı edildiğini görüyoruz. Yani diğer ülkelerden bize iade edilmek üzere. Bu ülkelere baktığımızda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var, 17 kişiyle Suudi Arabistan var, Azerbaycan, Moldova, Kosova, Malezya, Bahreyn, Gabon, Bulgaristan, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan, Ukrayna, bir kişi ile Amerika Birleşik Devletleri var, Belarus, Irak, Karadağ, Sri Lanka, Sudan, Tayland, Yunanistan, Rusya, Kuzey Makedonya, Peru ve Kamboçya. Aslında bu bir taraftan da bu mücadelenin nasıl devam ettiğini gösteriyor. Yani baktığınızda, bütün her şeyi ile arkasında duran ülkelerin bile bir şekilde sınır dışı etmek durumunda hissettiği bir şeyi görüyorsunuz.”
Tüm görüşmelerinde, FETÖ konusunun gündeme geldiğini ve FETÖ’nün sadece Türkiye için bir risk olduğunu düşünmediklerini, örgütün bulunduğu her ülke için risk oluşturduğunu dile getiren Oktay, Moldova’nın da 7 kişiyi iade ettiğini ve ülkede bulunan okulların Maarif Vakfına devri ile ilgili çalışmalarının bulunduğu bilgisini paylaştı.
Oktay, okulların kapatılması veya Maarif Vakfı’na devredilmesinin kendileri için büyük önem taşıdığını ifade etti.
FETÖ’den bahsederken, çok ciddi uluslararası boyutta faaliyeti olan bir terör örgütünden bahsettiklerine vurgu yapan Oktay, “Burada hiçbir an zafiyete müsaade etmeyecek bir terör örgütü var. Yani ‘ciddi yol aldık rahatlayalım’ dediğinizde anında harekete geçebilecek bir terör örgütü olduğu için bu mücadele aynı ciddiyette ve aynı hızla devam edecektir ve devam ediyor da.” dedi.
İadeler konusunda en az yol alınan ülkenin Amerika Birleşik Devletleri olduğunun altını çizen Fuat Oktay, şunları kaydetti:
“Kendilerinin olduğunda dünyanın hangi ülkesi olursa olsun, ayağa kaldıran bir yapı neredeyse tonlarca belge sunulmasına rağmen 251 şehidimizin katili olan ve 2 bin 200’ün üzerindeki vatandaşımızı yaralayan, ülkeye milyarlarca dolarlık zarar veren, onlarca demiyorum yüzlerce milyar dolarlık ülkeye zarar veren, ekonomik anlamda alternatif maliyetlerini de düşündüğünüzde bir terör örgütü lideri ve avanesini kendi ülkesinde barındıran Amerika Birleşik Devletleri de var hala. Ama mücadelemiz de sonuna kadar devam ediyor, hala da bununla ilgili görüşmelerimiz en üst düzeyde ve her seviyede devam ediyor.”