Gezmek için Sultanahmet Camii’ne gelen Arjantinli psikolog Müslüman oldu!.
Arjantinli psikolog Abel Buzarquis, bir arkadaşının tavsiyesiyle 5 yıl önce gezmek için gittiği İstanbul’da Sultanahmet Camisi’nde yaşadığı atmosferden etkilenerek Müslüman oldu.
Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te, ülkenin en prestijli üniversitesi Buenos Aires Üniversitesinde hukuk psikolojisi dersi veren 50 yaşındaki Buzarquis, Müslüman olma sürecini AA muhabirine anlattı.
Buzarquis, Lübnan kökenli Katolik bir aileden geldiğini ve çocukluğundan bu yana dini meseleleri sorguladığını belirterek, “Komünyona katılmak için gittiğimde beni bir Katedralden kovdular. 9 yaşındayken onlara rahiplerin niye evlenmediğini, çok altınları olmasına rağmen yoksullara niye yardım etmediklerini, niye bizim onlara yardım etmemiz gerektiğini sordum. Babamı aradılar, anneme tuhaf fikirlerim olduğunu ve bu fikirleri bırakana kadar geri dönemeyeceğimi söylediler ve komünyon için kiliseyi değiştirdiler.” dedi.
“Türkiye benim için sadece gidiş seyahatiydi, oradan hiç dönmedim”
Türkiye’ye gitme fikrinin, 5 yıl önce İspanya’ya eğitim almaya gideceği dönemde bir arkadaşının, uçak biletini Türk Hava Yolları’ndan İstanbul aktarmalı almasını tavsiye etmesiyle ortaya çıktığını söyleyen Buzarquis, Eylül 2017’de yaptığı Türkiye ziyareti için şunları söyledi:
“Bu benim için tek yönlü bir yoluculuktu, galiba hiç dönmedim, kalbim orada kaldı. İstanbul’a geldiğimde dil bilmiyordum, 20-25 yıldan beri İngilizce konuşmuyordum. En ilginç yanı da kendimi hiç yabancı gibi, yabancı bir yerde gibi hissetmedim.”
“Ezanı ilk duyduğumda hava saldırısı zannettim”
Buzarquis, Türkiye hakkında kendisine söylenenler nedeniyle ilk kez ezan dinlediğinde yaşadıklarını şu şekilde anlattı:
“İlk kez ezanı işittiğimde, yemek yiyordum, çok garipti çünkü o an Türkiye ‘zor bir ülke’ diyenlerin söylediklerinin etkisindeydim. İlk kez ezanı hoparlörlerden duyduğumda, durdum ve ‘hava saldırısı’ dedim. Etrafıma bakıyordum acaba ne olacak diye. Yemek tabağını aldım elime etrafıma bakıyorum. Sonra fark ettim ki insanlar gayet sakin, normal bir şey, hiçbir problem yok. ‘Bu bir hava saldırısı değil, bu bir bomba değil, bu bir problem değil’ dedim ve sokakta oldukça sakin şekilde yürüyen insanlara baktım. O zamana kadar hayatımda hiç ezan sesi duymamıştım, ilk kez Türkiye’de duydum.”
“Çok uzun zaman önce kaybettiğim bir şeyi bulmam gibiydi.”
Buzarquis, hidayet bulmasına vesile olacak Sultanahmet Camisi’ne ilk gittiğinde kıyafetleri nedeniyle içeri giremediğini ertesi gün tekrar gittiğini aktararak orada hissettiklerini şöyle ifade etti:
“İnsanlar gelip geçiyordu. Ben kendimi garip hissetmeye başladım. Sanırım tam kelime bu olurdu, garip bir şekilde garip. Gelen geçen insanları görüyordum, ben de her şeye bakıyordum, sanki bütün hayatım boyunca orada bulunmuş gibiydim. Yürürken kendimi garip hissettim ve ağlamaya başladım hem de çok. Bu bir üzüntü, keder veya acıyla gelen bir ağlama değildi. Bir huzur ağlamasıydı. Çok uzun zaman önce kaybettiğim bir şeyi bulmam gibiydi.”
Sultanahmet Camisi’nde yaşadığı atmosferi anlatırken duygulanan Buzarquis, “O an çok huzurlu hissettim, bir adam geldi, omzuma dokunup beni çitlerin arkasında götürdü. Yeniden ezan okunuyordu ve turistleri çıkarmaya başladılar. Beni çitin arka kısmında bıraktılar. Hepi topu tahtadan bir çitti, sadece kapısını açsam yeterdi ama sanki beni bir uçurum ayırıyormuş gibi geldi bana.” diye konuştu.
Buzarquis, 4 günlük Türkiye ziyaretinden 10 gün sonra tekrar İstanbul’a gittiğini belirterek hala Türkiye’de görüştüğü kişilerin bulunduğunu söyledi.
Arjantin’e dönüp İslam’ı araştırmaya başladı
Buzarquis, Arjantin’e döndükten sonra İslam’ı araştırmaya başladığını aktararak “Kalbim huzursuzdu, sadece müzik dinlediğimde rahatlıyordum. Müzik arattıkça öneriler geliyordu ve öneriler arasında ezan çeşitleri ve Kur’an tilaveti vardı. Onların ne olduğunu bilmiyordum, evden çıkıp işe gidene kadar beni rahatlatan şey buydu. Sonradan onların müzik olmadığını fark ettim.” ifadelerini kullandı.
Ülkesine döndüğünde patronuna Türkiye seyahatini anlatan Buzarquis, “Ona iyi ve mutlu olduğumu söylüyordum ama tekrar gitmek istiyordum, burada kalmak istemiyordum. Çünkü kalbimde bir şeyin eksikliğini hissediyordum. Ne olduğunu anlamıyordum, ben o camide, o sokaklarda bulduğum huzura ihtiyacım olduğunu hissediyordum.” dedi.
Yaklaşık iki ay araştırdıktan sonra Buenos Aires’teki camilere gitmeye başladığını söyleyen Buzarquis, gittiği camide Arapça öğrenmeye başladığını ve bu vesileyle cami imamına İslam hakkında sorular sorduğunu anlattı.
“Zekatı anlattıklarında ‘Benim aradığım cevap bu’ dedim”
Buzarquis, kısa sürede haftada 3 gün camiye gitmeye başladığını söyleyerek “Bana namazı ve zekatı anlattılar. Zekatı anlattıklarında, kendi kendime ‘Benim aradığım cevap bu’ dedim, insan başkalarına yardım edebilir.” diye konuştu.
İslam’ı kabul etmesini Buzarquis, şöyle anlattı:
“Şehadet getirmeden önce namazlara dahil olmaya başladım. Bana soruyorlardı ‘Şehadet getirdin mi diye, niye getirmedin?’ diye. Ben onlara ‘Kalbim benzin deposu gibi doluyor, o zamanlar yüzde 60’taydı, yüzde yüze geldiğinde şehadet getireceğim’ diyordum. Ocak ayının ortalarına kadar böyle devam ettim. Sonra bir gün nasıl şehadet getirildiğini, nasıl Müslüman olunduğunu sordum, ve tamamdır, artık depo doldu. 2018 Ocak ayıydı şehadet getirdim. Çok şükür Müslüman olarak Türkiye’ye dönebildim ve tüm namazlara katıldım.”
Buzarquis, Müslüman olarak Türkiye’ye dönmenin farklı bir tecrübe olduğunu ve çok cami olduğu için namaz kaçırmaktan endişelenmediğini söyledi.
“Türkiye’nin içine çektiğiniz havasında İslam var”
Buzarquis, içine Müslüman olma hissini düşüren Türkiye tecrübesi için şunları söyledi:
“Bu sanki, Müslüman olarak yaşamanın ne olduğunu hissetmek gibiydi, bana olan şey buydu. Türkiye’nin içinize çektiğiniz havasında İslam var. Bir parfüm gibi, onu görmüyorsun ama kokluyorsun. Benim için bu çok güçlü bir şeydi. Türkiye’ye döndüğümde Sultanahmet’e tekrar gittim, camiye girdiğimde göz yaşlarıma hakim olamadım, tam anlamıyla bana daha önce olan şeyin aynısı oldu. Sanki eve dönmek gibiydi. Sanki kaybolmuşsun da bir gün evine dönmüşsün ve herkesi bıraktığın gibi bulmuşsun.”
Müslüman olduktan sonra mesleğini icra ederken İslam’dan faydalandığını aktaran Buzarquis, bir psikolog olarak İslam’ın kendisinin bakış açısını genişlettiğini söyledi.
Buzarquis, sürekli takke kullanma sebebini, “Müslüman olmaktan mutluluk duyuyorum ve bunun görünür bir şey olmasını istiyorum. Davranışın yanı sıra, görünür, tanınabilir bir şeye sahip olmak, beni farklı bir konuma getirdi. Bugün fakültede de biliyorlar hukuk psikolojisi hocası Müslüman ve birçok kez bana soru soruyorlar.” sözleriyle açıkladı.
Müslüman olduktan sonra Abdulcelil ismini aldığını anlatan ve 2019’da hac ibadetini yerine getiren Buzarquis, “Sanırım Müslüman olmak günümüzde çok daha fazla değerli. Kat edilmesi gereken çok yol var. Bizim sorumluluğumuz mesajı iletmek.” ifadelerini kullandı.