Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nın kabulünün 99. yılında yad edildi!.
İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından İstiklal Marşı’nın kabulünün 99. yılında “İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy ve Milli Mücadele” başlıklı etkinlik düzenlendi.
Gülhane’deki Alay Köşkü’nde bulunan Ahmet Hamdi Tanpınar Müze Kütüphanesi’nde düzenlenen etkinliğin açılışında konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, öğretmenlerin yıllar boyunca İstiklal Marşı’nda ifade edilen duyguları anlatmaya çalıştıklarını belirterek, “Şahsen ben 15 Temmuz akşamı yaşanan menfur olayda şu cümleleri kendi kendime mırıldandım. ‘Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.’ Gerçekten anlamını buldu o akşam.” dedi.
Anadolu medeniyetindeki hikayelerin bugün yaşananlarla benzerlik gösterdiğini dile getiren Demircan, 15 Temmuz’un İstiklal Marşı’ndaki ifadeleri benimseyen bu milletle ve gençlerle iftihar edilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyduğunu vurguladı.
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, “Kadir kıymet bilen millet fertleri arasından, kadri kıymeti bilinen insanlar yetişir.” sözünü hatırlatarak, Mehmet Akif Ersoy’un kadir kıymet bilen ve kadri kıymeti bilinen bir insan olduğunu söyledi.
Konuşmacılara ve katılımcılara teşekkür eden Yılmaz, “Allah, İstiklal Marşı’nı sadece kelimeleriyle telaffuz eden değil, tarihi vasatıyla, ruhuyla, kimliğiyle ve gelecek tasavvuruyla idrak etmeyi, yaşamayı, bir ve beraber olmayı nasip eylesin.” değerlendirmesini yaptı.
– “Akif milletini, memleketini canından çok seven bir şahsiyet”
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Duman, konuşmalarda Akif’i yetiştiren ortam ve şartların dile getirildiğini belirterek, “Mehmet Akif Ersoy ile ilgili çok şey söylendi, söyleniyor ve söylenmeye de devam edecek. Bitmeyecek şahsiyetlerimiz var bunlardan biri de Mehmet Akif.” dedi.
İstiklal şairinin yaşadığı dönemin özelliklerine değinen Duman, “Akif, bir fikir adamı olarak milletini, memleketini canından çok seven ve her şeyini bunun için feda etmeye hazır bir şahsiyet olarak ortaya çıkıyor.” diye konuştu.
Akif’in ve Safahat isimli eserinin, milletin benimsediği, kucak açtığı ve büyük önem verdiği bir değer haline geldiğinin altını çizen Duman, Kur’an-ı Kerim ve Mevlid-i Şerif’ten sonra hutbe ve dini metinlerde en çok Akif’in şiirlerinin yer aldığını kaydetti.
– “Kendinden önce vatanını ve milletini düşündü”
FSMVÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Göleç, 12 Mart’ın İstiklal Marşı’nın kabulünün yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, Akif’in şahsiyetini ve metinlerini anlamak için yaşadığı zamanın anlaşılmasının önemine dikkati çekti.
“İstiklal Marşı’nın belli bir kriz anının doğurduğu bir metin olduğunu düşünmüyorum.” diyen Göleç, İstiklal Marşı’nın Anadolu işgal altındayken zor şartlar altında yazılmasına rağmen Akif’in bütün hayatından süzülmüş bir metin olduğunu dile getirdi.
Mehmet Akif’in Afrika, Hindistan, Balkanlar ve Uzak Doğu’daki pek çok bölgenin sömürge idaresi altında olmasının acısını hissettiğini ve bunu şiirlerine de yansıttığını anlatan Göleç, şunları ekledi:
“Akif bütün ömrü boyunca kendisini bir siperde saldırı altında hissetti. Akif, bizimki gibi bir dünyada doğmadı, bizimki gibi bir dünyada yaşamadı ama bizimkine benzer bir dünyaya gözlerini kapattı. Akif, bir imparatorluk çocuğu olarak doğdu, imparatorluk ve ümmet değerleri için savaştı ama gözlerini yumduğu Anadolu coğrafyasına sıkışmış bir ulus devletti.”
FSMVÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şaban Sağlık, “Mehmet Akif, Milli Mücadele ve İstiklal Marşı” konulu konuşmasında, Türk insanının geleneksel ev dekorasyonunda kütüphane kullanılan küçük rafta Kur’an-ı Kerim, Mevlid-i Şerif ve Yunus Emre şiirleri kitaplarının yanında Mehmet Akif Ersoy’un Safahat kitabının da yer aldığını söyledi.
İstiklal Marşı’nda milletin yüceliğinin tezahür ettiğini dile getiren Sağlık, Mehmet Akif’in hem eşyayı güzelleştirerek sanat hem de davranışlarını güzelleştirerek ahlak sahibi olduğunu kaydetti.
Sağlık, Mehmet Akif Ersoy’un 63 yıllık hayatında yapmak zorunda kaldığı seçimlerde her zaman kendinden önce vatanını ve milletini düşündüğünü, ahlak sahibi bir şair, mütercim, baytar, diplomat, edebiyat hocası, din bilgini, milli mücadeleye katılan bir mücahit, gazeteci ve yazar olduğunu, 4-5 yabancı dil bildiğini söyledi.
Akif’in bir yazısında insanı yücelten 4 sıvıdan bahsettiğini, bunları “alın teri, kan, gözyaşı ve mürekkep” olarak ifade ettiğini belirten Sağlık, “Kendisi bizce bu 4 sıvının dördünü de kullanan bir büyük kişi. Bu ahlakla İstiklal Marşı’nı yazıyor.” dedi.
– “İstiklal Marşı herkesin ortak değerini yansıtan bir metindir”
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Ahmet Koçak ise Mehmet Akif’in yılda 2 defa anılan nadir isimlerden olduğunu, mart ayında İstiklal Marşı ve Çanakkale Deniz Zaferi dolayısıyla aralık ayındaysa vefatı vesilesiyle yad edildiğini söyledi.
“Akif üzerine bugün 300’e yakın eserin makalenin yazıldığı ve hala çalışılması gereken isimlerden biri.” diyen Koçak, Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’nda ifade ettiği kavramların tamamının Safahat’ta ve Akif’in hayatında bulunan kavramların bir bütünü olduğunu ifade etti.
İstiklal Marşı’nın bir milli marşın ötesinde bu topraklarda yaşayanların ortak değerleri olarak görüldüğünün altını çizen Koçak, “Milli bir mutabakat metni olarak İstiklal Marşı, ülkenin içerisine hangi kökenden olursa olsun herkesin ortak değerini yansıtan bir metindir. Bizim bugün Çanakkale Zaferimiz üzerine yazılmış ilk romanımız 1998 yılında, Allah rahmet eylesin Mehmet Niyazi Bey’in yazdığı romandır. Bunun dışında Çanakkale üzerine ana metinlerimizden biri yine Akif’in yazdığı şiirdir. Safahat’ın içindeki hikayeler, şiirler ve manzum metinler insana bir şuur ve tefekkür veren, bizi biz yapan değerlerdir.” ifadesini kullandı.
Konuşmaların ardından Meclis’te Hamdullah Suphi Tanrıöver ilk kez okurken herkesin ayağa kalkmasına ithafen, İstiklal Marşı’nın 10 kıtası ayakta okundu, ardından Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Demircan, konuşmacılara hediye takdim etti.