Murat Bardakçı: “Ekşi Sözlük kapatılmamış, küfür ve hakaret gırla gidiyor!.”
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu kararıyla kapatılan Ekşi Sözlük’e isteyenlerin girebildiğine dikkat çeken Murat Bardakçı, sitede küfür, hakaret yağdırıldığını yazdı
11 ili etkilyen deprem sonrası sosyal medya sitelerinden ortaya atılan ve daha sonra yalan olduğu ortaya çıkan bir ok iddia ve haberler dışında sosyal medya sitesi Ekşi Sözlük’te de tehdit, küfür ve hakaretlere hedef olan isimler dikkat çekmişti.
Habertürk gazetesi yazarı Murat Bardakçı, “Ekşi Sözlük sadece kâğıt üzerinde kapatıldı, küfürler ve hakaretler gırla gidiyor!” başlıklı yazısında konuya ilişkin yorumlarını yazdı…
“İSTEYEN YİNE GİREBİLİYOR”
Ekşi Sözlük kapatıldı, yahut siteye resmî ifadesi ile “erişim engeli” getirildi ama aslında “güya” ve “suretâ” kapatıldı; isteyen yine girebiliyor!
Bu işin şimdi ne boyuta geldiğini izah edeceğim ama önce Ekşi Sözlük hakkındaki kanaatimi peşinen söyleyeyim:
Kapatma teşebbüsünde geç bile kalındı!
Bir internet sitesi düşünün: Yalan, iftira, kışkırtma gırla gidecek, üstelik bu kadarla da kalmayacaklar, şahıslara küfür ve hakaret artık rutin hâlini alacak ve bütün bu edepsizlikler takma isimlerin arkasına saklanılarak yapılacak…
“KÜFÜRBAZ SANAL ARSLANLAR”
Sözlük yazarlarının çoğunu tenzih ederim ama hayatta bir halt olamadıkları için klavyenin başına geçince ağzından salyalar saçan küfürbaz sanal arslanlara dönüşen bir güruh, ezikliğini etrafa hakaretler yağdırarak tatmine çalışıyordu. Ekşi Sözlük’ün “düşünce özürlüğü” iddiasının arkasına sığınan yönetimi, editörü, hukukçusu, vesairesi de böylelerini hizaya getirmeye uğraşmak yerine yapılanlara senelerden bu yana göz yumuyordu…
“KÜFÜRLER REKLAM GELİRİ OLMUŞ”
Üstelik, bu şekildeki haysiyet cellâtlığından para bile kazanıyorlardı! Size edilen küfürler ve yağdırılan hakaretler terbiyesizlere reklam geliri olarak dönüyordu; yani yediğiniz küfür, adamların cebine para girmesine vesile olmakta idi!
“KAPATILMAYI ÇOKTAN HAKETMİŞTİ”
Bu tatsız, mayhoş, kekremsi ve terbiyesiz platform sadece kışkırtıcı yalanlarla ortalığın karıştırılmasına imkân sağladığı için değil; şahıslara ana-avrat küfredilmesi, iftiralar yağdırılması ve kişisel hakların pervasızca ayaklar altına alınması gibi hayâsızlıklara yol açtığı için kapatılmayı zaten çoktan haketmişti; kapatılması da sansür falan değil, bir gereklilik idi!
Sık kullanılan ve özgürlük havarisi geçinen kesimlerin artık hiç mi hiç kulak asmadıkları bir hakikati burada tekrar etmek zorundayım: Eleştiri ile hakaret arasında ciddî fark mevcuttur ve adamın suratına karşı küfretmenin nasıl bir cezaî müeyyidesi varsa, aynı müeyyidenin internet ortamında küfredene karşı da uygulanması gerekir.
Ama bu mümkün olmuyor, olamıyor! Sokakta hakaretler yağdırdığı takdirde ceza alacağı muhakkak olan ezik herif aynı hakareti sosyal medyada yaptığı takdirde “eleştiri” ve “düşünce özgürlüğü” bahanelerinin arkasına sığınıyor ve bu savunmasını nâdir de olsa maalesef adalet sisteminin de kabul ettiği görülüyor.
Dolayısı ile “sosyal medya” olduğu iddiası ile haysiyet cellâtlığı yapan sitelere karşı hukukî netice alınamadığı takdirde bunların cebren susturulmaları özgürlüğün ve hakarete uğrayanların şahsî hakları ile haysiyetlerinin gereğidir!
BTK’NIN YAPMASI GEREKEN ASIL İŞ…
Ama, Ekşi Sözlük’ün kapatılması hadisesinin bir başka boyutu daha var:
Yukarıda da söyledim: Kapatma “güya” ve “suretâ” oldu, yani erişim engeli “kâğıt üzerinde” kaldı! Zira, dijital dünyada tam bir “kapatma” yahut “engelleme” teknik bakımdan mümkün olamıyor ve istenmeyen sitelere bir yolu bulunup mutlaka ulaşılabiliyor…
“Güya” kapatılan Ekşi Sözlük’e de VPN ile istediğiniz an girebilir, yazılan herzeleri okur ve hattâ şayet sözlüğün yazarlarından iseniz küfürlerinize devam edebilirsiniz!
Yapılması gereken, aynı şekilde dijital hakarete ve saldırıya uğrayan bazı Türk şirketlerinin buldukları çaredir: İşini iyi bilen birkaç bilgisayarcı özel bir program hazırlar, kelime yahut ifade temelli bu program interneti, özellikle de sosyal medyayı devamlı şekilde tarar, sözkonusu şirket veya kuruluş ile ilgili hakareti bulduğu anda siler, hattâ bu işi “scheduled job”, yani “plânlanmış görev” olarak sistem kendisi yaparken bilgisayarcılar daha başka arama metodları geliştirir, bulduğunu yine siler ve bu iş karşıdaki ağzı bozuk herifler pes edinceye kadar devam eder…
KAĞIT ÜZERİNDE KAPATILMALAR
Bu iş Türkiye’de de yapıldı, hâlâ yapılıyor ve muvaffak olunuyor…
Kışkırtmalara karşı tedbir almakla yükümlü olan devlet, aynı zamanda vatandaşlarının kişilik haklarını korumakla da görevlidir ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu “BTK”nın yapması gereken de budur. Üstelik BTK, suretâ kapatılan sitelerin faaliyetine devamını sahip olduğu teknik imkânlar ile çok daha kolaylıkla sağlayabilir!
Sanal dünyadaki Ekşi ve benzeri muzır sitelerin üzerlerine teknik olarak gidilmeden sadece kâğıt üzerinde kapatılmaları bunların “sansür”, “düşünce özgürlüğü” veya “baskı” gibi kavramların arkasına sığınıp mazlum rolü oynamalarını sağlayacak ve mesele Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın bile geçen gün yaptığı gibi böyle edepsizlere sahip çıkması ile neticelenecektir!