Prof. Dr. Üçtuğ: Teknoloji meslekleri ve eğitimi doğrudan etkiler hale geldi
21. yüzyılın mesleklerine teknolojinin damga vuracağına vurgu yapan Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, sosyal bilimlere olan ilginin azaldığını ve buna karşılık teknolojik bilimler ve sağlık bilimlerine olan ilginin artacağını söyledi.
21. yüzyılın mesleklerine teknolojinin damga vuracağına vurgu yapan Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, sosyal bilimlere olan ilginin azaldığını ve buna karşılık teknolojik bilimler ve sağlık bilimlerine olan ilginin artacağını söyledi.
21. yüzyıla damga vuran en önemli konunun teknoloji olduğuna dikkat çeken Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, teknolojideki gelişmelerin eğitimin hem yöntemini hem de içeriğini etkileyeceğini ve etkilemek zorunda olduğunu ifade etti. Üçtuğ, “Teknolojik gelişim o kadar hızlı ki daha yavaş bir süreç olarak eğitime bunun adapte olması çok kolay değil. Teknoloji saatler mertebesinde değişiyor ama eğitim 8-10 hatta 20 yıla kadar yayılan bir süreç” dedi.
TEKNOLOJİNİN İMKÂNLARI EĞİTİMDE KULLANILMAK ZORUNDA
“Bizlerin nesli kara tahtaya beyaz tebeşirle yazmaktan beyaz tahtaya siyah kalemle yazmaya geçti” diyen Prof. Dr. Üçtuğ, “Oysa teknoloji bu şekilde ilerlemiyor; çok daha hızlı bir tempoda ilerliyor. O nedenle, teknolojinin olanakları eğitimde yoğun bir şekilde kullanılmak durumunda diye düşünüyorum. Öğretim üyeleri veya öğretmenler sınıfa girdiklerinde ‘hadi çocuklar telefonlarınızı kapatın, ders başlıyor’ yerine ‘hadi çocuklar telefonlarınızı açın, ders başlıyor’ dediklerinde ancak eğitimde teknolojiyi yakalayabileceğiz diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
TEKNOLOJİ OKURYAZARI KİŞİLER YETİŞTİRMEYE YÖNELİK EĞİTİM VERİLECEK
Eğitimin gerek üniversite öncesi gerek yükseköğretim süresince teknolojiyi çok daha fazla kullanması gerekeceğini dile getiren Prof. Dr. Üçtuğ, sözlerine şöyle devam etti:
“Teknoloji okuryazarlığı olan kişilerin yetişmesine yönelik bir eğitime geçilmesi gerekiyor. Bu kaçınılmaz. Biliyorsunuz belli başlı iş sektörleri (üretim sektörü, hizmet sektörü gibi) bu sektörlerin hepsinin temelinde 21. yüzyılda teknoloji yatacak. Zaten üretim dediğinizde büyük ölçüde teknoloji tabanlı bir üretimden söz ediyoruz. Hizmet sektörü dediğimizin arkasında büyük veri söz konusu olacak, bunun işlenebilmesi söz konusu olacak. Artık bir hastanede, bir havayolunda, bir otelde ya da bir hukuk bürosunda veya bir pazarlama araştırmasında bir şekilde bir büyük veriye ihtiyaç duyulacak. Bu çalışmaların neredeyse tümü teknolojiye dayanarak yapılabilecek. O nedenle eğitimde bunların yer almasının son derece önemli olduğunu düşünüyorum ve meslekler de bu doğrultuda şekillenecek.”
SAĞLIK İLE TEKNOLOJİ EL ELE OLACAK
Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, teknolojinin gelişmesi ve yaşattığı değişimlerle sosyal bilimlere olan ilginin azalacağını söyledi.
Prof. Dr. Üçtuğ, “Sosyal bilimlere olan ilgi biraz azalacak; ona karşılık teknolojik bilimlere ve sağlık bilimlerine olan ilgi artacak. Sağlık ile teknoloji el ele 21. yüzyılı belirleyici meslekler olacaklar diye düşünüyorum. A.B.D.’ye baktığınız zaman, dünyanın gelişkin ülkelerine baktığınız zaman, araştırmalar çok büyük ölçüde bu iki alanda toplanmış durumda ve ikisinin kesiştiği alanda toplanmış durumda. Çünkü teknoloji ile birlikte yaşam da zorlaşmaya başlıyor. Daha kaotik, daha zor bir yaşam şekline dönüşüyor. Bu da tabii ki insanların sağlığını etkiliyor. Bütün problemleri artıyor. Bunların çözümü için yine teknolojiye geri dönmek zorunda kalınıyor” dedi.
SOSYAL BİLİMCİLER 21. YÜZYILDA TEKNOLOJİYE UYUM GÖSTERMEK ZORUNDA KALACAK
Belirleyici mesleklerin 21’inci yüzyılda teknoloji ve sağlık etrafında dönen ya da bunların kesiştiği noktada dönen meslekler olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Üçtuğ, şöyle konuştu:
“Sosyal bilimlerin tümüyle ortadan kalkması söz konusu olamaz ama bu noktada sadece çıplak sosyal bilimciler, 21. yüzyılda yaşamakta zorlanacaklar. Mutlaka her düzeydeki eğitimin içerisine teknolojinin girmesi gerekecek. Belirleyici bir başka unsur da teknolojiyle birlikte bilgi noktası. Bugünün gençlerinden 40-50 sene önce gelenler için bilginin taşınabileceği tek yer vardı. O da beyindi. Bilgiyi sadece orada taşıyorduk. Oysa bugün hepimiz bilgiyi cebimizde taşıyoruz. Dolayısıyla bilgiyi beyne yüklemenin anlamı kalmaz hale geldi. Her bilgi bir iki dakika içerisinde cepte bulunabiliyor. O halde eğitimin temel felsefesindeki değişikliğin de bu yönde olması gerekiyor. Gençlere her düzeyde ve de özellikle üniversite öncesinde, bilgiyi taşımayı değil, bilgiyi kullanmayı, doğru bilgiyi yanlış bilgiden ayırt etmeyi, bilgiye ulaşmayı becermeyi ve de bilgiyle yeni bilginin nasıl üretilebileceğini öğretmek gerekiyor. Bunlar kolay şeyler değil. Sorgulayan, bilgiyle bilgiyi araştırabilen ve yeni bilgi üretme kapasitesine sahip çocuklar yetiştirmeliyiz ki 21. yüzyılda ülke olarak dünyadaki yarışın içerisinde yer alabilelim.”