Selahaddin Gülen, “Silahlı terör örgütü yöneticiliği” suçundan tutuklanmıştı.
Tutuklu Gülen hakkında, Terör Suçları Soruşturma Bürosunca iddianame hazırlanarak 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası istenmişti.
İDDİANAME KABUL EDİLDİ
Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameye ilişkin incelemesini tamamlayarak kabul etti. Gülen, 24 Ağustos’ta hakim karşısına çıkacak.
ÖRGÜT İÇİNDE İRTİBATLI OLDUĞU İSİMLERİ DEŞİFRE ETTİ
İfadesinde örgütün şemasını çizdiren Gülen, doğduğu günden bugüne örgüt üyesi olduğunu anlatarak etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemiş, ayrıca örgüt içinde irtibatlı olduğu isimleri tek tek deşifre etmişti.
GÜLEN’İN İFADELERİ
Gülen’in verdiği ifadeler şu şekilde;
“Bu şahıs benim amcamdır. Fetullahçı Terör Örgütü’nün lideridir. Doğuştan itibaren bu oluşumda sayılırım. Gülen ailesi için özel kamp vardı. Erzurum’da başlayıp yayıldı.
Mahrem imamlık yaptım, ByLock kullandım. Benim fikrime göre, amcam Gülen’den sonra örgütün başına geçecek isim Mustafa Özcan’dır.
2014 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra Amerika’ya amcamı ziyarete geldim. Burada yaklaşık 1 ay kadar kaldım. Bu dönemde hatırladığım Selam-2 filmi için amcam Fetullah Gülen’in yanına filmin yapımcısı ve yönetmeni H.Ö. ve H.A. gelmişti. Film hakkında amcam Fetullah Gülen’e nasıl olduğunu sormuşlardı. Amcam da filmin güzel olduğunu ve hayırlı olmasını söyledi. Aynı gün Enes Kanter de oradaydı. Ben amcam ile özel bir görüşmem olmadı. Genellikle Cuma ve Pazar günleri Bamteli programı için sohbet yapardı. Ben bir ay kadar kaldıktan sonra Türkiye’ye geldim.
2015 yılı Kasım ayında Amerika’ya gittim. ‘Green kart’ alıp Amerikan vatandaşlığı almak istedim. Bu süreçte amcam Fetullah Gülen’in yanına ara sıra gidip geliyordum. Bu dönemde bir gittiğimde Hakan Şükür, Ekrem Dumanlı, Abdulhamit Bilici, Metin Yıkar, Ahmet Kirmiç isimli şahısları amcam Fetullah Gülen’in yanında görmüştüm.
2016 Temmuz ayında darbe girişimi sonrası amcamın yanına dışarıdan hiçbir ziyaretçi alınmadı. Bu dönemde sadece mollalar, istişare heyeti ve Alp Aslandoğan vardı. 2016 Eylül ayına kadar kimse giremedi. Daha sonra gittiğimizde 15 Temmuz ile alakalı olarak verilen kararlar; ‘Örgüt içerisinde gelen tüm misafirlere Adil Öksüz’ün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile anlaştığını bize tuzak kurulduğunu, bu darbe girişimi ile alakalarının olmadığını söylüyorlardı. Ayrıca cemaatin tabanına kadar bu bilginin bu şekilde lanse edilmesi istenildi. Güvenlik önemleri en üst seviyeye çıkartılarak kampın etrafına özel güvenlikler tutuldu.”