Terör sevicilerin kayyım rahatsızlığı…
65 HDP’li belediyeden 44’ünün terörle bağlantısı tespit edildi. Daha önceki gün HDP/PKK’lılar yardım görevlilerini şehit etti… Hal böyle iken kayyım görevlendirilmelerine karşı çıkarak terör safında yer alan CHP’li Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal, Oğuz Kaan Salıcı, Canan Kaftancıoğlu ve FETÖ’cü Can Dündar ile A.Yavuz Arslan gibi isimlere tepki yağdı.
Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP’li belediyelere ilişkin İçişleri Bakanlığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, “Silahlı terör örgütüne üye olma ve terörün finansmanını sağlama” suçlarından 5 belediye başkanının yerine daha kayyım atandı. Bununla birlikte bu dönem HDP’li 65 belediyeden 44’ünün terör ve teröristlerle ilişkisi olduğu tespit edilmiş oldu. Kayyım kararının sesi Kandil’de yankılanırken, KCK gibi şehir yapılanmalarına “harekete geçin!” diyerek bulundukları bölgelerde protesto gösterileri düzenlemeleri talimatı verdi.
Zalime kayyım haktır
Kayyıma tepki gösterenler arasında daha önce PKK’lı terörist cenazelerine katılan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal, Oğuz Kaan Salıcı, ismi DHKP-C ile anılan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, FETÖ’nün firari sanık kalemşörleri Can Dündar, Adem Yavuz Arslan gibi isimler dikkat çekti. Terör seviciler ‘kayyım darbedir’ başlığı ile yaptıkları paylaşımlara tepki gösteren vatandaşlar ise, “Biz böyle bir devletiz işte yatakta basar, şafakta alırız #Darbe değil #KayyumHaktır zalimlere sıranı bekle” paylaşımları ile karşılık verdiler.
Kırmızı çizgi: Terör
Konuya ilişkin Akit’e konuşan Avukat Cüneyt Toraman, şunları ifade etti: “Geçtiğimiz gün HDP’ye ait 5 belediyeye daha kayyım atandı. Halkın oylarıyla seçilen belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyum atanması, muhalefet cephesinin eleştirilerine maruz kaldı. Bu uygulamanın demokrasiye aykırı olduğunu dile getirdiler. Bu olaya demokrasi kriterleri açısından bakacak olursak, demokrasinin kırmızı çizgileri, siyasî partilerin terör örgütleriyle bağıdır. AB, ‘Venedik kriterleriyle’ siyasi partilerin niteliklerini belirlemiş, terör örgütüyle bağlantısı olan siyasi partilerin, diğer partilerle yarışma hakkına izin vermemiştir. Avrupa’da, terör örgütüyle bağlantısı tespit edilen birçok parti, bu kritere istinaden kapatılmıştır. Zira, terör örgütleriyle organik bağı olan, terör örgütlerinin şemsiyesi altında siyaset yapan siyasi partiler, baskı ve tehditlerle seçmenlerin iradesini etkileyerek haksız rekabet oluşturmaktadır. Hiçbir HDP yetkilisi, terör örgütü PKK ile ilişkisini reddetmemiş, tam aksine, her daim terör örgütü mensuplarını sahiplenmiştir. Görevden alınan HDP’li belediye başkanları da, PKK terör örgütüyle bağlantıları nedeniyle görevden alınmıştır. HDP, bu alçak terör örgütüyle birlikte hareket ettikleri sürece, belediyeler, terör örgütünün siyasi kanadı, terör örgütünün parasal ve insan kaynağı olarak hareket ettiği sürece, kayyım atamaları devam edecektir. Ana muhalefet partisi CHP’nin, görevden alınan HDP’li belediye başkanlarına sahip çıkması, seçimlerden önce yaptıkları ‘ittifakın’ bir sonucudur. CHP konuya demokrasi prensipleri açısından değerlendirseydi, görevden alma kararına değil, belediye başkanlarının görevden alınma sebeplerini esas alır, terör örgütleriyle organik bağı tespit edilen belediye başkanlarının bu tavrını eleştirdi. Türkiye’nin PKK terör örgütüne yönelik başarılı operasyonları, PKK’yı nefes alamaz hale getirmiştir. PKK etkisiz hale geldiğinde, halk özgür iradesiyle, bu partinin siyasi uzantılarına sandıkta gereken cevabı verecektir zaten.”
Asla hedeflerine varamayacaklar
ASSAM Güvenlik ve Strateji Uzmanı Ersan Ergür de şunları kaydetti: “Yapılan soruşturmanın amacının doğruluğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu belediyelerin gerçekten terörle iltisaklı ve bağlantılı olduğunun göstergesidir. Geçmişinde terörle irtibatı olduğu iddia edilen, hatta dağ kadrosunda bile görev aldığı söylentileri dün gibi aramızda dolaşan Canan Kaftancıoğlu’nun daha birkaç gün önce darbe çığırtkanlığı yapan partisini eleştirmez. Mevcut iktidarı darbe ithamları ile suçlamaları manidar ve en hafif tabiriyle iki yüzlülüktür, münafıklıktır. Bölgede sosyolojik bir savaş inşa edilmeye çalışılıyor. Binlerce yıldır barış ve huzur içinde yaşayan bölge halkının, daha önce adını duymadığı ırkçılık ve kardeş kanı akıtma öfkesi her ne kadar bölgede sancılara sebep olsa da asla hedefine varamayacaktır.”
(yeni akit)