Türkiye Tek Yürek Götür Yavrum Kürek Kürek!.
Zamanınıza çok almadan, lâfı eğip bükmeden Türkiye Tek Yürek kampanyası ile ilgili düşüncelerimi müsadenizle paylaşmak istiyorum dostlar!.
Kampanyanın yapıldığı akşam oturup program bitrne kadar olanı biteni üşenmeden izledim ve program bittiğinde şaşkın şaşkın ne izlediğimi düşündüm sadece!.
Açıkçası günler öncesinden duyuruları yapılan bu programın manevi bir formatta yapılacağını ve sosyal bir dayanışma çerçevesinde mesajlar verileceğini düşündüm ama daha başlar başlamaz para taleplerinin havada uçuştuğu bir program olacağını çok tahmin edemedim açıkçası…
Daha çok siyasi parti liderlerinin dayanışma mesajları vereceği, siyasi dargınlıkların ve rekabetlerin yumuşatılıp birlik beraberlik vurgusuyla seçmenlerinin birbirlerine kenetlenmesi çağrılarında bulunacağını öngörmüştüm…
Hemen fasıla geçildi ve paradan başka hiç bir şey konuşulmadı neredeyse, toplanan yardımların miktarı ise 115 milyar TL civarında, bu rakam da yaklaşık 6,5 milyar dolara tekabül ediyor!.
Toplanan yardımların 29 milyarını vatandaşlar ve milyarlarca lira vergileri sıfırlanan ihaleciler yaparken, kalan 86 milyarını yani yaklaşık 3 katını devlete ait olan Kamu kurum ve kuruluşları yaptı!.
Yani; Tabir-i Caiz ise devlet yardımların büyük bir bölümünü sağ cebinden çıkarıp sol cebine koymuş oldu!.
Devletin himayesinde ve tekelinde olan Kamu kurum ve kuruluşlarının başındaki zatların bu yardımları gövde gösterisi yaparak bağışlaması yerine devletin bu yardımları o zatlara bizzat talimat vererek alması ve muhalefetin ağzına da seçim üzeri sakız gibi şişirip şişirip patlatacağı bu kozu altın tepsi de sunmamış olması daha iyi olmaz mıydı sizce de!.
Ayrıca devletimin başıboş bıraktığı ekonomi politikası yüzünden ciddi bir darboğazdan geçen vatandaşından Pandemi sürecinde de olduğu gibi bu deprem sürecinde de yardım talep etmesi içimizdeki ve dışımızdaki hazımsızlara karşı hoş bir durum değil!.
Öyle ki; toplanan yardımın miktarına bakıyorsunuz toplam da 6,5 milyar dolar civarında sadece oysa aynı devlet Merkez Bankası üzerinden sadece dolar kurunu sabit tutmak için bir gün de 8 milyar doları yakabilecek güce sahip olduğunu defalarca göstermedi mi para babalarına karşı!.
Vatandaş zaten kendisine söylenmeden bile ilgili kurum ve kuruluşlar üzerinden ihtiyacı oalana yardımlarını ziyadesiyle yaparken, “Güçlü Türkiye” sloganını kullanan devletin böyle yardım faaliyetlerin de Veren El olmak yerine Alan El olması Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak benim içime sinmiyor doğrusu!.
Bir yandan gittiğiniz her il de yaptığınız yatırımların milyarlarca dolarlık bütçesinden bahsederek övüneceksiniz diğer yandan başımıza gelen her sıkıntı da çıkıp milletten İBAN veya bağış yolu ile para ve ya da yardım talep edeceksiniz!.
Her şeyi bir kenara bırakın, “Güçlü Türkiye” şiarını önünüze gelen her sıkıntı da bir kenara bırakıp vatandaştan yardım talep etmek yerine sadece milyarlarca dolar ihale verdiğiniz devasa holdinglere verdiğiniz ihalelerin bilançosuna göre 3’er 5’er milyar yardım faturası kesmiş olsanız bile el açıp talep ettiğiniz yardımların en az 5 katını zaten toplamış olursunuz!.
Kampanyaya telefonla bağlanıp aldığı milyarlarca dolarlık ihalelere rağmen çıkıp milyonluk bağış yapan hatta devlete olan borçlarını bile ödememiş olan dürzülerin trajikomik rakamlar telafuz etmesi sanki aklımızla alay edilmesi gibiydi!.
Buna bir de vergilerini sıfırladığınız holdingler ile şirketlere keseceğiniz yardım faturasını da eklediğiniz zaman topladığınız yardımların belki de 10 katını alıp vatandaşında gözünde her fırsatta kullanmış olduğunuz o “Güçlü Türkiye” sloganını itibarsızlaştırmamış olurdunuz!.
Başka bir rezalette; sırf milletvekili olup devletin sunduğu ışıltılı imtiyazlardan faydalanmak, ihale kovalamak, servetine servet katmak, ismini bir marka yapıp bunun üzerinden para veya mevkii makam kazanmak için milyonlarca lira rüşvet vererek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giren 600 vekilin bu yardım kampanyası feveranına kulak tıkaması veya içlerinden sadece bir kaçının gösteriş yapa yapa bir maaşını bağışlaması!.
Siyasi hayatlarının arka planında yer alan ve ısrarla gizli tuttukları ticari hayatlarına baktığınız zaman her bir vekilin milyonlarca dolar serveti varken başımıza gelen bu felakette seçime kadar maaşlarını bağışlasalardı ne kaybedeceklerdi mesela!.
Anlayacağınız; asgari ücretlisinden hamallık yapanına, emeklisinden kıt kanaat geçinenine, memurundan işçisine, müdüründen şefine kadar vatandaş her zaman olduğu gibi üzerine düşeni fazlasıyla yaptı ama devlet üzerine düşeni Pandemi sürecinde olduğu gibi bu deprem felâketi sürecinde de yapamadı!.
Yıkılan şehirleri devletin ayağa kaldırmak için milyarlarca lira harcayacak olması meselesine gelince de…
Gözünü dünyaya açan bebekten 90 yaşındaki ihtiyarına kadar 7’den 70’e herkesten vergisini tıkır tıkır alan, zamanında ödenmeyen vergiden çatır çatır faizini alan, İmar Barışı rezaletiyle vatandaşa kendi mezarı olan evleri tekrar satıp kasasını dolduran aynı devlet yıkılan şehirleri de ayağa kaldırıversin bi’ zahmet!!!
YORUMLAR