Tuzlu su ile gargara koronavirüsü önler mi sorusunu savunan Canan Karatay’a Ateş Kara’dan itiraz!.
Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs solunum yoluyla bulaşıp, önce boğazlar sonra da akciğerlere inerek ölümcül etki gösterebiliyor. Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay koranayı daha vücuda girmeden ya da girdiyse akciğerlere inmeden tuzlu suyu burna çekerek ya da gargara yaparak önlenebileceğini öne sürdü. Kristal kaya tuzunu öneren Karatay’a itiraz ise Korona Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara’dan geldi…
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan’ın CNN Türk’te hazırlayıp yönettiği Tarafsız Bölge’de koronavirüs ile mücadele ele alındı.
Programın uzman konukları, beslenme alanında verdiği tavsiyelerle dikkat çeken Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay ile Korona Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara’ydı.
Canan Karatay, programda tuzlu suyla gargara yapmanın koronavirüsün bulaşmasını önlemedeki rolünü anlattı.
Karatay, eşinin kuzeni de olan Çapa Tıp Fakültesi eski dekanı ve Türkiye’de Kulak Burun Boğaz bölümünü kuran Prof. Dr. Sefa Karatay’ın tuzlu suyla gargara yapmayı tavsiye ettiğini, hatta dudağın hemen üstü ile burnun altındaki bölgeye tuzlu suyu sürmenin bile faydalı olduğunu anlattığını ifade etti.
Sefa Karatay’ın 103 yaşına kadar yaşadığının altını çizen Canan Karatay, tuzlu su ile gargara yapmanın virüslerin vücuda girmesini, girdiğinde ise boğazlardan aşağıya ciğerlere inmesini önleyeceğini savundu.
Bir su bardağına yarım çay kaşığı kristal kaya tuzu atılmasının yeterli olacağını belirten Karatay, şap gibi bir tuzlu su hazırlanmasının ise doğru olmadığını savundu.
Kaya tuzunda vücuttaki 92 mineralden 84’ünün bulunduğunu ifade eden Canan Karatay’a, Prof. Dr. Ateş Kara’dan itiraz geldi.
Kara, vatandaşların sudaki tuz oranını tam hesaplayamayabileceğini ve bu nedenle ağız ve burundaki faydalı bakterilerin zarar görebileceğini bu yüzden de bağışıklık sisteminin öncü kuvvetlerinin kaybedilebileceği için yapılacak gargaranın riskli olduğunu savundu.
Karatay ise vücudun yüzde 60’ının tuzlu su olduğunun altını çizerek tezini savunmaya devam etti. Önemli olananın sudaki tuz oranı ve kullanılan tuzun cinsi olduğunu vurguladı. Ve mutlaka kristal kaya tuzu kullanılması gerektiğini ifade etti. Vücut için zararlı olanın sodyum klorür olduğunu kaya tuzu içindeyse yüzde 30 sodyum klorür bulunduğunu bunun da vücudun ihtiyacı olan oranla aynı olduğunu belirtti.
Bu noktada Prof. Dr. Kara’dan yine itiraz geldi. Sodyum klorürün tehlikesine dikkat çeken Kara, eğer tuz oranı fazla olursa vücutta ve hücrelerin içerisindeki su oranında kayıplar yaşanacağını bunun da bağışıklık sistemine zarar vereceğini söyledi.
Son sözü söyleyen Karatay ise kaya tuzunda bulunan minerallerin vücut için faydalı olduğunu bu sayede koranavirüse karşı vücudun direnç kazanacağını ileri sürdü.