Uğur Dündar Mafya-Emniyet-Ticaret üçgenini yazdı!.
Muhammet Sağ adlı kişi, Antalya’daki firmasıyla inşaat malzemeleri alım satımı, inşaat işleri ve mermer-fayans ihracatı yaparken 2021 yılında biriyle tanışıyor..
Firmasının 17 yıllık geçmişinde devletine mükellefiyetini eksiksiz yerine getiren, vergi, prim vs. borcu bulunmayan Muhammet Sağ’a bu şahıs, Ankara’da faaliyet gösteren Elmacı Market zincirine ortak olmasını öneriyor.
İnşaatçı olarak yeni açılacak market şubelerinin satışa hazır hale getirilmesini sağlayabileceğini düşünen Muhammet Sağ da işyerini Ankara’ya taşıyor.
GİMAT’ta, Elmacı Market’in merkezinin bulunduğu plazaya giderek şirketin ortakları olduğunu söyleyen Serdar Sertçelik ve banka müdürü iken görevinden ayrılıp Elmacı Market’in finans işlerini yürüten Koray Özdölile tanışıyor.
Ancak bu kişilerin ortaklık için resmi işlemleri savsaklamaları üzerine, durumdan kuşkulanmaya ve araştırmaya başlıyor.
Ticaret Sicili Gazetesi’ne baktığında Elmacı Marketler zincirinin gerçek sahibi olarak Serdar Sertçelik ve Koray Özdöl yerine, daha önce adını hiç duymadığı paravan bir kişinin göründüğünü belirliyor.
Tuzağa düşürülme endişesiyle onları arayıp ulaştığı bu bilgiyi paylaşıyor.
Kendisine “Gereken evrakları ve çek defterini getir, sözleşme yapacağız” denilince, yine o plazaya gidiyor.
Ancak bu kez korku filmlerinden farksız bir süreç başlıyor.
★★★
İddiasına göre kendisini orada yine Serdar Sertçelik ve Koray Özdöl karşılıyor.
Ancak içeri girdikten kısa bir süre sonra tartışma başlıyor ve Koray Özdöl silahını Muhammet Sağ’ın kafasına dayıyor. Ölüm tehdidiyle telefonunu gasp ediyor, ardından çek defterine çok sayıda çek yazdırıyor. Cep telefonu üzerinden bu çeklere faktöring için onay da veriyor. Ayrıca sahibi olduğu 2021 model 2 adet Wolkswagen Passat araca el koyuyorlar. (Mağdurun iddiasına göre bu çeklerin 2’si hariç, geri kalanları korkudan ödüyor.)
Neye uğradığını şaşıran Muhammet Sağ, canını kurtarabilmek için istedikleri her şeyi yapmaya söz veriyor. Ayhan Bora Kaplan’ın adını telaffuz etmeye başlayan Özdöl ve Sertçelik, “Sakın bizi şikayet etme, bunlar canından değerli değil. Ayrıca kendi canını düşünmüyorsan eşini ve iki çocuğunu düşün” diyorlar.
★★★
Büyük korkuya kapılan Sağ, serbest kalınca Antalya’ya dönüyor ve İl Emniyet Müdürlüğü’ne başvuruyor.
Oradaki polisler olay yerinin Ankara olduğunu söyleyip, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gitmesi gerektiğini belirtiyorlar.
O da avukatı aracılığıyla Ünal M., Koray Özdöl, Serdar Sertçelik ve soy isimlerini bilmediği Uğur ve Selman adlarındaki kişiler hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilmek üzere, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuyor. Gerekçe olarak da; “yağma, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” iddiaları gösteriliyor.
★★★
Aradaki bazı yaşanmışlıkları atlıyorum.
Şimdi sıkı durun!
Antalya Emniyeti’nin önerisiyle şikayette bulunmak için geldiği Ankara Emniyet Müdürlüğü özel otoparkında kendisini kim karşılıyor biliyor musunuz?
Ayhan Bora Kaplan ve adamları!…
Kaşla göz arasında Serdar Sertçelik silahını karnına dayıyor ve Muhammet Sağ’ı aracının bagajına sokuyor. (Araçlar da karekodlu kartlar var. Bunlar gösterilerek çevirmelere takılmadan geçiliyor.)
Girdiği bagajdan uzun namlulu silahlar alınıp diğer arabalara aktarıldıktan sonra bagaj kapatılıyor ve bilemediği bir yere götürülüyor.
Gidilen yerde Serdar Sertçelik küfürler ederek, tekme tokat döverek “Hani şikayetçi olmayacaktın. Senin kafana sıkıp bir yere atarız… Dediklerimizi yapacaksın. Bize umumi vekaletname vereceksin” diyor. Bu arada balkonda oyun oynayan çocuğunun görüntüsünü izlettirerek “Anladık kendini düşünmüyorsun, bari onları düşün” diyor.
Mağdur korkusundan yemin billah ederek her istenileni yapmaya söz veriyor ve yine canını zor kurtarıyor.
Artık o kadar korkuyor ki yurt dışına kaçmaktan başka çare görmüyor.
Birkaç ülke değiştirdikten sonra Avusturya’yanın başkenti Viyana’ya geçiyor.
Burada e-devlet üzerinden CİMER’e şikayette bulunuyor.
Cimer kendisini Fransa’ya, Marsilya Başkonsolosluğu’na yönlendiriyor.
O da gidiyor.
Marsilya’da görüştüğü iki konsolosluk yetkilisi ilgi gösterip “Mutlaka Türkiye’ye dönmeli ve hakkını aramaya devam etmelisin. Türkiye bir hukuk devleti…” diyorlar.
O da dönüyor!..
★★★
Yine sıkı durun!..
Antalya Havalimanı’nda pasaport kontrolünden geçip, telefonunu açar açmaz kim arıyor biliyor musunuz?
Ayhan Bora Kaplan!..
“Hani bizi e-devlete şikayet etmeyecektin…” diye başladığı konuşmasında yine tehditler savuruyor.
Can güvenliğinin hiç kalmadığını düşünen mağdur, ihracatçı olması nedeniyle birçok ülkenin vizesini taşıyan pasaportuyla yine kapağı yurt dışına atıyor.
Bu kez soluğu Almanya’da alıyor ve iltica başvurusunda bulunuyor.
★★★
Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanı olmasından ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne Engin Dinç’in getirilmesinden sonra, Ayhan Bora Kaplan ve adamlarına yönelik operasyondan cesaret alarak şikayetini yeniliyor. Emniyet de iddialarının üzerine gidiyor.
Bir kez daha sıkı durun!
Araştırmada 2021 yılında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı üzerinden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusunun, işleme bile konulmadan sümen altı edildiği ortaya çıkıyor!
Bu arada Antalya’da yaşayan eşi, 3 gün önce çocuğunu okula bırakıp evine döndüğü sırada, yanına yaklaşan biri tarafından “Eşine söyle çok konuşuyor. Konuşmayı kessin. Eğer devam ederse senin ve çocukların için iyi olmaz” denilerek tehdit edildiğini öne sürüp, polise şikayette bulunuyor.
★★★
Yazıyı kaleme alırken, sorumlu gazetecilik anlayışım gereği Ayhan Bora Kaplan’ın avukatlığını üstlenen Doç. Dr. Sinan Kocaoğlu’nu arayıp bu iddialara verecek cevapları olup olmadığını sordum. Kocaoğlu, Muhammet sağ adını ilk kez duyduğunu ve müvekkilinin tutuklandığı dosyada bu ismin yer almadığını söyledi.
Masumiyet karinesine duyduğum saygı gereği, yazımda adı geçenlerin haklarındaki iddialara karşı verecekleri yanıtları da köşemde okurlarımla paylaşacağım.
Bakalım Ayhan Bora Kaplan operasyonunda bundan sonra neler yaşanacak?..