“Virüs salgınını önceden Erdoğan’a kim fısıldadı?.”
Gazeteci ve yazar Fuat Uğur’un, 14 Mart tarihinde Türkiye Gazetesi’nde yayınlanan “Virüs salgınını önceden Erdoğan’a kim fısıldadı?” başlıklı makalesinde, “Mart 2019 tarihinde, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 191 ülkenin üyesi olduğu Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ)’nün yaptığı açıklamanın hayli ciddiye alındığı gerçek” dedi.
Gazeteci ve yazar Fuat Uğur’un, 14 Mart tarihinde Türkiye Gazetesi’nde yayınlanan “Virüs salgınını önceden Erdoğan’a kim fısıldadı?” başlıklı makalesinde, “Mart 2019 tarihinde, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 191 ülkenin üyesi olduğu Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ)’nün yaptığı açıklamanın hayli ciddiye alındığı gerçek” dedi.
Fuat Uğur’un makalesinin tam metni şöyle:
Alınan tedbirler, bilim kurulları oluşturulması, pilot hastanelerin belirlenip organize edilmesi, sınır girişlerinin önceden kapatılması, kamu spotları, anında bilgilendirmeler, şeffaflık…
Yapılanlar şimdiden bir başarı öyküsüne işaret ediyor. Dünya şaşkın. Çünkü, hâlihazırda ülkemizdeki vaka sayısı iki , ölüm sıfır. Vakaların ikisi de yakın çevreden.
Yeminli muhalifler bile ıkına sıkına da olsa bu başarıyı “takdir” edip “Devletimize güvenmenin hazzını yaşıyoruz” diyor.
Ne güzel…
Ama bir de “Acaba daha önceden küresel çapta bir salgın olacağını birileri Cumhurbaşkanı’na fısıldadı mı?” diyenler de var…
Öyle ya bu rahatlık, bu mobilizasyon ve organize yetenek kimilerini çok şaşırtıyor olabilir.
Türkiye’de hükûmetin ya da Erdoğan’ın kulağına kimin fısıldadığı belli oysa.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yapılan son açıklamayla küresel (Pandemik) olarak nitelenen yeni tip koronavirüs salgını, esasında bir yıl öncesinden “Ben geliyorum” demiş.
Önceki gün Haşmet Babaoğlu ünlü Johns Hopkins Üniversitesinin “tıbbi güvenlik” bölümü araştırmacılarından Dr. Eric Toner’ın geçen yılın ekim ayı başlarında, zatürre gibi başlayıp gelişen bir salgının laboratuvar ortamında “taklit”ini yani simülasyonunu geliştirip üzerinde çalıştığını yazdı.
İŞTE O FISILTI
65 milyon insanı etkileyecek bir pandemi tablosuyla sonuçlanan bu simülasyonun Cumhurbaşkanlığı nezdinde bir farkındalığa sebep olup olmadığını bilmiyorum. Düşük ihtimal. Ama onun 6 ay öncesinde; Mart 2019 tarihinde, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 191 ülkenin üyesi olduğu Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ)’nün yaptığı açıklamanın hayli ciddiye alındığı gerçek. Çünkü o açıklamada ciddi risklere ve yıkıma yol açabilecek YENİ BİR KÜRESEL GRİP SALGINININ KAÇINILMAZ OLDUĞU bildirilmekteydi. Örgütün Genel Sekreteri Tedros Adhanom Ghebreyesus aynen şöyle diyordu:
“Hayvanlardan insanlara bulaşan ve potansiyel olarak küresel bir salgına neden olacak yeni bir grip virüsü tehdidi her zaman mevcuttur. Dikkatli ve hazırlıklı olmalıyız. Büyük bir grip salgınını tedavi etmenin masrafı, önleme masrafından çok daha ağır olacaktır.”
Evet, ciddi bir devlet, üyesi olduğu bir uluslararası teşkilatın böylesi acil kodla yayınlanan uyarısını dikkate almak zorundadır.
Peki, Cumhurbaşkanlığı ne yaptı?
İşin sırrı burada.
Biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığı bünyesinde çeşitli politika kurulları var. Sağlık Politikaları Kurulu da bunlardan biri ve başında Kardiyolog Prof. Dr. Serkan Topaloğlu bulunuyor.
GEÇEN YIL MART AYINDA YAYINLANAN
KÜRESEL VİRÜS GENELGESİ
Sağlık Politikaları Kurulu ve Sağlık Bakanlığı anlaşılan bu uyarıyı önemsemiş ve DSÖ açıklamasından daha bir ay bile geçmeden Nisan 2019’da CUMHURBAŞKANI TAYYİP ERDOĞAN İMZASIYLA BİR GENELGE yayınlanmış. Bu genelgede nüfusun büyük çoğunluğunu etkileyebilecek küresel bir grip salgını ihtimaline karşı kamu kurum ve kuruluşlarınca alınması gereken tedbirler tek tek sıralanıp konuyla ilgili tüm sağlık sektörünün organize edilmesi istenmiş.
İşte erken tedbir çok önemli derken o tarih birkaç ay öncesi değil, geçen yıl bugünlere ait.
Yani âdeta göstererek gelen virüs için Cumhurbaşkanlığı öncülüğünde başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm kurumlar önceden görüp tedbir almış.
Her şey kabak gibi ortada.
Cumhurbaşkanlığı genelge yayınlamış ve bu genelge de Sağlık Bakanlığı tarafından hayata geçirilince son birkaç ay öncesinden alınan etkin tedbirlerle virüs salgınına hazır bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıya kalmışız.
Yoksa bu organize ve mobilize olma hâlinin sebebi birilerinin “Aman Tayyip Bey, yeni bir virüs salgını hazırladık, amacımız Çin’i geriletmek, bu arada siz de kim vurduya gitmeyin, şimdiden tedbirlerinizi alın” diye fısıldaması değil.
Şimdi biraz da o salgın simülasyonunu yapan Eric Tonner’e ve üniversitesine desteği verenlere de bir bakalım.
Bu araştırma ekibinin iki destekçisi var: Dünya Ekonomik Forumu ve Gates Vakfı…
Bingo!
BİR RUH HASTASI ÖNCÜLÜĞÜNDEKİ
KÜRESEL ELİTİN KORKUNÇ PLANI
Dünya çapında bir salgın hastalık ihtimalinin araştırılmasına çok büyük bir yatırım yapan ve sürekli on milyonlarca insanı öldürecek küresel virüs salgınlarından söz edip korkutucu konuşmalar yapan Bill Gates. Rockfeller Vakfı gibi küresel karteller, Uluslararası İlaç Üreticileri Federasyonu (IFPMA), DSÖ, UNICEF ve Dünya Bankası ile birlikte Uluslararası Aşı İttifakı olan GAVI’yi kuran Bill Gates.
Kendisi TED Konferansında yaptığı konuşmada aynen şöyle dedi:
“Dünyada 6,8 milyar insan var ve bu rakam 9 milyara doğru çıkıyor. İyi bir aşılama programı ve sağlık hizmetiyle bunu (nüfusu) %10-15 azaltabiliriz.”
Evet, GDO’lu gıdalarla bu önemli ölçüde yapılıyor olsa da nüfusu azaltmak o kadar kolay değil.
En iyisi kadınların doğurganlığını azaltmak.
Nasıl?
Aşılar yoluyla. Yani küçük yaştaki kız çocuklarını “çeşitli virütik salgınlara karşı” aşılayarak. Çünkü bu aşılarda kadınlarda kısırlık yapan patojenlerin varlığı artık sır olmaktan çıktı.
AŞIYA İHTİYAÇ İÇİN KÜRESEL SALGIN
Aşı olmuyorlar mı? Aşıların yararsızlığına dair propaganda etkin mi?
O zaman aşıya ihtiyaç duyabilmelerini sağla.
Küresel virüs ve bakteri salgınları bunun için bulunmaz nimet. Domuz Gribi tantanası çıkardıklarında ABD’de 61 milyon insan aşı oldu. Aşı olan kadınlarda görülen düşük yüzde 700 oranında arttı.
Kısacası ruh hastası bir Microsoft mülti milyarderi ve onun kurduğu konsorsiyumlarla domine edilmek istenen bir dünya nüfusu.
Haince, inanılır gibi değil ama gerçek. Aşı emin olun bulunacak.
IMF ve Konsorsiyum’da yer alan Dünya Bankası’nın GERİ KALMIŞ ÜLKELER’e ayırdığı toplam 67 milyar dolarlık destekleme fonunun ne anlama geldiğini buradan okuyun. Bu nüfusu çok fazla olan geri kalmış ülkelere gönderilecek aşılarla amaçlarının ne olduğunu da…
Kaynak: https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/612670.aspx
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak verilmiştir. Bu makalede yer alan görüşler yazarına aittir.