Yeni Zelanda’da covid faşizmi! “Aşı olmayan komşularınızla konuşmayın!.”
Habertürk yazarı Ayşe Özek Karasu ‘salgın tedbirleri’ kapsamında Yeni Zelanda ve Avustralya’da uygulanan sert uygulamaları yazdı
Karasu’nun ‘Siz Kovid faşizmi görmemişsiniz‘ başlıklı yazısından ilgili bölüm;
Kovid’le mücadelenin faşizmi andırdığı yerler yok değil. Örneğin Yeni Zelanda ve Avustralya. Arızalı, defolu kim varsa toplumdan izole ediliyor. Hastalar kamplara kapatılıyor, aşıdan kaçanlar veya karantina kurallarını ihlal edenler terörist gibi avlanıyor, fotoğraflarıyla ifşa ediliyor. Barınaklarda köpekler öldürülüyor, siyasetten “Aşı olmayan komşularınızla konuşmayın” diye direktifler yağıyor.
Ama iki ülkede her gün 25 bin vaka tespit edilmiyor, her gün 290 kişi can vermiyor.
Sıfır vakanın bedeli bu. Koronavirüs, demokrasi ve özgürlüklere, insaniyete karşı zafer kazanıyor.
Pandeminin ilk günlerinde Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, “Pandemiyi en iyi kadın liderler yönetiyor” haberlerine konu oluyordu. Çok ivedi şekilde alarm vermiş, ülkeye bütün girişlerde sıkı karantina uygulamış, yabancıların girişini bütün ülkelerden önce yasaklamıştı. 2019’da Camilere terör saldırısı sonrası giden 51 canı anarken gösterdiği empatiyle, nefret ve ayrımcılığa karşı sağlam duruşuyla büyük hayranlık kazanmıştı.
Aynı Ardern artık övgü almıyor. Medyada “Başbakan aslında diktatör mü?” tartışmaları yürüyor. Tek bir vaka çıkınca ülke sıkıca kapanmaya gidiyor. Tek bir delta vakası yüzünden “Komşularınızla konuşmayın” diyen de Ardern.
SOSYAL MESAFE UĞRUNA KÖPEK KATLİAMI
Avustralya’daki pandemi yönetimi iyice trajik sonuçlara varıyor…
James Turbitt adlı genç adam, ölüm döşeğindeki annesini son bir kez görmek üzere Belçika’dan memleketi Avustralya’ya gidiyor. Melbourne’da karantina oteline yerleştiriliyor, Perth’deki annesinin yanına gitmek için özel izin istiyor, verilmiyor. Araç ya da tarifeli seferle gitmesi yasak, uçak kiralarsan belki diyor yetkililer ama buna yetecek parası yok. Otel odasında çaresiz açlık grevine başlıyor, bu arada annesi hastanede tek başına son nefesini veriyor.
Karantinada annesinin yasını tutan genç adam Victoria eyaleti yetkililerini çifte standart uygulamakla suçluyor; “Miranda Kerr, Zac Efron gibi ünlüler ülkeye serbestçe giriyor, otelden muaf karantinayı kendi villalarında geçiriyor. Ben ise burada hapsoldum, annemi kaybettim” diyor.
Beteri de var. Avustralya’nın Yeni Güney Galler eyaletindeki bir hayvan barınağında tüm köpekler “sosyal mesafe” kuralı uyarınca vurularak öldürülüyor. Çünkü hayvan hakları aktivistleri, köpekleri barınaktan kurtarmaya niyetlenmişler. Barınağa girdikleri takdirde orada çalışan personel için bulaş riski olacağı gerekçesiyle köpeklerin canına kıyıyorlar. Bir kent konseyinden çıkan bu korkunç karar federal meclise taşınıyor. Hayvan severler istedikleri kadar çıldırsın, soruşturma filan açılmıyor.
Avustralya’nın karantina ve tecrit kampları da insanlık dışı bir uygulama olarak uluslararası medyada sıkça gündeme geliyor. Buralardan kaçanlar polis tarafından avlanıyor, azılı suçlular gibi afişe ediliyorlar.
Son vaka yine Yeni Güney Galler’de yaşanıyor. Test sonucu pozitif çıkan fakat karantinaya girmeyen Anthony Karam adlı 27 yaşındaki genç “Ülkenin bir numaralı halk sağlığı düşmanı” ilan ediliyor ve yakalama kararı çıkarılıyor. Sydney polisi Karam’ın fotoğraflarını yayınlayarak yakalanması için halktan yardım istiyor, bu gençle her türlü temastan kaçınılması için uyarıda bulunuyor.
Bir apartmanın asansöründe öksürürken çekilmiş kamera görüntüleri de polis tarafından medyaya servis ediliyor. Yanlış adres bildirdiği tespit edilen Anthony Karam sonunda geçen hafta bir apartmanda kıstırılıyor. Tepeden tırnağa koruma giysilerine bürünmüş polisler Karam’ı götürürken bina önünde biriken halk coşkulu bir şekilde tezahürat yapıyor.
Maske takmamak karantina kurallarına uymamak gibi toplam 13 suç isnat edilen Karam demir parmaklıklar ardında 23 Eylül’deki duruşmayı bekliyor.
Habertürk