Adalılar isyan etti! Sahil kullanılamaz hale geldi, zeytinliklere ulaşılamıyor…
Marmara Adası’ndaki Gündoğdu Köyü’nün hemen yanında kurulması planlanan ve deneme faaliyetlerine başlanan midye çiftliklerine ada sakinleri tepki gösteriyor. Yasa gereği çiftliklere 200 metreden fazla yaklaşamadıklarından sahilin kullanılmaz hale geleceğini savunan köylüler aynı sebeple zeytinliklerine de ulaşamıyor. Köylüler ve balıkçılar konuyu mahkemeye taşıdı.
Marmara Adası’ndaki Gündoğdu Köyü’nün hemen yanında kurulması planlanan ve deneme faaliyetlerine başlanan midye çiftliklerine ada sakinleri tepki gösteriyor. Yasa gereği çiftliklere 200 metreden fazla yaklaşamadıklarından sahilin kullanılmaz hale geleceğini savunan köylüler aynı sebeple zeytinliklerine de ulaşamıyor. Köylüler ve balıkçılar konuyu mahkemeye taşıdı.
Marmara Adası’nda bulunan Gündoğdu Köyü’nde kurulmaya başlanan midye çiftlikleri ada sakinleri ile üreticiyi firmayı karşı karşıya getirdi. Hürriyet'ten Ece Emre'nin haberine göre adalılar midye çiftliklerinin hem doğaya hem de ekonomiye zarar verdiğini söylüyor. Köyün 250 metre ötesinde yer alan iki farklı koyda kurulacak ve koyları tamamen kaplayacak midye çiftliklerine itiraz eden adalılar dava açtı. Dava dilekçesinde, çiftliklerin kurulmasıyla tarım ve balıkçılık faaliyetlerinin sona ermesi, halkın yüzme alanının kapatılması, turizmin bitmesi, doğal yaşamın tehdit edilmesi ve sualtı tarihi eserlerin zarar görmesi gibi birçok neden yer aldı.
Yıllardır çiftliklerin kurulacağı koyda denize girdiklerini söyleyen köy sakinleri kemik erimesi nedeniyle doktorların güneşlenmelerini ve denize girmelerini tavsiye ettiğini fakat bu sene koya gidemediklerini söyledi.
Konuyu yargıya taşıyan Gündoğdu köyü sakini Hüseyin Semerci meseleyi şöyle özetliyor: “Firma şu anda kurulum iznini aldığı için dubaları yerleştirmeye başladı ve midyeleri ekti. Mevzuata göre midye çiftliklerine 200 metreden fazla yaklaşamıyorsunuz. Yaklaştığınız zaman para cezası var. Oysa burası bizim yüzme alanımız, köylülerimiz eşleri, çocuklarıyla plaj olarak kullanıyor. O koylarda bizim zeytin bahçelerimiz var. Bahçelerimize karayolu yok. Zeytin hasadına sandallarla gidiyoruz. Böyle bir durumda zeytinliklerimize ulaşamayacağız. Kurulacak o kadar yer varken neden ısrarla buraya yapmak istiyorlar? CİMER’e, bakanlıklara, valiliğe şikâyette bulunduk. Dava açtık. Her şeyiyle mağdur olacağımız bir durum söz konusu.”
2 yıl önce kurulan midye çiftliklerinden birine yaklaştığımızda hemen firmanın teknesinden bölgeden uzaklaşmamız söylendi.
‘TURİZM POTANSİYELİ YOKTUR’
Koylar için Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ‘Turizm potansiyeli yoktur’ raporu alındığını söyleyen Gündoğdu Köyü Muhtarı Fehmi Bayraktar, “Denize sıfır ve sahili olan bir yerde nasıl turizm olmaz? Aksine çok yoğun olmasa da bir turizm var. Firma yetkilileri 2011’de başlayan bu süreç ve öncesinde bize hiçbir konuda bilgi vermedi. Halbuki ondan önce turizm potansiyeli vardır raporu vardı. Çiftlikler 140 bin metrekare bir alanı kaplayacak. Bu köyümüzün yanı başındaki iki koyun tamamen kapanması demek” dedi.
TARİHİ BATIKLAR ZARAR GÖRECEK
Ada sakinlerinden İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taşınabilir Kültür Varlıkları ve Onarımı Bölümü Sualtı Kültür Kalıntılarını Koruma Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ufuk Kocabaş, midyenin denizi temizlediği düşüncelerinin gerçeği yansıtmadığını dile getirdi. Bölgedeki dalış yasağının çiftliklerin kurulması için kaldırıldığı ve sualtı batıklarının bundan zarar görebileceğini belirten Kocabaş şunları söyledi: “Yetiştirdikleri midyenin milyon katı kadarı kayalıklarda doğal olarak yetişiyor. O midyeler denizi temizleyebiliyor mu? İnsanlar o kadar kirletiyor ki… Eğer bir deniz canlısı denizi temizliyorsa kendisi kirlendi demektir. Midyenin denizi filtre ettiği söyleniyor ama bu hayvan planktonla besleniyor. O esnada denize karışmış ağır metal, cıva, kurşun gibi zararlı ne varsa içinde birikiyor. Yeterli besin yoksa midyeler tutunamıyor, büyüyemiyor ve dibe çöküyor. Bu da çevre kirliliği yaratıyor. Midye sayısı arttırılmak istenirken dipteki mercanlara zarar veriyor mu diye kimse araştırmıyor. Marmara Adası’nda neredeyse tamamen dalış yasakları kaldırıldı. Sualtı araştırmaları sonucu çeşitli batık alanları bulundu. Yıllarca ben de bu bölgede Bizans dönemine ait bir batıkta çalıştım. Bulunan ve var olduğunu düşündüğümüz kalıntılar da zarar görecektir.”