Amerika, İsrail ve İran’ın savaşı sadece sahada değil…
Suudi gemilerine yapılan saldırılar, Husi milislerinin Suudi Aramco şirketine saldırısı, ABD’nin casus uçağının vurulması, Suriye’deki İran üslerinin İsrail tarafından vurulmaya devam etmesi, koalisyon güçlerine İran destekli militanların saldırması, ardından Ketaib Hizbullah hedeflerinin vurulması ve son olarak Kasım Süleymani’nin öldürülmesi… İran, ABD, İsrail ve müttefik taraflar arasında gerilimi had safhaya çıkaran tüm gelişmelerin yanı sıra, savaş sadece sahada değil..
ABD, İran, İsrail arasında 2019 yılında devam eden ve 2020’ye şiddetli bir şekilde sıçrayan gerilimler sadece mücadelenin sahada görünen yüzü. Alman yayın kuruluşu n-tv’nin derlediği raporlara göre, ABD ve İsrail İran’a karşı gizli bir savaş yürütüyor. Gölgelerde süren bu savaşta ABD, İran’a karşı hamlelerini yaparken bir yandan da İsrail istihbaratıyla birlikte gizli çalışmalar yürütüyor.
Haberde İsrail ve ABD’nin Tahran ve müttefiklerine karşı on yıldan fazla bir süredir siber savaşlar yürüttüğü belirtiliyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın bu yaz Washington ve müttefiklerinin İran’ı suçladıkları saldırılar gerekçesiyle, İran füze sistemini ve istihbarat teşkilatlarının bilgisayarlarına saldırma emri verdiği belirtiliyor.
İddiaya göre siber saldırılar, sadece istihbarat amaçlı değil, aynı zamanda fiziksel etki amacıyla da yapıldı. ABD Ulusal Güvenlik Ajansı ve İsrail’in ‘Birim 8200’ünün, İran’ın Natanz kentindeki uranyum zenginleştirme tesisinde yüzlerce santrifüjün devre dışı bıraktığı ileri sürülüyor.
8200 Birimi istihbarat memuru Roy Barzilay konuya ilişkin açıklamasında, ‘Bu, olağan savaş kurallarına uymuyor ve geniş kapsamlı etkileri olabilir. Hava saldırısı bir savaş ilanı olarak görülmesine rağmen, bir bilgisayar solucanı, virüsü veya Truva atından gelen bir siber saldırı gerçek bir fiziksel savaşın bahanesi olmadan önemli zararlar verebiliyor.’ diyor.
İsrail’in gelişmiş saldırı ve savunma araçlarıyla İsrail’in, siber savaşta dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduğunu belirten Barzilay, ABD ve Rusya da dahil olmak üzere büyük güçlerin siber savaş becerilerini büyük ölçüde geliştirdiğini ve saldırılarının birçok sistemi felç edebileceğini belirtti. Barzilay, siber saldırıların nadir olmadığını ve dijital araçlarla savaşın yaşadığımız dünyanın bir parçası olduğunu söyledi.
İSRAİL’İN SİBER GÜCÜ
İsrail’in ‘Birim 8200’ü’ 1952 yılında kuruldu ve o zamandan beri gelişen teknolojilerle değişimler geçirdi. Albay Omri Hoffmann’a göre, ekipler diğerlerinin görevlerini bilmemek için birkaç bölüme ve üsse ayrıldı.
İran’ın ‘önde gelen siber savaş ülkelerinden biri’ olarak ifade eden Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’ne göre, Tahran’ın İsrail siber çabalarına misilleme yaptığı söyleniyor.
İstihbarat uzmanı Jossi Melman, Tahran’ın enerji için son derece dijitalleştirilmiş tedarik ağlarındab bahsederek, “Tahran hem sivil nüfusa hem de askeri veya istihbarat teşkilatlarına ait İsrail bilgisayarlarına gece gündüz saldırmaya çalışıyor” dedi.
Melman, İran’ın hem savunma hem de saldırgan siber yeteneklere sahip iyi gelişmiş bir altyapıya sahip olduğunu ve sadece İsrail’i değil, Suudi Arabistan ve ABD’yi de hedeflediğini söyledi.
Melman’a göre İran, Lübnan Hizbullah gibi müttefiklerine teknoloji ve bilgi konusunda da yardım ediyor. Ancak İsrail de bu alanda son derece gelişmiş bir ülke. Birim 8200 birimi, Gazze veya Suriye gibi çoğu operasyonda raporlarıyla taktik, stratejik destek sağlıyor.