Barbaros Hızır Hayrettin Paşa, ikinci Endülüs soykırımına engel oldu!.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, dünyaca ünlü amirallerden biri olarak gösterilen Barbaros Hayrettin Paşa hakkında bilinmeyenleri yazdı. Prof. Dr. Kızıltoprak, “Barbaros Hayrettin Paşa’nın en önemli faaliyetlerinden biri İspanyol zulmüne karşı verdiği mücadeleydi” tespitinde bulundu.
Barbaros ikinci Endülüs soykırımına mani oldu
Endülüs yıkılınca sahipsiz kalan Müslümanları ve Yahudileri Cezayir’e taşıdı. Kuzey Afrika ülkelerinin İspanya işgaline uğramasının önünü kesti. Bölgede ikinci bir Endülüs soykırımı yaşanmasına engel oldu. Cezayir ve Tunus Fatihi Gazi Kaptan Hayreddin Paşa’nın türbesindeki kitabe üzerindeki kemerde “Allahümme iftah lehû ebvâbe rahmetike” (yâ rab, ona rahmet kapılarını aç) dua cümlesi bulunur.
1071 Malazgirt Zaferi Anadolu’nun kapılarını Türkler için ardına kadar açtı. Anadolu coğrafyası bir yarımada olduğu için Türklerin denizlere açılması uzun zaman almadı.
1081’de İzmir’i fetheden Çaka Bey Türk denizcilik tarihinde yeni bir devir başlattı. Aydınoğlu Gazi Umur Bey ile denizcilik alanındaki atılımlar Bizans, Venedik ve Ceneviz gibi deniz güçlerine karşı muvaffakiyetle sürdürüldü. İstanbul’un fethi Türklerin deniz gücü alanındaki başarılarının yeni bir sıçraması oldu. Fatih İstanbul Boğazı’nın en güzel konumuna taşıdığı başkenti merkez alarak bir yandan Adriyatik ve Akdeniz bir yandan da Karadeniz kıyılarına yöneldi. Fatih devri Türk denizcilik tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır.
Türk denizciliğinde ekol
1495 yılında Kemal Reis’in Osmanlı Devleti hizmetine girmesiyle Türk denizciliği korsanlık faaliyetlerinden de istifade etmeye başlamıştır. Kemal Reis Türk denizciliğinde bir ekol kurmuş ve ardından gelen Barbaros Hayrettin Paşa denizcilikte zirveye çıkan faaliyetlerin lideri olmuştur.
Barbaros Osmanlı Devleti hizmetine girmeden önce Cezayir’de ağabeyi Oruç Reis ile birlikte bir deniz devleti kurmuştu. Kuzey Afrika’nın Akdeniz sahillerinde İspanya ve Venedik gibi denizcilik ve korsanlığı bir arada sürdüren güçlü devletlere karşı kayda değer başarılar kazanmıştı. İspanyollar Endülüs medeniyetini yıktıktan sonra saldırılarını Kuzey Afrika’ya doğru genişletmiş Akdeniz kıyılarında koloniler kurmaya başlamışlardı. Barbaros İspanyollara karşı karada ve denizde tek başına mücadele edemeyeceğini gördüğünden Osmanlı Devleti hizmetine girmeyi tercih etti. Barbaros Halifelik makamını elinde bulunduran ve aynı zamanda Müslümanların en güçlü devleti olan Osmanlı Devleti’nin şemsiyesi altında olmayı önemsemişti. Oruç Reis ile birlikte Akdeniz’de elde ettikleri başarılar onları Avrupa kıtasında ün sahibi yapmıştı. Yavuz Selim zamanında 1518’de Cezayir Beylerbeyi olarak Osmanlı Devleti yönetim teşkilatına dahil olan Barbaros 1478’de Midilli’de dünyaya geldi. Ailesi Vardar Yenicesi’nden Midilli’ye göç etmişti. Babası sipahi Yakup Ağa idi.
Hızır, Barbaros, Hayrettin
Denizcilerin piri doğduğunda ailesi ona Hızır adını verdi. Avrupalı rakipleri ona kızıla çalan sakalları sebebiyle “Barbaros” dedi. Yavuz Sultan Selim ona “dinin hayırlısı” anlamına gelen “Hayrettin” adını ekledi. Kanuni Sultan Süleyman onu Kaptan-ı Derya yaptı. Barbaros düşmanlarının yüreklerine korku salarken mazlumların sığınağı yüce bir amiraldi. Akdeniz’in mavi sularında tüccarlık yaptı. Avrupalı denizcilere karşı korsan iken Cezayir’e hükümdar oldu. Avrupalı denizci devletlerin meşhur amiral ve hükümdarlarına karşı savaştı. Sayısız zaferler kazandı. Abileri Oruç Reis ve İshak Reis şehit olurken o “gazi” unvanı aldı. Cezayir’in hükümdarı iken “Yüce Devlet” olarak gördüğü Osmanlı Devleti’nin Cezayir Beyi olmayı tercih etti. Yavuz Selim’in Afrika’ya uzattığı Osmanlı sınırlarını en batıda Cezayir sınırlarına taşıdı. Hükümdarı olduğu ülke Cezayir Osmanlı sancağı altında 300 yıl sürecek bir istikrar ve barış ortamına onun beylik ve Kaptan-ı Deryalık görevleri sırasında sağlam temeller attı. Mavi sularda Fransız, İspanyol, Ceneviz ve Venedikli denizcilerle savaştı. Mavi vatan sınırlarını hızla genişletti. Onun sayesinde Osmanlı sancağı Fransa sahillerinde bile zafer kazandı. Tarih onu “Tunus ve Cezayir Fatihi Barbaros Hayrettin Paşa” olarak altın harflerle kaydetti.
1504 yılından sonra kardeşleri Oruç ve İshak ile Akdeniz’de güç elde etme mücadelesine girişen Barbaros 1516-17’de İspanyol ve Cenevizlilere karşı Cezayir’i kontrolü altına aldı. 1517’de Cezayir’in Fas sınırındaki Tilimsen’i himayeleri altına alan Barbaros ve kardeşleri ertesi yıl İspanyollar ile çarpıştı. İspanyollar bazı yerli kabilelerin desteği sayesinde Tilimsen’i işgal edip Barbaros’un kardeşleri İshak ve Oruç Reis’i şehit etmişti. Bunun üzerine, Ekim 1519’da Barbaros adamlarından Hacı Hüseyin başkanlığında İstanbul’a bir heyet göndererek Osmanlı hizmetine girme talebini Yavuz Sultan Selim’e iletmişti. Böylece, Osmanlı Devleti Mısır’dan sonra Afrika’da ikinci bir merkez edinmiş ve aynı zamanda Batı Akdeniz’e açılmıştı. Kanuni zamanında 1534’te Kaptanı Derya oldu. Osmanlı donanma teşkilatının başında 12 sene görev yapan büyük denizci çok sayıda başarıya imza atmıştır.
Cezayir Ocağı’na Anadolu’dan gönüllü asker toplama imtiyazı verildi. Bunun yanında yeniçeri ve topçu askerlerinden oluşan 2 bin kişilik seçkin bir birlik Cezayir’e gönderildi. Osmanlı hizmetine girdikten sonra 1519’da İspanyol donanmasını bozguna uğratan Barbaros 1525 yılına kadar Akdeniz’in Avrupa kıyılarında yoğun faaliyetler yapmıştır. Bu sırada büyük ganimetler elde eden Barbaros 1530’da Cezayir’i yeniden Osmanlı Devleti’ne kazandırmıştır. 1531’de Cezayir’in Konstantin şehri yakınlarındaki Jijel limanına saldıran Cenevizli meşhur amiral Adrea Dorya’yı bozguna uğrattı. 1534’te ise Tunus’u Osmanlı sınırlarına dahil etmiş İtalya kıyılarını dövmüştür. 1536’da İtalya kıyılarına güçlü donanmasıyla saldırılar düzenlemiş ve Ege Denizi’ndeki Venedik adalarını fethe başlamıştır. 1537’de Ege’deki bütün Venedik adalarında Osmanlı bayrağı dalgalanmaya başlamıştır.
Deniz zaferlerinin en büyüğü
27 Eylül 1538 Preveze Deniz Zaferi büyük bir haçlı donanmasına karşı elde edilmiştir. Barbaros Osmanlı sancağı altında Akdeniz’de büyük zaferler kazanınca Papalığın liderlik ettiği büyük bir Haçlı donanması kuruldu. Haçlı donanmasının ana kuvvetleri olan Papalık, İspanya, Portekiz, Ceneviz, Venedik Malta ve Rodos şövalyeleri gemileri Andrea Doria’nın kaptanlığında bugünkü Yunanistan’ın İyon denizine bakan Arta Körfezi’ndeki Preveze’de Osmanlı donanmasıyla karşılaştı. Haçlı donanmasındaki 600’den fazla gemideki on binlerce forsa ve 60 bin asker Barbaros’un 122 gemisindeki 20 bin kadar Türk askerini kolayca yenebileceklerini düşünüyorlardı. Ancak kendisinden 5 kat büyüklükteki donanmayı bozguna uğratan Barbaros Osmanlı Devleti’nin sadece karaların değil denizlerin de hakim gücü olduğunu ilan ederek büyük bir zafere imza attı. Preveze’de Barbaros’un kendine özgü teknoloji uygulayarak geliştirdiği kadırga tipi gemiler Haçlıların Kalyon tipi gemilerine karşı zafer kazanmıştır. Osmanlılar Barboros’un kadırga türü kürekli gemilerini o kadar benimsemişti ki bir yüzyıl daha bu tip kadırgaları kullandılar. Kalyona göre küçük kadırgalardan oluşan küçük filolar denizde hızlı manevra imkanı veriyordu. Haçlılar Preveze’de büyük darbe alarak Akdeniz’deki güçlerinin sarsıldığını hissetmişlerdir. Bu yüzden Şarlken 1541’de Preveze’deki mağlubiyetinin acısını çıkarmak için Barbaros’un yönetimindeki Cezayir’e saldırıp tekrar kaybetmiştir.
Nice’te Osmanlı bayrağı
1543’te Fransa Kralı Francois kendisini tehdit eden Şarlken’e karşı Kanuni’den yardım istediğinde görev alan Barbaros Toulon’da Fransız limanına girmiş ardından Kutsal Roma Germen ittifakını yenerek Nice’i almıştır. 2 Temmuz 1546’da İstanbul’da 68 yaşında iken vefat etmiştir. Barbaros sağlığında Seyyid Murâdî’ye önemli gördüğü hatıralarını yazdırmıştır. “Gazavat-ı Hayreddin Paşa adlı bu eserdeki kayda göre vefatı 3 Cemaziyelevvel 953 yani 2 Temmuz 1546’dur.
Barbaros kendine özgü deniz savaşı taktikleri de uygulamıştır. Türk denizcilik tarihinde zirve noktadaki Barbaros’un başarıları sayesinde Kuzey Afrika’daki Müslüman halk etnik ve dini kimliğini Haçlı saldırıları karşısında korumuştur. Barbaros ile kurulan Cezayir Garp Ocağı bölgede 300 yıldan fazla süren Türk egemenliğinin Akdeniz’deki merkezlerinden biri olmuştur. Barbaros hayrettin Paşa’nın katkılarıyla Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı Devleti Akdeniz’deki en önemli güç olarak kabul edilmiştir. Avrupa içlerine doğru kara ordusunun kazandığı zaferler yanında denizlerde elde edilen başarılar Osmanlı Devleti’ni üç kıtada karaların ve denizlerin süper gücü yapmıştır.
Türk denizciliği Osmanlı Devleti zamanında Barbaros ile zirve noktaya ulaştı. Barbaros sadece denizcilik alanında önder olarak adını tarihe yazdırmadı aynı zamanda gemi üretim ve teknolojisi bakımından Tersane-i Amire büyük atılımlar yaptı. Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca gibi Akdeniz dillerini güzelce konuşan Barbaros çok sayıda denizci yetiştirdi. Onun ekolü Türk denizciliğinde XVI. yüzyılda çok etkili oldu. Osmanlı donanması Akdeniz yanında Karadeniz, Kızıldeniz, Basra Körfezi, Hint Okyanusu ve Atlas Okyanusunda kayda değer faaliyetlerde bulundu. İdris Bostan hocamızın ifadesiyle Barbaros düzen kuran ve nizam veren büyük bir deniz amiralidir. Denizcilerin piri olduğu gibi engin bilgi ve tecrübesiyle bir gemi inşa mimarı ve mühendisi kadar müktesebata sahiptir. 1492’de Beni Ahmer Devleti veya diğer adıyla Gırnata Sultanlığı’na son veren İspanyollar İber Yarımadası’nda Müslüman ve Yahudilere karşı tam bir etnik temizlik ve soykırım uyguladı. Endülüs’ten kaçarak canlarını kurtarmak isteyen yüzbinlerce kişi Kuzey Afrika topraklarına sığındı. Bu kişileri kurtarmak için gemilerini seferber eden Barbaros İspanyollarla çetin mücadeleler yaptı. Endülüs’ten kaçan Müslümanlardan 70 bin kadarını gemileriyle Cezayir’e taşıdı. Cezayir ve Tunus fatihi olarak ünlenen Barbaros Kuzey Afrika topraklarının ikinci bir Endülüs olmasına izin vermedi. Sadece İspanyolları değil Akdeniz’deki Haçlı bayrağı altında toplanan tüm Hıristiyan deniz güçlerini yenerek onlara Türklerin denizlerde de üstün kuvvet olduğunu kanıtladı.Beşiktaş Meydanındaki türbesini kendisi sağ iken Mimar Sinan yaptı. Türbenin giriş kapısındaki kitâbede “Hâzâ türbe-i Fâtih-i Cezâyir ve Tunus merhum Gazi Kapudan Hayreddin Paşa Rahmetullahi Aleyh-sene 948” yazılıdır. Yani Cezayir ve Tunus Fatihi Gazi Kaptan Hayreddin Paşa (Allah’ın rahmeti üzerine olsun). Kitâbesinde 948’de (1541-42) yapıldığı yazan türbe içi ve dışıyla oldukça sade ama Beşiktaş meydanının Marmara Denizi’ne bakan yönünde görkemli bir yapıdır. Kitabe üzerindeki kemerde ise “Allahümme iftah lehû ebvâbe rahmetike” (yâ rab, ona rahmet kapılarını aç) dua cümlesi bulunur. Kubbe ortasında besmeleyle birlikte altın yaldızla yazılmış A’râf sûresinin 89. Âyetinin son kısmı yazılıdır: “Rabbimiz! Kavmimizle bizim aramızda adaletli hükmünü ver. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın.”
Bu ayetin manasına bakıldığında Barbaros’un kendisini milletine adadığı görülmektedir. Öyle ki, milletine yaptığı hizmetler hakkındaki karşılığı da Allah verecektir.
Kendi gemileriyle taşıdı
1517 yılında Yavuz Selim Mısır’ı Osmanlı Devleti sınırlarına dahil ettiğinde Afrika kıtasına da adım atılmıştı. Hemen akabinde Cezayir’de büyük başarılar elde eden Hızır Reis yani Barbaros, Yavuz Selim’in hizmetine girmesiyle artık Osmanlı Devleti’nin sınırları orta ve batı Akdeniz’e doğru açıldı. Barbaros 1538’de Preveze Deniz Savaşı’nda Andrea Doria’yı mağlup ederek Osmanlı’nın denizlerdeki üstün gücünü ispat etmesini sağladı. Ve tarih, o günden sonra Barbaros Hayrettin Paşa’yı hiç unutmadı. Preveze deniz zaferini kazanarak elde ettiği büyük başarı onu Türk denizcilik tarihinde zirveye taşımıştır. Bu zaferden sonra Türkler üç kıtadaki genişlemelerini sadece kara ordularıyla değil deniz kuvvetleriyle de sürdürmeye devam etmişlerdir.
Barbaros İtalyanca, Fransızca, İspanyolca, Rumca ve Arapça dillerini bilen Akdeniz’in Kuzey Afrika sahillerinde Osmanlı bayrağını şan ve şerefle dalgalandıran büyük bir amiraldir. En önemli faaliyetlerinden biri de İspanyol zulmüne karşı verdiği mücadele idi. Endülüs yıkılınca sahipsiz kalan Müslümanları ve Yahudileri Cezayir’e taşıdı. Kuzey Afrika ülkelerinin İspanya işgaline uğramasının önünü kesti. Bir diğer ifadeyle bölgede ikinci bir Endülüs soykırımı yaşanmasına engel oldu. Endülüs’ün tamamen yok olmasıyla büyük bir üzüntü içine giren Müslümanlara kol kanat geren ve onları kendi gemileriyle İspanya’dan Kuzey Afrika’ya taşıyan büyük bir komutandır.