Bilim Kurulu Üyesi Canan Ağalar’dan saat ve yüzük uyarısı…
Bilim Kurulu Üyesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. Canan Ağalar, koronavirüsle ilgili günlük yaşamda merak edilenleri anlattı.
Ağalar, ‘’Tedbirleri elden bırakmadıkça panik olmaya gerek yok” dedi. Salgını biter bitmez yapacağı ilk işin “Sevdiklerine sarılmak” olacağını söyleyen Ağalar, yüzük ve saat gibi aksesuar kullanımından da salgın süresince vazgeçilmesini önerdi. Meslektaşı ve genel cerrahi uzmanı Prof. Fatih Ağalar ile evli olan Canan Ağalar, insanların 24 saatini etkileyen salgın için görüşlerini Sözcü’den Ali Ekber Ertürk’e şöyle anlattı:
‘Özellikle sıcaklık derecesinin düştüğü aylarda ortaya çıkmaktadır’
İnsan sosyal bir varlık olduğu için koronavirüsü bulaşma yolu dolayısıyla tüm insanlık için tehdit oluşturuyor. Bulaşıcı hastalıklarda toplumun büyük bir kesimi etkenle karşılaşıp bağışıklık oluşturduğu zaman, hastalığın görülme hızı azalır.
Koronavirüs ailesinin neden olduğu hastalıklar senelerdir özellikle sıcaklık derecesinin düştüğü aylarda ortaya çıkmaktadır. Bu virüs için de benzer davranış kalıbı beklenebilir. Umarız kısa sürede aşı ya da etkin tedavi bulunarak hastalığın önüne geçilebilir.
‘Endişe normal’
Bu yeni tanımlanmış, çok bilinmeyen ve tüm dünyayı da etkileyip, basında çok yer bulduğu için toplumda görülen panik şaşırtıcı değil… Hatta toplumun kalanında olduğu gibi virüse en fazla maruz kalan ve sürekli risk altında olan sağlık çalışanlarında da benzer endişeler yaşanıyor.
Tüm uzmanların görüşü aslında ortak. El temizliğine ve sosyal mesafeye dikkat edilip maske kullanılınca bireysel önlemi de almış oluyoruz. Herkesin bu kurallara dikkat etmesi çok önemli çünkü dikkat edilince hastalığın bulaşması engellenmiş oluyor. Tedbirleri elden bırakmayınca çok fazla panik olmaya gerek yok.
Saat ve yüzük uyarısı
Benim işim hastanede olduğu için giydiğim kıyafetler hastaneye özel forma. Evden çıkarken maske takıyorum ve dönene kadar hep maskeli oluyorum. Eve enfeksiyon getirme ihtimalim nedeniyle sosyal mesafeye uyuyoruz.
Bizimle birlikte yaşayan anneme hastalık bulaştırmamak için ilk hastanın tanısı konar konmaz kardeşimin yanına götürdüm. Bu süreçte dışarıda hiç yemek yemedim. Saat, yüzük gibi aksesuarları da altlarını iyi yıkayamayacağım için kullanmıyorum.
Deniz kenarında yürümeyi özlüyorum ve en çok da mor salkımları ve erguvanları göremeden bahar geçtiği için üzülüyorum. Ama biliyorum ki sağlıklı olursak gezeceğimiz çok güzel zamanlar, göreceğimiz çok güzel baharlar olacak. Onun için mesai dışı saatlerimi evde hiç sıkılmadan geçiriyorum.
‘Maske şart eldiven değil’
Maskenin ağzı ve burnu tamamen kapatması gerekir. Maske kullanmadaki amaç dışarıdan gelecek etkenlerin vücuda girişinin engellenmesi olduğu kadar sizin ağız ve burnunuzdan dış ortama mikrop salınmasının engellenmesidir.
Maske takarak kendimizi koruduğumuz gibi karşımızdakini de korur onun sağlığına olan saygımızı gösteririz. Ağız ve burnu kapatmayan çenede duran maskenin hiçbir fonksiyonu yoktur. Maske ellenmemeli ve ellenirse de, eller mutlaka yıkanmalı.
Eldiven gerçek olmayan güven hissi veriyor ve kullanılmasını önermem. Su ve sabunla ellerin yıkanması yeterli olduğu için eldivene ihtiyaç yoktur. Su ve sabuna ulaşılamayan yerlerde kolonya veya el dezenfektanı bu amaçla kullanılabilir.
‘Öpüşmek, kucaklaşmak yok’
Hastalığının bulaşmasını engellemek istiyorsak günlük yaşamımızda dikkat ettiğimiz kurallara bayramda da, düğünde de cenazede de aynı şekilde uymamız gerekir. Taziyelerde gördüğümüz yüksek oranda hastalanmalar bu kurallara uyulmadığı için yaşanıyor.
Biz toplum olarak sarılmayı, geleneklerimize uygun olarak el öpmeyi seven bir toplumuz. Fakat kutlamalarda bu güzel davranışlarımızdan fedakârlık yapmamız gerekiyor. Hayat normale döndüğünde ilk yapacağım şey sevdiklerime sarılmak, dostlarımla birlikte yemek yemek ve uzun keyifli sohbetler etmek olacak. Bu sene tatili de erteledik, şimdilik plan yapmadık.