Ekonomiyi şaha kaldıran AK Parti, muhalefetin gazı ile Türkiye’yi batırmaya yemin etmiş sanki!.

Dün gece saatlerinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda alınan kararlar neticesinde ülke ekonomisinin düzlüğe çıkması için 2021 yılı vergi artış oranlarının yüzde 21 arttırılmasına karar verildi ve Meclis tarafından onaylandı..

Vergi yükü, balya ile para kazanıp kazandıklarını da yurt dışındaki paravan şirketlere aktaran para baronlarının sırtına yüklenmek yerine yine vatandaşın ve kan ağlayan esnafın sırtına yüklendi maalesef!.

Önceki gün Meclis’ten çıkan vergi affının bu karar sonrası ne önemi kaldı şimdi onu sorguluyorum!. Üstüne de dünkü Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrası koronavirüs tedbirleri kapsamında hafta sonu uygulamaya geçecek olan yasaklar binince işyerleri kapanan esnaf işlemeye devam eden vergisini mi ödeyecek yoksa taksitlendirdiği vergisini mi ödeyecek şimdi!.

Özellikle CHP’li yerel yöneticilerin ülke genelinde özellikle almadığı tedbirler yüzünden yayılan virüs salgınının yaygınlaşması için ellerinden geleni yapması ayrı bir işgüzarlık, CHP’li dalkavukların kanal kanal dolaşıp millete korku pompalayarak sokağa çıkma yasağı gelmesi için çağrılarda bulunması ayrı bir işgüzarlık!. İlginç olan ise, dün TV kanallarında sokağa çıkma yasağı gelmesini şiddetle tavsiye edenlerin bugün açıklanan sokağa çıkma yasağından sonra “Esnafın Hali Ne Olacak” diyenlerin aynı kişiler olması!. Gördüğüm kadarı ile CHP pandemi sürecindeki suni kriz algısını ve hükümeti de o algıya doğru kanalize etmeyi çok iyi başardı!.

İktidara geldiği günden beri ülke ekonomisini şaha kaldıran AK Parti, son 2 yıllık yönetim biçimi ile adeta ayağının altındaki toprağın altını boşaltarak kendi kazdığı kuyuya kendini düşürmek için elinden geleni yapıyor ve vatandaş AK Parti’nin ekonomi politikalarındaki bu hezeyanını ağzı açık bir biçimde hayretle izliyor!.

İnanın aylardır ülke genelindeki ekonomik gelişmeleri mikro ve makro çerçevedi izleyip neler olup bittiğini anlamak için satır satır yapılanları, gidişatı, fırsatçıkıları aklıma not ederek kendimce istişareler yapıyorum ancak bir türlü sonuca ulaşamıyorum!.

Bir tarafta kurulduğu tarihten beri her seçim döneminde yapılanları sineye çekip düzelir umuduyla AK Parti’ye oy veren düşük ve orta gelirli seçmenin artık çatlayan sabır taşına harç sürüp sağlamlaştırma çabalarına şahit oluyorum, diğer tarafta Recep Tayyip Erdoğan düşmanlıklarıyla kötü gidişata avuçlarını ovuşturarak ateşe benzin döken zihniyetteki CHP odaklı elit seçmenin bu durumu ekonomik kriz tellallığı fırsatçılığına çevirerek milletin kırılma noktası olacak nedenleri hükümet aleyhine çevirmek için her türlü alçaklığı yaptıklarına şahit oluyorum!.

Yıllarca bu milleti Türk Kürt, Alevi Sunni, İlerici Gerici, Yobaz Cahil, Sağcı Solcu gibi fikir çatışmaları ile birbirlerine düşürmeyi başaramayan Erdoğan odaklı muhalif kesim korkarım ekonomik kriz savsatası ile amaçlarına ulaşacaklar sanki!.

Memleketin ekonomik kaderi ile oynayan kişi ve kurumların sayıları bir elimizdeki parmakların sayılarını geçmeyecek kadar az olduğu halde milleti bu fırsatçı kalpazanların insafına bırakıp gelişmeleri uzaktan izlemek nasıl bir akıl tutulmasıdır hala çözebilmiş değilim!.

Ülke içindeki terörü bitiren, bununlada yetinmeyip ülke sınırları dışına çıkıp terör bataklığını kurutan, arkalarında ABD ile Avrupa ülkelerinin olduğu Orta Doğu’daki taşeron terör örgütlerini dize getiren, Doğu Akdeniz’deki petrol ganimetine konmaya kalkan süper güçleri dizayn edip pastadan aslan payını alan, 28 yıllık Ermenistan zulmünü sadece 2 ayda bitirip dünyaya gücünü en sert biçimde ispat eden, dünya liderlerinin aklına ülkemizin adını kazıya kazıya nakşedip nefret ettire ettire saygı duymak zorunda bırakan AK Parti’nin ülke içindeki 3-5 kalpazana gücünü yettirememesi ne kadar ilginç değil mi?.

Ülkedeki kriz teranesinin yayılmasına sebep olan nedenlerden sadece birini aşağıda örnekleri ile birer birer yazayım ve sizler de dikkatle okuyup dönen dolapları görün lütfen!.

BİM, A 101, ŞOK, HAKMAR gibi hemen hemen her sokakta yuvalanıp yüzde 80’ni AK Parti ve MHP seçmeni olan müşterilere hizmet eden bu firmaların Türkiye genelinde toplamda yaklaşık 20 bine yakın şubeleri bulunmakta!.

Türkiye’nin 81 ilinde, 980 ilçesinde, binlerce mahallesinde ve onbinlerce sokağında bulunan bu marketler sayesinde bir yandan vatandaşlar adım adım darboğaza doğru sürüklenirken diğer yandan da ülke ekonomisi her geçen gün ülke ekonomisi küçülmeye doğru durdurulamaz bir hızla ilerliyor!.

İsimlerini yazdığım bu firmaların her biri sattıkları yaklaşık 700 kalem ürünün neredeyse yüzde 80’ini kendileri ya üretiyor yada tedarikçi firmalara fason usülü uzun vadeli çeklerle ürettirip satıyorlar!. Kalan yüzde 20’lik ürünü de sadece marka takıntısı olanları mağazalarından boş çıkarmamak için bulunduruyorlar!.

Peki nasıl işletiyorlar bu mağazalarını?.

İlk açıldıkları zaman yüzde 3 ile yüzde 6 arasından kar marjı ile çalışacaklarını ve raf sistemleri kullanmayarak o maliyetleride fiyatlara indirim olarak yansıtacaklarını açıklamış olsalarda, palazlanıp bitleri kanlandıktan sonra tamamen kendi fiyat politikaları üzerinden hizmet adı altında soygun yapmaya başladılar!.

Açıldıkları her mahallede alışılagelmiş ucuz fiyat politikasına aşikar olan milleti mağazalarına basit reklamlarla çekmeyi başardıkları için haliyle nereye bir şube açtılarsa oradaki esnaf en fazla 3 ay direnip sonunda masrafların altından kalkamayarak iflas ediyor ve meydan bu kalpazanlara kalıyor!. Çok güçlü rakipleri varsa da, aynı mahallenin bir başına bir de sonuna açtıkları iki marketle aralarına aldıkları esnafı bitirmeyi çok iyi başarıyorlar ve sonuç yine esnafın iflası ile noktalanıyor!.

Normal bir esnafın yüzde 20 kar marjı ile çalıştığı Türkiye’de bu kalpazanlar kendi ürünlerini üretip sattıkları için kar marjları da haliyle yüzde 40 ile 50 arasına kadar çıkabiliyor ve bu durumda da esnaf karşısında daha güçlü olup rekabet koşullarını hiçe sayarak diledikleri gibi at koşturabiliyorlar!.

Ve sonuç; etraflarındaki esnaf rekabet koşullarına dayanamayıp iflas edince alternatifleri kalmadığı için vatandaşı her gün yaptıkları dikkat çekmeyen gizli zamlarla soymaya devam ediyorlar!.

Mesela; aldığınız bir ürün bu hafta 2 lira 10 kuruşsa birkaç gün sonra 2 lira 25 kuruş oluyor yada aldığınız ürün 21 lira 90 kuruşsa birkaç gün sonra aynı ürün 22 lira 50 kuruş oluyor veya aldığını ürün 44 lira 50 kuruşsa birkaç gün sonra aynı ürün 47 lira 90 kuruş oluyor!. Yani en ucuzundan en pahalısına kadar bütün ürünlerin fiyatlarıyla böyle planlı bir biçimde oynayarak milleti soyuyorlar!.

Fiyatları sabit olan ve çok bilinen ürünlerde ise gramaj hırsızlığı ile yine istedikleri parayı milletin cebinden çalabiliyorlar!. Misal, 5 litrelik bir yağın fiyatı 29 lira 90 kuruşsa o yağı 4.5 litreye düşürüp dikkat çekmeden bir galonluk yağdan çaldıkları yarım litre ile ortalama 4 lira 50 kuruş zammı yapmış oluyorlar!.

Nasıl soygun yaptıklarına küçük bir örnek vereyim mi; Türkiye genelinde 8 bine yakın şubesi olan ŞOK marketler, 2020 yılının ilk 10 ayında 16 milyar ciro yaptığını açıkladı!. 16 milyar ciro demek şu pandemi sürecinde yaklaşık 6 milyar kar elde etmek demek!. Şöyle bir akıl yürütün bakalım, gizli fiyat artışı ve gramaj hırsızlığı olmadan bakkal statüsündeki büyüklüğü ile çoğalan ŞOK marketlerin 10 ayda 6 milyar kazanması size mantıklı geliyor mı Allah aşkına!. Ve ŞOK’un kar oranını sadece bir örnek olarak kabul edip aynı politika ile çalışan BİM, A 101, ve HAKMAR gibi marketlerin bu millete attığı kazıklarla çaldıklarını varın siz düşünün artık!.

Üstelik tüm bu yazdığım kurnazlıklarını ekonomik krizin, döviz ve altın kurlarındaki artışların yükseliş bahanesine sarılarak yapıyorlar ama sattıkları ürünlerin neredeyse yüzde 90’ının ham maddesini Türkiye’den tedarik edip üretiyorlar!. Aynı zamanda mal aldıkları tüm üreticilere de kriz bahanesi ile ikişer yıllık çek verip susturuyorlar!.

Başka bir ayrıntı da; bu fırsatçılar sadece gıda işiyle geçinen esnafın felaketi olmakla kalmıyor, aynı zamanda beyaz eşyadan elekronik eşyaya, ayakkabıdan çantaya, tencere tavadan çatak kaşık setine, yorgan battaniye çarşaftan pijama ve dona, araba aküsünden oto paspasına, oyuncaktan çiçeğe, talıdan kurabiyeye, masadan sandalyeye, kozmetikten parfümeriye kadar Türkiye’deki her kalemden esnafın ocağına incir ağacı dikerek binlerce esnafın işyerini kapatmasına ve o esnafların yanında çalışan milyonlarca vatandaşın işsiz kalmasına neden oluyor!.

Bu arada bu okuduğunuz satırlardaki iddialarımın tamanının elimde belgesi, bilgisi ve fotoğrafları kapı gibi duruyor!. İster sıradan bir vatandaş olsun isterse de bir devlet yetkilisi olsun, anında talep edene ulaştırabilirim..

Konuyu defalarca Ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine belgeleriyle, bilgileriyle, fotoğraflarıyla, görüntüleriyle ulaştırıp şikayet ettiğim halde atılan en küçük bir adımı bile göremedim!.

Ara ara Ticaret Bakanlığı’nın 7 bin şubesi olan BİM’in veya A 101’in sadece 1 şubesine gidip 50 bin lira ceza karalaması gibi insanları aplat yerine koyan cılız açıklamaları gözüme takılıyor sadece!.

İlgili bakanlıklardan veya devletin ilgili kurumlarından bu soygunlarla ilgili atılmış tek bir adımını bile göremedik şimdiye kadar!. Zaten görmüş olsaydık ben bu yazıyı kaleme alıp feveran etmezdim hoş!.

Buradan uyarmak isterim ki; sözde hükümete yakın olan bu firmaların sahipleri hükümete oy veren müşterilerini soyarak hem muhalefetin ağzına sakız yaptığı kriz savsatası denen ateşe benzin döküyor hemde hükümeti her geçen gün milletle karşı karşıya getirerek ülkedeki kriz algısını güçlendiriyor!.

Şu fırsatçıların genel müdürlüklerine müfettişler göndererek bu rezaletin üstesinden gelmek hiç zor bir iş değil ama böyle göz yumulmaya devam edilirse hükümetin işi önümüzdeki kısa dönemde çok zorlaşacak!.

15 Temmuz akşamında olduğu gibi bu Necip milleti ölümle korkutamadılar ancak her geçen gün parası bu fırsatçılar yüzünden azalan millet günden güne fakireleşmekten korkup ekonomik vaadlerde bulunan muhalefetin ipine sarılırsa kimse şaşırmasın!.