Fransa merkezli Africa Intelligence: “Türkiye Fransa’nın uranyum kaynağı’na el attı!.”

Fransız basını Türkiye ile Nijer’in geniş çaplı güvenlik işbirliği anlaşması yaptığını öne sürdü. Haber sitesi, Fransa’nın etkisi altında tuttuğu eski sömürgesi Nijer’in Türkiye ile askeri eğitim üssü için anlaştığını yazdı.

‘Africa Intelligence’ sitesi, Türkiye’nin Nijer Büyükelçisi Mustafa Türker Arı’nın geçtiğimiz günlerde Nijer Cumhurbaşkanı Mahamadou Issoufou ile bir araya geldiğine dikkkat çekti.

Fransız yayın organı, Fransa’nın arka bahçesi olarak gördüğü Nijer’deki bu adımın, Türkiye’nin Paris ve Kahire’ye açık mesaj verdiği ileri sürüldü.

Fransa’nın sömürgecilik faaliyetleri yürüttüğü Nijer’deki herhangi bir askeri üs kurulması halinde Libya’daki mücadele için de önemli olduğu değerlendiriliyor.

ÇAVUŞOĞLU’NDAN SÜRPRİZ ZİYARET – Geçtiğimiz ay Nijer’e sürpriz bir ziyarette bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Nijerli mevkidaşıyla önemli anlaşmalar imzalamıştı. Çavuşoğlu yaptığı ziyarette, Nijerli mevkidaşıyla yardım protokolü, askeri eğitim işbirliği anlaşması, gençlik ve spor alanında işbirliği anlaşmaları yapmıştı.

Öte yandan Türkiye, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile birlikte Ocak ayında Nijer ile maden arama anlaşması imzalamıştı.

Nijer Fransa’nın en önemli uranyum kaynağı.

Fransa, nükleer enerjide kullanılan uranyumu büyük ölçüde bu ülkeden temin ediyor.

Fransız şirketi Areva, Nijer’deki madencilik sektöründe önemli bir rol oynuyor.

Areva, uranyumun çoğunu Arlit ve Imouraren’deki madenlerden elde ediyor.

Nijer’deki uranyum madenlerinin güvenliğini ise Fransız askerleri sağlıyor.

Fransız haber ajansı AFP maden alanında onlarca Fransız özel kuvvetler görevlisinin bulunduğunu daha önce duyurmuştu.

Nijer, dünya uranyum üretiminde beşinci sırada bulunuyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, 5 bine yakın Fransız askerinin bulunduğu Sahel ülkelerine (Eritre, Çad, Sudan, Moritanya, Nijerya, Nijer, Senegal, Burkina Faso, Mali) 220 asker daha göndereceğini açıklaması, Fransa’nın eski sömürge ülkelerine geri dönmeye başladığı şeklinde yorumlanmıştı.