Milletvekili Öznur Çalık: “Tayyip Bey’le görüştükten sonra çocuklarımla tehdit edildim!.”
24 TV’de Arafta Sorular programında Star yazarı Esra Elönü’nün konuğu olan AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştüğünü belirterek, “2001 yılıydı. Görüşmeden haberdar olan DYP’den iki milletvekili evime gelerek, partide siyasete devam etmemi istedi. Ben de, Allah nasip ederse siyaset yapacaksam Tayyip Bey’le yapacağım dedim. İki DYP’li milletvekili tarafından, çocuklarımla tehdit edildim.” dedi.
AK Parti Malatya Milletvekili Öznür Çalık, DYP’li iki vekilden aldığı tehditi ilk kez Arafta Sorular programında anlattı.
Çalık, 2001 yılında Recep Tayyip Erdoğan’la görüştüğünü, görüşmeden haberdar olan iki DYP’li vekilin evine gelerek, çocuklarıyla tehdit ettiğini söyledi.
İşte Çalık’ın ilk kez, Star yazarı Esra Elönü moderatörlüğünde yayınlanan Arafta Sorular programına anlattığı o olay…
‘TAYYİP BEY’E BERABER YOL YÜRÜMEKTEN ŞEREF DUYACAĞIMI SÖYLEDİM’
1999 yılında DYP’den istifa ettikten sonra evimde ve işimde çocuklarımla birlikte mücadele ederken, 2001 yılında AK Parti’nin kuruluşunda, Meral Akşener tarafından aranarak davet edildim. Yenilikçi kanat Refah Partisi’nden ayrılarak AK Parti’yi kuracaktı. Merak Akşener ‘Senin de burada olmanı istiyoruz. Tayyip Bey ile konuştuk. Seninle tanışmak istiyor.’ dedi.
2001 yılında, Cumhurbaşkanımız ile Yıldız’daki evde tanıştım. Ekrem Erdem tarafından da partiye ilk kaydım yapıldı. Cumhurbaşkanımız ile bir buçuk saate yakın bir görüşme yaptık. Birlikte yol yürümek istediğini söyleyen Cumhurbaşkanımıza şeref duyacağımı söyledim.
‘İKİ DYP’Lİ VEKİL TARAFINDAN ÇOCUKLARIMLA TEHDİT EDİLDİM’
Cumhurbaşkanımız ile görüşmemden sonra Malatya’ya dönerken uçakta iki DYP’li milletvekili vardı. Ben onlara selam vermeden eve gittim. Ertesi gün iki milletvekili benimle görüşmek istedi. Evimize geldiler. Cumhurbaşkanımız ile yaptığımız görüşmeden haberdar olmuşlar. Tayyip Bey ile yoluma devam edeceğimi söylememe rağmen DYP’ye dönmem gerektiğini söylediler. O esnada evime gelen iki milletvekilinden biri cebinden bir kağıt çıkararak ‘Çocukların küçük, kendi geleceğinden endişe etmiyorsan çocuklarının geleceğinden endişe et.’ diyerek tehditvari konuştu. O kağıt, Cumhurbaşkanımızın muhtar bile olamayacağını söyledikleri, 28 Şubat sonrası okuduğu şiirden dolayı verilen yargı kararıydı. Allah nasip ederse doğru zamanda doğru yerde ve doğru insanlarla yol yürüyeceğimi söyledim. Bu DYP’li milletvekillerinin isimlerini gerekirse açıklarım.
Biri vefat etti. Diğeri hala hayatta ve başka siyasi partilerde de görevler yaptı. Bu tehditvari konuşma beni hiç etkilemedi. Yüce Rabbime hamd ediyorum. Doğru zamanda doğru insanlarla yol yürümeyi bana nasip etti. 2001 yılından beri de AK Parti’de devam ediyorum.
‘BU KADAR GÜÇLÜ BİR LİDERLE YOL YÜRÜMEK, BENİM İÇİN BÜYÜK BİR ONUR’
Siyaset çok zorlu bir alan, asla kolay değil. Biz milletin hizmetkarıyız. Bu Aslında Sayın Cumhurbaşkanımızın söylemidir ama ben hayatıma, siyasetime de bunu şiar olarak kabul etmişimdir. Millete hizmet etmek, onların bize verdiği vekaleti layıkıyla taşımak benim için çok büyük bir onur. İnsanlara hizmetten mutluyum. Siyaset zor alan, o zor alan içinde kadın olmak çok daha zor. Bu konuda ben Sayın Cumhurbaşkanımıza minnet ve şükranlarımı sunuyorum. O bize inandı ve güvendi. Kadın olmanın zorlukları ve kadın olmanın Siyasetteki zorluklarıyla birlikte Siyasetteki kişilerin zorluklarını da çok net yaşadım. Bu zorluklarla birlikte keyif aldığımız anlar tabii ki daha çok. Ben hizmet etmekten çok büyük mutluluk duyuyorum. AK Parti’de, Tayyip Erdoğan ile birlikte siyaset yapmak, bu kadar güçlü bir liderle yol yürümek benim için çok büyük bir onur.
‘CHP, HDP, İYİ PARTİ VE SAADET PARTİ’SİNİN İTTİFAKI BENİ ŞAŞIRTIYOR’
Esra Elönü: Siyasi figürlerin bu kadar savrulmasına şaşırıyor musunuz?
Öznur Çalık: İşin açıkcası önemli siyasi aktörler, o dönem içinde öyleydi. Benim evime kadar gelip bu sözleri sarf ettilerse onlara da gitmişlerdir. Ben bu tehditlere hiç aldırış etmeden, ‘Muhtar bile olamaz’ dedikleri Tayyip Bey ile yol yürümenin benim için onur olacağımı ifade etmiştim. Milletvekili olamadığı 2001 seçimi, Siirt’teki yiğidin düştüğü yerden kalktığı dönemleri hepsinin canlı tanıklıklarını yaşamış kişiyim.
O dönem AK Parti ile yüreyeceğini söyleyip başka partilerle yol yürümesi şaşırtıcı. Çünkü ben biliyorum ki o dönemde Tayyip Bey’i beğenen, kanaat gören bir görüş vardı. Meral Hanım’da da aynı şekilde olduğunu düşünüyorum. Siyasi figürlerin bugün bu kadar yalpalamış olması da çok şaşırtıcı. İYİ Parti’nin, CHP ile beraber yol yürüyebileceği ihtimali zor bir şey gibi geliyor. CHP’nin, HDP’nin, İYİ Parti’nin ve Saadet Partisi’nin içerisinde olduğu bir ittifakın varlığı beni şaşırtıyor.
“28 ŞUBAT DEMOKRASİNİN YÜZ KARASIDIR, TARİHİN EN KARANLIK SAYFASIDIR’
100 yıllık tarihsel sürece bakmak lazım. Bu 100 yıllık sürecimize baktığımızda neredeyse 10 yılda bir darbe yaşamışız. 28 Şubat 1997… 28 Şubat süreci bu demokrasinin yüzkarasıdır, tarihin en karanlık sayfasıdır. O dönem 70 bine yakın kişinin gözaltına alındığı, 20 bine yakın öğrenciye çeşitli cezaların verildiği, 5 bine yakın başörtülü öğrencinin soruşturma geçirdiği, 12 binden fazla memurun görevden alındığı veya sürgün edildiği, 8 bine yakın memurun soruşturma geçirdiği, 70’e yakın sivil toplum kuruluşunun kapatıldığı, 80 bin civarında kişinin işten atıldığı, 30 bin kişinin zorunlu izne çıkarıldığı ve nice aile dramlarının yaşandığı bir dönemdir. O dönemde milletin iradesine darbe vurularak Refah Partisi kapatılmıştır. Muhafazakâr olan memleketim Malatya o dönemde darbeciler tarafından pilot il seçilmiştir. Ben o dönemi canlı yaşamış biriyim. O gün başörtülü kızlarımızın sürüklenerek gözaltına alındığına, işyerimin yakınındaki İmam Hatip Okulu önünde tankların yürüdüğüne şahit olan ve tankların önünde o ailelerimizle birlikte dimdik durmuş biriyim. Benim doktor olan ablam, 28 Şubat’ın en acı darbesini yaşayanlardan biri. Çalıştığı kamu kurumunda o süreçte “ya başını açacaksın ya da görevi bırakacaksın” dediler. Ablam da görevinden istifa etti. Yine bir ablamda öğretmendi eşi ise binbaşıydı. Eşiyle tehdit edildi. Allah bir daha bu millete 28 Şubat’lar, 15 Temmuz’lar yaşatmasın.
Milletin iradesine vurduğunuz her bir darbe milletin size cevap vermesine neden oluyor.
‘ÖNCE CHP DÖNÜP İSTANBUL İL BAŞKANINA BAKSIN’
Esra Elönü: Canan Kaftancıoğlu’nun AK Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengine ve Cumhurbaşkanına hakaret eden avukatın söyledikleri sonucu tutuklanmasında bir tweet atıyor. Nasıl buluyorsunuz bu açıklamayı? ”
Öznur Çalık: Ben CHP İl Başkanının önce CHP’liler tarafından yorumlanmasını isterim. CHP İstanbul İl Başkanı Atatürk demekten imtina eden kişi değil mi? CHP kendi kurucusu, T.C. Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Atatürk olarak anmayan İstanbul İl Başkanına bir dönüp baksınlar. Öncesindeki attığı tweetlere baksınlar. Terör örgütlerine nasıl sahip çıktığına baksınlar. Sonrasında biz ona bir söz söyleyelim. Ben atmış olduğu tweeti gördüm ve hiçte önemsemedim. Ben lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diye. Adamsa cevap veririm, değilse boş ver gitsin derim. Biz hukukun, yargının bugüne kadar verdiği tüm kararlara saygı gösterdik. Hoşumuza gitse de gitmese de… İstanbul İl Başkanıysanız yapılan saldırıyı önce bir kınayacaksınız.
“6 MİLYON OYU ÇOCUKLARI DAĞA KAÇIRMAK İÇİN Mİ ALDINIZ?’
HDP Kandil’den talimat alan bir partidir. HDP, meclis üyelerinden il başkanlarına ve TBMM’deki milletvekili listesine kadar kimlerin olacağını Kandil’den talimat alarak yapıyor. Demokrasinin sekteye uğratılması için en önemli sebeptir, bütün siyasi partilerinin iradeleri kendilerinde olmalıdır. Siz kim için siyaset yapıyorsunuz? 6 milyon oyu siz çocukları dağa kaçırmak için mi aldınız? Bebek katilini savunmak için mi aldınız? Aklınızı Kandil’e kiraya vererek, Kandil’in vesayetiyle siyaset yaparak demokrasiye katkıda bulunamazsınız. Biz yıllardır yargı, askeri, bürokratik dahil bütün vesayetlerle mücadele ettik. Biz şimdi terör vesayetiyle siyaset yapan HDP’ye bir kez daha diyoruz ki, bu zamana kadar terörle aranıza mesafe koyamadınız. Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çatısı altında siyaset yapmak istiyorsanız, terör örgütüyle aranıza mesafe koyacaksınız. Çukur siyaseti yapmayacaksınız.”
“TERÖR ÖRGÜTLERİNİ ALKIŞLAYANLARA MECLİS’TE GEREKEN YAPILACAK’
HDP milletvekillerine ait fezlekelerle ilgili, CHP ve İYİ Parti’den gelen farklı açıklamaların sorulması üzerine Çalık, Anayasa ve iç tüzük kurallarının belli olduğunu belirterek, “TBMM’nin gündemine gelen bu fezlekeler iç tüzük gereğince Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu’na gelecek ve orada raporlar hazırlanacak sonra da Genel Kurul’un gündemine gelecek. Bu konuda biz Cumhur ittifakı olarak üstümüze düşeni yapacağız. Diğer partilerde siyaset yapan milletvekillerinin de terörle arasına mesafe koyamayanlar için gerekeni yapacağını umuyorum. “Terör örgütüyle bağlantısı olan, onları alkışlayan, organik ya da inorganik bağlarını koparamayan kişiler TBMM’de temsil edilmemeli. Zaten CHP’de bu duruma tepki gösteren, rahatsız olan milletvekilleri de partilerinden bir bir istifa ediyorlar.”
(star)