Türkiye tahtından etti! Macron’un kuyruk acısı dinmiyor!.
Türkiye kazan-kazan ilişkisi bağlamında Afrika kaynaklarının Afrikalıların yararına kullanılması gerektiğini düşünüyor ve bu yönde ortaklıklar gerçekleştiriyor. Afrika’daki insanlık suçlarının bedelini hala ödemeyen Fransa ise Türkiye’nin kıtadaki etkinliğinden oldukça rahatsız. Afrika’nın Fransa’ya tepkisinin nedeni olarak başka ülkeleri hedef gösteren Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Türkiye, Çin ve Rusya’yı Afrika’da emperyalist güç olmakla suçlayarak hadsiz ithamlarda bulundu.
Türkiye’nin Afrika ile çok özel bir ortaklık modeli var ve bu model bölgede ciddi ilgi çekiyor.
Türkiye kazan-kazan ilişkisi bağlamında Afrika kaynaklarının Afrikalıların yararına kullanılması gerektiğini düşünüyor ve bu yönde iş birlikleri ve ortaklıklar gerçekleştiriyor. Türkiye ikili ilişkilerde eşitlik, karşılıklı saygı, şeffaflık ve samimiyet gibi özellikleri öne çıkarıyor. Türkiye Afrika ile birlikte çalışarak büyüyor ve yükseliyor.
Türkiye Afrika ülkelerinin iç işlerine karışmadan ve her zaman halkların yanında yer alan bir politikayı benimsemiştir.
Afrika’daki insanlık suçlarının bedelini hala ödemeyen Fransa ise Türkiye’nin kıtadaki etkinliğinden rahatsız olan ülkelerin başında geliyor.
TÜRKİYE MODELİ TAHTINDAN ETTİ! MACRON’UN KUYRUK ACISI DİNMİYOR
Mısır’da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı öncesi gençlerin sorularını cevaplayan Macron, Fransa’nın Afrika kıtasıyla ilişkilerde zor bir dönemden geçtiğini söyledi.
Macron, Fransa’nın Afrika kıtasındaki sömürgeci geçmişi için “Geçmişin (sömürge döneminin) ağırlığı omuzlarımızda.” ifadesini kullandı.
Fransa Cumhurbaşkanı öte yandan Afrika’da son dönemde bazı ülkelerde Fransız karşıtlığının yükselişe geçtiğini, bunun büyük ölçüde Rusya dahil birkaç ülkenin finanse ettiği sosyal medya kullanıcıları ve aktivistler üzerinden yürütüldüğünü iddia etti.
Macron, “Çinliler, Ruslar, Türkler, Afrika’da Fransızlardan veya diğerlerinden daha iyisini mi yapıyor? Bizden 10 kat daha beterini yapıyorlar.” diyerek, bu ülkeleri sömürgeci ve emperyalist güç olmakla suçladı.
– AFRİKA KITASININ DIŞARIDAN İTHAL SORUNLARI
Son 3 yıl içinde Afrika’da yapılan askeri darbelere bakıldığında, bunların küresel güçlerin çekişmelerinden kaynaklandığı görülecektir. Daha çok Frankofon ülkelerde görülen askeri darbelerde hiçbir zaman halkın desteğiyle karşılaşılmamış; dış güçlerin desteklediği cunta liderleri, güçlerini devam ettirebilmek için daima Fransa gibi devletlerin desteklerine ihtiyaç duymuşlardır. Mali’de gerçekleşen askeri darbeden bir süre sonra Gine, Çad ve Burkina Faso’daki askeri darbelerde de kazanan taraf her zaman yeni sömürgeci güçler olmaya devam etmiştir.
Burkina Faso’nun, en sakin Afrika devletlerinden biri olmasına rağmen son bir yılda iki darbe ile karşılaşmasının temel nedeni, cunta yönetimlerinin ülkeye istikrar getirmek yerine şiddet sarmalını büyüterek terörün yaygınlaşmasına, küresel aktörlerin nüfuz etmesine, halkın daha da yoksullaşmasına katkı sunması oldu.
Sudan ise Ömer el-Beşir’in yönetimden uzaklaşmasından sonra bir türlü sivil yönetime geçemedi. Geçiş döneminde sol, milliyetçi gruplara yönetimde şans verilirken ülke, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çöküşten kurtulamadı.
Somali’de bir yandan bombalar patlarken öte yanda ülkenin güneyinde görülen kuraklık, “açlıktan” kaynaklı ölümler yaşanabileceğinin sinyalini verdi. Etiyopya’da hükümet güçleri ile Tigraylı gruplar arasındaki savaş, iç savaşa evrildi.
Tüm bunlar Afrika kıtasının kaderi değil, küresel güçlerin Afrika’ya yönelik politikalarından kaynaklanıyor. Yaşananlar, ABD’nin güvenlik merkezli politikaları, Rusya’nın Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi Afrika’daki siyasi ve askeri rekabete katılma isteği, Çin’in borçlandırma siyaseti, Fransa ve İngiltere’nin varlıklarını pekiştirme eğilimi, Hindistan’ın pragmatist orta sınıfının çabalarının bir sonucu.
– TÜRKİYE’NİN AFRİKA VİZYONU
Türkiye ise Afrika’da çok farklı bir yerde duruyor. Bağımlılık oluşturmaya değil, karşılıklı kazanmaya dayalı insan merkezli politikası kıtada son 15 yılda karşılığını bulmaya başladı.
Türkiye özellikle Afrika ile ilişkilerini diplomasi, insan merkezli kalkınma yardımları, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi ve Afrika halkının refahtan payını alması üzerine kurdu.
Türkiye, Somali ile başladığı Afrika politikasında dünyada yeni bir diplomasi modeli ortaya koydu. Bu, Afrika’nın derinliğini görerek fırsatları karşılıklı iş birliğine dönüştürerek “birlikte kazanma” modeliydi.