Site Rengi

HABER ÖZETİ
İki ayda bir zam gelen otobüs bileti fiyatları vatandaşları isyan ettirdi!.
Covid-19 palavrası ile dünyayı dolandıran BioNtech 315 milyon euro zarar etti!.
Avukatlar için Mesleki Yeterlilik Sınavı uygulaması başlıyor..
Deniz Gezmiş’in asılmasına EVET oyu veren CHP’nin ikiyüzlülüğü!.
Sinan Ateş cinayeti ile yeni ilgili iddianame kabul edildi..
AK Parti seçmeninin 31 Mart’ta kime oy verdiği ortaya çıktı..
Seçim bitince emeklinin hakkını düşünmeye başladılar..
Belediyeyi aile şirketine çeviren CHP’li Başkanın pes dedirten yüzsüzlüğü!.
Bahçeli’den Sinan Ateş davası ile ilgili hodri meydan!.
Aziz Yıldırım yeniden Fenerbahçe Başkanlığına aday oluyor…
Merkez Bankası’ndan yüzde 25 kira sınırı açıklaması..
HAMAS’ın ateşkes kararı sonrası ABD’den ilk açıklama..
Atama takvimi bugün belli oluyor..
Sigaraya yeniden zam!.
Rekabet Kurumu’ndan META’ya dev para cezası!.
CHP Lideri Özgür Özel MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi ziyaret edecek..
İstanbul’daki 1 Mayıs olayları ile ilgili 11 kişi tutuklandı!.
Erken seçim kapısını kapatan Özel’i haklı çıkaran anket…
İsmail Kartal için yolun sonu göründü!. Fenerbahçe Mourinho ile anlaşma sağlandı..
CHP’de 2028 Genel Seçim kavgası erken başladı..
Temmuz da en düşük emekli maaşı ne kadar olacak?.
Tüm araçlara TTB zorunluluğu geliyor..
Kabine bugün kritik başlıklar altında toplanıyor..
Bay Davut çok başarılıymış, başarız olan partisiymiş!.
Kahpe evladı Netenyahu kana doymuyor!.
Türkiye ambargosu İsrail basınında!.
1 Mayıs’ta polise saldıran andavallar teker teker paketleniyor..
Sinan Ateş cinayetine korkun detaylar!. Bilgileri başkomiser sızdırmış!.
Diyanetin 13 milyonluk yemek ihalesi şartları vatandaşı isyan ettirdi!.
MİT’ten vatandaşlara casusluk uyarısı!.
DOLAR 32,2655
EURO 34,6931
ALTIN 2.406,06
BIST 10.336,50

BAŞKAN ERDOĞAN’DAN ABD’NİN YAPTIRIMLARINA CEVAP: “ELİNİZDEN GELENİ ARDINIZA KOYMAYIN!”

BAŞKAN ERDOĞAN’DAN ABD’NİN YAPTIRIMLARINA CEVAP: “ELİNİZDEN GELENİ ARDINIZA KOYMAYIN!”
16.10.2019
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın Amerika‘dan gelen ticari yaptırımlarla ilgili açıklamalarına cevabı çok sert oldu. Erdoğan bu konuda endişeleri ve tereddütleri olmadığını belirterek şunları söyledi:

TİCARİ BAZI YAPTIRIMLAR VAR BUNLAR HERHALDE İNSAN TANIMIYOR

PYD/YPG hızla mevzi kaybediyor. “Harekatı durdurun” diye bize baskı yapıyorlar. Yaptırımlar açıklıyorlar. Bizim hedefimiz belli. Bizim herhangi bir yaptırım konusunda endişemiz yok. Biliyorsunuz bu yaptırımların içerisinde şahsım da dahil olmak üzere üç tane bakan arkadaşım ve bize vize koymak suretiyle bizi Amerika’ya sokmama gibi şeyler var. Ticari bazı yaptırımlar var. Yani bunlar herhalde insan tanımıyorlar. Böyle bir sıkıntıyı yaşıyoruz. Ben Sayın Trump’a da bunları ayrıca söyledim. Bir taraftan da bizi ayın 13’ünde ABD’ye davet ediyorlar.

MÜNBİÇ’İ BOŞALTACAKLARSA LAFIMIZ YOK

Erdoğan gün içinde Münbiç‘te gelişen durumla ilgili soruya şu cevabı verdi:

Münbiç ve Kobani konusunda da Ruslarla ve Amerikalılarla görüşmelerimiz devam ediyor. Bu arada Putin ile yapacağım görüşmeden sonra belki günü birlik ikili bir görüşmeyi bu ara yapma durumum olabilir. Münbiç biliyorsunuz Amerikalıların daha önce bize “90 gün içerisinde tamamen boşaltıp teslim edeceğiz” dedikleri yerdi. Şu anda ise rejimin Münbiç’e çok ciddi bir baskısı var. Ama terör örgütü içeride. Onları boşaltarak değil. Boşaltıp da oraya girmiş olsa bizim de diyecek lafımız yok, ‘burayı gerçek sahiplerine teslim ettiler’ diyebiliriz. Ama böyle bir şey yok. Yine YPG orada. O zaman ne farkı var bu işin. Sadece etiket değişiyor.  

MÜNBİÇ’E REJİMİN GİRMESİ BENİM İÇİN ÇOK ÇOK OLUMSUZ DEĞİL

Münbiç’e rejimin girmesi benim için çok çok olumsuz değil. Niye? Sonunda bunların kendi topraklarıdır. Ama burada terör örgütlerinin kalmaması benim için önemli. Yani bizim onlara söylediğimiz “Burada YPG/PYD kalacak mı kalmayacak mı?” Sayın Putin’e de ben bunu söyledim. Eğer terör örgütlerinden Münbiç’i temizliyorsanız, buyrun buranın bütün lojistiğini siz sağlayın veya rejim sağlasın. Ama yok bunu böyle yapmayacaksınız, oradaki aşiretler bize ‘gelin bizi kurtarın’ diyor. Çünkü Münbiç’in tamamına yakını yüzde 85-90’ı Arapların. Kürtlerin değil. Fakat şu ana kadar böyle bir şeyin cevabını ne Sayın Putin’den aldık ne de rejimden bize böyle bir şey ulaştı. Kobani’ye gelince, biliyorsunuz daha çok Kürtlerin bulunduğu bir yerdi. Sayın Obama döneminde bir gece beni aradı ve ‘Bize yardım edin, Kobani’yi bizim almamız gerekiyor.

Oradaki insanları bu teröristler öldürüyor’ dedi. ‘Siz ne yapacaksınız’ dedim. Dedi ki ‘Biz şu an oraya silah, mühimmat desteği vereceğiz’ dedi. ‘Kime vereceksiniz?’ diye sordum. ‘Orada yaşayanlara’ dedi. ‘Orada yaşayanlar bu silahı, mühimmatı kullanabilecek konumda mı?’ diye sorduğumda ise ‘Onu bilemem’ dedi. Ve maalesef o gece bize dürüst davranmadı. Sabaha doğru uçakla oraya silah, mühimmat, araç, gereç her şey indirdiler. Daha sonra biliyorsunuz biz bunu video kayıtlarıyla zaten bütün dünyaya da tanıttık.

Peki ne oldu? Oradaki mücadelenin sonucunda 300 bin civarında orada yaşayan Kürtler bizim topraklarımıza geldi. Şu an 300 bin Kürt, Kobanili bizim topraklarımızda yaşıyor. Fakat tabi Batı bunu asla konuşmuyor. Güya biz Kürtleri asıyoruz, kesiyoruz, öldürüyoruz. Öyle bir şey yok. Dolayısıyla Kobani ile ilgili sayın Trump’ın akşamki ifadesi ‘orayı vurmayın’. Biz dedik orada sadece şöyle bir çevreleme harekatı yapmış durumdayız. Kobani‘nin içiyle şu anda ciddi manada ilgilenmiyoruz. “Ancak farklı bir gelişme olursa tabi ki buna müdahale edilebilir” dedik.

TÜRKİYE ARTIK KENDİNE YETEN BİR ÜLKE

Bir gazeteci, “Trump’ın tutarsız durumunu nasıl değerlendirirsiniz? Yaptırımlarla ilgili endişemiz yok dediniz ama olası hazırlıklarla ilgili bizi bilgilendirir misiniz?” şeklindeki sorusuna şu cevabı verdi:

Türkiye artık kendine yeten bir ülke. Tarihimiz itibarıyla baktığımız zaman Çanakkale‘de bir tas çorbaya talim etmiş bir ülkeyiz. Şimdi birileri yok şöyle yok böyle diyor. Göreve geldiğimizde savunma sanayisinde yüzde 20 kendimize yeten bir durumumuz vardı ama şu anda yüzde 70 oranında savunma sanayiyle ilgili bütün ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılıyoruz. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı terörle mücadelede silah, mühimmatı biz kendimiz üretiyoruz. Bunlarla biz bu işin mücadelesini veriyoruz. Ne dedi? “Parriot vermiyorum.” Verme. Ne oldu? Biz de S-400‘ü aldık. Bu seferde başladı “S-400’ü alamazsın.” Aldık. Teslimatı da yapıldı. Ve şimdi son paketi Aralık’ta geliyor. Belki de Kasım’da gelecek. Şimdi artık çaresizlik yok. Dünyada yok yok. İstediğin bir şeyi istediğin yerden bulursun.

HADDİNİ BİLMEZ ADAM

Alman Dışişleri Bakanı çıkmış, haddini bilmez bir adam, ‘Türkiye’ye silah satmayacağız’ diyor. Aman yandık! Ben kaybetmem siz kaybedersiniz. Sen siyaseti de bilmiyorsun, siyaset acemisisin. Siyaseti bilsen böyle konuşmazsın. Sen satmadın da ne olacak yani, biz bittik mi? Fransa çıktı -aramızda anlaşmalarımız var- diyor ki ‘Türkiye‘ye biz silah satmayacağız.’ Macron ile konuştum, ‘böyle bir açıklama yapıyorsun, bu neyin nesi’ dedim. Anlamak mümkün değil Avrupa Birliği’ne bakıyorsun aynı şeyleri söylüyor. Avrupa Birliği’nin kendi içinde de bir insicam yok.

Çünkü tamamen duygusal konuşmalar. Biz bize yeteriz. O vermiyorsa bir başka yerden alırız. “F-35 vermiyorum” dedi. Düşünün 1 milyar 400 milyon dolar ben ödeme yapmışım ve F-35’in önemli parçalarını da ofset kapsamında Biz Türkiye’de üretiyoruz ve onlara veriyoruz. Biz bir yerde müşterisi değiliz aynı zamanda da bu işin ortağıyız. Adamlar kalkıp bize meydan okuyorlar. Şimdi bu ne yaptı? Aynı zamanda 7-8 milyon dolar her F-35 uçağının maliyetini de artırdı. Peki sen bunu biz vermedin, biz ne yapacağız, çaresiz miyiz? Alternatiflerimiz hazır. Hemen alabileceğimiz yerler var ve teklifler de gelmeye başladı.

Erdoğan, Yerli çelik dahil olmak üzere bazı ürünlerin vergilerinin artırılmasının ekonomiye olumsuz katkısı olabileceğini düşünür müsünüz?” sorusuna ise şu cevabı verdi:

Onun tam aksine onlara olumsuz etkisi olur. Bize yok. Çünkü bu yüzde 25-50 meselesinden dolayı dünyanın değişik yerlerinde aslında olumsuz etkilenenler var, tam aksi olanlar var. Şu anda bizim bu sektörün içinde olan bir firmamız bu süreç içerisinde çok kazandı, “kazanıyorum” dedi. Bu tür oranların hepsi piyasaları farklı şekilde etkileyebiliyor.

13 Kasım’da ABD’ye ziyaret planlamanız var. Burada bir erteleme olabilir mi? ABD’den Türkiye’ye heyetin gelmesinden ABD tarafı ne bekliyor bundan sonraki ilişkilerde ne yöne evrilir? 

Onlar şöyle bir şeyde direniyorlar. Önce ateşkesi ilan edelim ondan sonra diğer konuları görüşelim. Ben Sayın Trump’a dedim ki önce ateşkesi ilan edip daha sonra diğer konuları görüşelim olmaz. Bir defa müzakere adabına da terstir. Önce anlaşacağız, ondan sonra ateşkesi konuşacağız. Onun için heyeti gönderip heyette bulunan arkadaşlarımız müzakere etsinler dedim. Tabi muhatabı muhatabı ile görüşecek. Kim geliyor ulusal güvenlik, muhatabı kim İbrahim Kalın. Ona göre heyete Milli Savunma Bakanımız da katılacaklar. Kimler geliyorsa karşılarında da arkadaşlarımızı bulacaklar.

“Önce görüşme sonra ateşkes dediniz ya gelmeleri bu sözünüzü kabul ettikleri anlamına mı geliyor?” sorusuna Erdoğan’ın cevabı şöyle oldu:

Hayır. Onlar hala direniyorlar. İbrahim bey ile yaptıkları görüşmelerde hala direniyorlar. Pompeo ile Mevlüt Bey’in bir görüşmesi oldu. Hala o ateşkes konusuna direniyor. Mevlüt Bey’de kendisine dedi ki heyet gelsin önce mutabakat sağlansın mutabakat sağlandıktan sonra o konu görüşülür. O konu nasıl görüşülür o ayrı mesele. Az önce kilometreleri verdim. Irak sınırına kadar 44 kilometre az olur çok olur. Bu bölgeyi teröristlerden temizleme bizim hedefimizdir. Burası bizim güvenli bölge ilan ettiğimiz alan. Bu güvenli bölgede kendisinin bize verdiği söz bu. 20 mili ben konuşmadım Sayın Trump söyledi. Ben Obama döneminde güvenli bölge dedim, Trump döneminde güvenli bölge dedim. Sayın Trump da daha sonra güvenli bölgeyi telaffuz etmeye başladı. Şimdi madem bunları konuştuk neden bunlardan sapıyoruz. Dünyada terörizme karşıyız diyoruz. Mesele PYD-YPG ile arabuluculuktan bahsettiği zaman ben dün akşam kendisine onu da söyledim. “Siz DEAŞ ile masaya oturur musunuz?” dedim. “Gerektiğinde onlarla da masaya oturuyorum” dedi. 

Gazetecilerin, “Yaptırım listesinde Enerji Bakanı da var bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Erdoğan’ın cevabı bir hayli sert oldu:

Bunu kabul edilebilir bulmak mümkün değil. Biz bu listenin tamamını da görmek istedik. Bunları bir söyleyin sebebi nedir? Siz bu ülkenin başkanına, bakanlarına vize getirmekten bahsediyorsunuz. Neye dayanarak böyle bir şey dile getiriyorsunuz. Mal varlıklarına el konulacakmış. Amerika’da mal varlığı varsa… Yaptırımlar tekrar gözden geçirilecekmiş. Bunları neye göre söylüyorsunuz? Benim arkadaşlarımın hiçbirinin ABD’de herhangi bir malı yok. Benim de sadece şahsım değil aile efradına varıncaya kadar hiçbirinin… Böyle bir şeyi kabullenmek, yutmak mümkün mü? Yani biz Türkiye olarak bir kabile, çadır devleti değiliz. Sen Türkiye’ye nasıl böyle bakarsın. Bir taraftan “NATO‘da ortağımsın” diyeceksin. “Seninle yıllar yılı biz ortak mücadele verdik” diyeceksin. Şu anda NATO üyesi ülkeler içerisinde ilk 3-4 içerisindeyiz biz. Ödemeleri tam manasıyla yapan ülke olarak. Ödemelerini yapmayan ülkelere de Sayın Trump’ın her zaman çok ağır serzenişleri vardır. Türkiye böyle bir ülkeyken Türkiye’ye karşı farklı değerlendirmeler, yaklaşımlar kabul edilebilir değil.

Bunun dışında da biz teröristlere karşı bu mücadeleyi sırtımızı Adana Mutabakatı’na dayayarak yapıyoruz. Adana Mutabakatı bu işin zaten esasını oluşturuyor. İkinci bir madde bütün NATO üyesi ülkelerin şu anda bizim yanımızda yer alması gerekir. Bu yükümlülüktür. Bu beşinci maddenin yükümlülüğünü de NATO üyesi ülkeler şu anda maalesef yerine getirmiyorlar. Kim bunlar? Başta AB üyesi ülkeler. Bunlar AB’de bile bu kararları alırken neye göre alıyorlar bunu da düşünmek lazım. AB‘de kalalım mı kalmayalım mı? Yani haklılığım çıkıyor mu?

Bir başka iş, ‘kapıları açarız’ dedim rahatsız oldular. Bu işin de ne kadar ciddiye doğru gittiği şimdi ortaya çıkıyor. Böyle giderse zaten işin varacağı yer orası. Siz mi Türkiye’ye böyle bir şey yapıyorsunuz? Sizin planınız neyse bizim de planımız var. Kapıları açıyoruz. 3 milyon 650 bin şu anda bizdeki mülteci. “Haydi AB sizi çok seviyor. Sizler AB’ye gidin” dememiz lazım.

“Yaptırım konusunda Pompeo ile bir farklılık gözküyor. Graham gibi birkaç senatör çok büyük bir baskı oluşturuyor. Başkan Trump’ı bu anlamda baskılanmış gördünüz mü?” sorusuna cevap:

Sayın Trump’ın şu ana kadar yaptığı twitter açıklamalarına baktığımızda artık bu tweetleri takip edemez konuma geldik. İzleyemiyoruz. Dün akşamki konuşmayla çok daha farklı bir durum var. Çünkü ısrarla arabuluculuk, ısrarla ateşkes… Artık dayanamadım, “gönder bir heyet, biz bu heyetle bunları konuşalım. Ama asla biz bir terör örgütüyle masaya oturmayız. Ateşkesi biz bir terör örgütüyle konuşmayız” dedim..

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.