Arşiv unutmaz! CHP’li Lütfü Savaş, Hatay’da kentsel dönüşüme karşı miting düzenleyip, sorumlu müteahhidi övmüş!.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Savaş’ın, depremde yıkılan Emek Mahallesi’nde 4 yıl önce kentsel dönüşüm karşıtı miting düzenlediği anlar yeniden gündem oldu.
Asrın felaketinde 15’inci güne girildi.
Kahramanmaraş merkezli depremler geniş coğrafyada hissedildi.
Toplamda 11 ili vuran afet, şehirleri enkaza çevirirken binlerce canı da aldı.
Şimdilerde bölgelerdeki depremzedelerin yaralarının sarılması için çalışmalar hız kazanırken, yapılan ihmalkarlıklar da tek tek gün yüzüne çıkmaya başladı.
Bu süreçte yıkılan ve hasarlı binalarda ciddi malzeme eksiklikleri tespit edildi.
Kentsel dönüşüme karşı miting
Depremin büyük ölçüde vurduğu illerden biri de Hatay oldu.
Kentte yapılması planlanan kentsel dönüşüm projelerinin CHP tarafından engellendiği ortaya çıktı.
“Dayatılan kentsel dönüşüm projesindeki haksızlıkları ortadan kaldıracağız”
Depremde büyük bir yıkımın olduğu Emek Mahallesi’nde, yerel seçimlerde miting düzenleyen Hatay Büyükşehir Belediyesi Başkanı Lütfü Savaş’ın, kentsel dönüşüm projelerini bir dayatma olarak vatandaşa aktardığı belirlendi.
O dönemlerde paylaşım yapan Savaş, şu ifadeleri kullandı:
Gecenin bu saatine kadar bizleri soğuk havaya rağmen bekleyen değerli Emek Mahallesi sakinlerine teşekkür ederim. Emek Mahallemize dayatılan kentsel dönüşüm projesindeki haksızlıkları ortadan kaldıracağız. Dönüşümde rantın değil halkın yanında olacağız.
Sorumlu müteahhidi övdü
Lütfü Savaş, depremde yerle bir olan Antis Yapı Rönesans Rezidansın müteahhidine de övgüler yağdırmıştı.
Savaş, müteahhit Mehmet Yaşar Coşkun için ‘idealist insan‘ savunmasında bulundu.
Kara propagandanın aslı ortaya çıktı
Bu süreçte yapılan propaganlardan biri de depremden bir yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı’yla İskenderun’a bağlı 6 mahallenin risk kapsamından çıkarması olmuştu.
İşin aslı çok geçmeden ortaya çıktı.
Bakanlar Kurulu tarafından 2015 ve 2017 yıllarında iki kez yargıya taşındığı ve kararın iptal edildiği öğrenildi. 11 yılı aşkın bir süre devam eden yargılama süreci sonrası mahkeme kararı kesinleşince de Cumhurbaşkanlığının kararı iptal etmek zorunda kaldığı belirlendi.