Destici: Bizim hiç beklemeden bu harekatı başlatma mecburiyetimiz vardır
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Fırat’ın doğusuna yönelik olası harekat ile ilgili,
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Fırat’ın doğusuna yönelik olası harekat ile ilgili, “Bizim hiç beklemeden bir an önce bu harekâtı başlatıp bölgeyi tamamen terör unsurlarından temizleme gibi bir mecburiyetimiz vardır. Hangi bedeli ödeyeceksek bugün ödeyelim” dedi.
BBP Lideri Mustafa Destici, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dün yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında, kararlı vurgu ve açıklamalar yapıldığını belirten Destici, BBP olarak alınan kararları desteklediklerini söyledi. Fırat’ın doğusuna yönelik harekât beklediklerini ifade eden Destici, oraların terör yuvası olmaktan kurtarılmasını ve o bölgedeki tüm terör unsurlarının temizlenmesini istediklerini söyledi. ABD'nin, PKK, PYD ve YPG’ye silah, mühimmat dâhil her türlü desteği verdiğini ifade eden Destici, şöyle konuştu:
"Onun için bizim hiç beklemeden bir an önce bu harekâtı başlatıp, bölgeyi tamamen terör unsurlarından temizleme gibi bir mecburiyetimiz vardır. Hangi bedeli ödeyeceksek bugün ödeyelim. Biz bugün üzerimize düşen vazifeyi yerine getirmekle mükellefiz, yükümlüyüz. Elimizdeki imkânları sonuna kadar kullanıp, o bölgeyi teröristlerden temizlemeliyiz. Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlamlaştırmak adına özellikle hava savunma sistemini güçlendirmek için S-400 füzeleri almasını doğru bulduğumuzu, hangi sebeple olursa vazgeçilmemesi gerektiğinin altını çiziyorum."
'BU KABUL EDİLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİLDİR'
Destici, Anayasa Mahkemesi'nin 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı bildiriye imza atan akademisyenlerle ilgili 'hak ihlali' kararını değerlendirerek, "Türkiye'nin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, güvenlik güçlerimizin haklı bir şekilde ülkenin bütünlüğünü korumak, vatandaşlarımızın güvenliğini, iç güveliğini ve hudut güvenliğini sağlamak adına yaptığı mücadeleyi adeta gayri meşru bir mücadele olarak görüyor. Kendi askerimizi, polisimizi, güvenlik güçlerimizi 'katliamcı' olarak nitelemekten geri durmuyorlar. Terörü övmelerinden hatta desteklemelerinden dolayı ve haklı bir mücadele veren güvenlik güçlerimize haksız ithamlarından dolayı elbette hukukun işletilmesi gerekiyor. Hukuk işletiliyor. Ama bir bakıyorsunuz; Anayasa Mahkemesi bunlarla ilgili mahkemelerin verdiği kararları hukuka aykırı buluyor. Hak ihlali olarak değerlendiriyor. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Anayasa Mahkemesi üyesi olmak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, onun kahraman ordusunu, güvenlik güçlerini kötüleyecek, onları katliamcı gibi gösteren sözde akademisyenlere arka çıkma hakkını kimseye vermez.