Sedat Peker, geçtiğimiz gün bir video yayımlayarak iktidara, Mehmet Ağar’a ve Pelikancılara yüklenmişti. Bundan sonra videolarının devam edeceğini söyleyen Peker, ‘her şeyi’ anlatacağını ifade etmişti..
Peker, bugün bir video daha yayımladı. Peker’in videosunda geçen sefer masada olan Omerta (mafya sessizlik yemini) kitabı yerine, bu kez Troçki ve İktidar (Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası) kitapları olduğu görüldü. Üç mektup zarfı yine masada. Fakat bu kez dördüncü bir kağıt da mavi kapaklı bir defterin üzerinde duruyor..
Sedat Peker, Mehmet Ağar ve oğlu Tolga Ağar’ın Kırgızistanlı Gazeteci Yeldana Kahraman’ın ölümünde payı olduğu iddiasını, Altınbaşların emniyete talimat verdiği iddiasını, Tolga Ağar’ın uyuşturucu kullanıp Nusret Gökçe’yi tehdit ettiğini iddiasını gündeme getirdi. Evine narkotik polislerinin gelmesine de tepki gösteren Peker, “Uyuşturucunun nerede olduğunu herkes biliyor. Türkiye’ye 4 ton 900 kilo kokain geleceği ve bunun gideceği adres açıklandı. Adrese bir operasyon bile yapılmadı” diye konuştu..
Sedat Peker’in açıklamaları şöyle:
Bir akrabam var ona, “birtakım şeyler oluyor. Sen, bakan beyin ağabeyini biliyorsun Turkuvaz Medya’nın başında, Serhat Albayrak. Kendisiyle bir konuş, operasyonu onların tertip ettiği söyleniyor. Ama konuşurken de gözlerine bak, ne kadar samimi olduğunu anla” dedim. Gidip konuştu. Demiş ki “Olur mu öyle şey. Bizim cenahta kendisini seven de çoktur”. Operasyona bakıyorsunuz, sabahın beşinde operasyon yapılıyor. ATV orada. Dronelar havada, canlı yayın.
Seyit Rıza vardır. Dersim isyanının başı. Dünya görüşlerimiz çok farklı. Ben Türk milliyetçisiyim. Kendisine gelip Atatürk’ün Elazığ’a geleceğini kendisine de af çıkaracaklarını söylüyorlar. O da inanıyor. Sonra kısa bir yargılama yapılıyor. İdam cezası veriliyor. Son isteğini soruyorlar, “Ben yaşlıyım. Oğluma da idam cezası verdiniz. Önce beni asın, onun asıldığını görmek istemem” diyor. Oğlunu Seyit Rıza’nın gözleri önünde asıyorlar. Sonra dalga geçer gibi “Başka bir isteğin var mı?” diye soruyorlar. “Ben bu yaşıma geldim, sizin yalanlarınızla baş edemedim. Bu bana dert oldu. Fakat bugüne kadar size de hiç boyun eğmedim, bu da size dert olsun” diyerek altındaki sandalyeyi tekmeliyor.
Dün Acarkent diye söylemiştim. Şileli muhataplarını bulup onlara baskı yapıp etki etmesinler diye. Aslında olay Beykoz konaklarında cereyan ediyor. Bilirsiniz Nusret diye bir kardeşimiz var, etçi. Dünya çapında oldu. Aslında semt çocuğudur, Bostancı’da yetişmiştir. Kendisini tanıdım, sevdim. Allah yolunu açık etsin. Konunun diğer kahramanı Mehmet Ağar Bey’in oğlu Tolga Ağar. Yanında kız arkadaşı, Emir Sarıgül’ün evine geliyorlar. Onun bir alt sokağında derin devletimizin başı Mehmet Ağar Bey’in evi var. Onun yanında da Sezgin Baran Korkmaz Bey var. Kendisini de tanıdım, iyi bir adam olduğunu biliyorum. Mehmet Ağar Bey’le biz de çok eski tanışığız.
Tolga Ağar ile Emir Sarıgül otururken eğleniyorlar. Kız arkadaşıyla birlikte sohbet ederken, biraz içki ve kokain içmişler, Nusret’le de kız daha önce tanışıyormuş. Herhalde bir yakınlığı da olmuş. Kız, Tolga Ağar’a anlatıyor, işte “Bu beni rahatsız ediyor” diyor. Tolga da hem kafası iyi hem derin devletin başının oğlu hem milletvekili… Ünvan çok. Telefon açıyor Nusret’e. Nusret de telefonu açıyor “Lan sen böyle böyle yapmışsın. Akıllı ol” falan diyor. Tabii hiç beklenmedik bir şey bizim etçi tuzcu Nusret başlıyor küfür etmeye. Kokaini de açmış, kız da yanında… Silahını çıkarıyor ateş etmeye başlıyor, “Ben seni böyle yapmazsam, şöyle yapmazsam” diyor. Ama Nusret de geri adım atmıyor. Tabii orası sessiz olunca silah sesi yankılanıyor. Saat 7-8 civarı, hemen Mehmet Ağar ile Sezgin Baran Korkmaz yukarı geliyorlar. Emniyet Müdürü Mustafa Bey hemen talimat veriyor, herkes oraya gidiyor. Mehmet Ağar orada, Sezgin Baran Korkmaz orada, Tolga Ağar orada, Emir Sarıgül orada, Tolga Ağar’ın kız arkadaşı orada. Telefon sinyalinden çözülebilir. Bir de ayrıca Selim Taşdemir, Emir Sarıgül’ün şoförü. Daha sonra olay üzerine yıkılan kişi. Emniyetten hangi üst yetkililer var? Onların telefonundan da sinyallere bakılınca orada oldukları anlaşılabilir. Cevdet Hürol, il emniyet müdür yardımcısı o dönem. Sururi Saydam, Beykoz’dan sorumlu emniyet müdür yardımcısı. Sunay Balıklıkaya C Bölge Müdür, şu an emekli. Bu müdürlerimiz de orada. Tabii Mehmet Ağar ve Tolga “İşte bu ateş etti” diyor. Ama ateş edince el sübabı olacak ya emniyet müdürü “Hayır kardeşim işlem yapacaksınız” diyor. Mehmet Ağar, “Ben diyorum” diyor. Tolga Ağar, “Ben milletvekiliyim” diyor. Sonucunda Emir’in şoförü tek el ateş ediyor. Çünkü el sübabı kontrolü yapılması lazım. İleride sorun olmasın diye. Bu arkadaşımız da cezaevine gidiyor. Şimdi soruyorum; bu ismini saydığım arkadaşlarının hepsinin telefon sinyali aynı anda Beykoz konaklarında mı?
Tolga kardeşin hikayeleri her zaman böyle bitmiyor. Bir tane kızcağız var; Kırgız ya da Kazak uyruklu. Onu da konuşacağız daha sonra uzun uzun. Bir gün evvel kız jandarmaya gidiyor “Tolga beni taciz etti” diye. Tecavüz işte, taciz diye kibarlaştırmaya çalışmaya gerek yok. Kız şikayet ediyor, daha sonra helikopterle babası gelip Tolga’yı aldırıyor. Kız ertesi gün ölü bulunuyor.
Benim uyuşturucu satanlara ne yaptığımı çok iyi bilirler. Namusum, şerefim ve en sevdiğim kızlarımın üzerine yemin ederim ki; bir kere uyuşturucu sattıysam, bundan para kazandıysam, 100 dolar bile, ben dünyanın en şerefsiz insanıyım. Allah benim kızlarıma kötü kader yazsın, eğer uyuşturucudan satıp elime para geçtiyse. Bunu namus sahibi olan herkes bilir. Benim evime yapılan operasyonda Narkotik polisinin ne işi var? Bir de köpeklerle gelmişler.
Narkotik polislerini nereye yollayacağını galiba bilmiyor derin devletin başı Mehmet Ağar. Pelikancılar işini biliyorlar. Bu operasyonu onlar organize etti. Benim karımın çocuğunun olduğu evde uyuşturucu mu saklayacağım ben? Nerede saklandığını da söyleyeceğim size. Uyuşturucunun nerede olduğunu herkes biliyor. Önemli olan onu gidip yakalamak. Dünyada en çok uyuşturucu kullanılan ikinci il İstanbul, üçüncü il Adana. İmanlı nesil yetiştirecektik, uyuşturucu bağımlısı nesil yetiştirdik.
Uyuşturucunun nerede olduğunu herkes biliyor. Kolombiya İçişleri Bakanı, emniyet müdürü, istihbarat başkanı, devlet erkanı 4 ton 900 kilo kokain yakalamış. Bu Türkiye’ye gelip paketlenip satıldığında, biraz da karışım yapıldığında; küçük bir Afrika ülkesinin milli hasılası kadar eder. Açıklama yapıyorlar, 4 ton 900 kilo kokainlerin hepsi önünde, “Bunlar Türkiye’de İzmir’deki bir kimya fabrikasına gidecekti” diyorlar. Açıklama var, uydurmuyorum. Şaka olduğunu düşünüyorsunuz, vallahi ben şaka yapmam. Bir tek Feridun Başkan’a yaparım.
Ne oluyor biliyor musunuz? Türkiye’de teslim alacak yerle ilgili hiçbir operasyon yok. Hiç kimseye. Biz 4 ton 900 kilo bulgur getirsek bizi faturayı eksik yazdık diye hapse atarsınız. Kokain bu ya, niye operasyon yok? Türkiye dünyada ikinci olmuş uyuşturucu kullanımında. Narkotik polisleri benim evimde. Allah’a yemin olsun bu işi anlayamıyorum. Bu nasıl bir şey? Devlet böyle olmaz. Devlet, derin devletçi oyununu oynayanların oyununa gelmez. Torbacı evi mi basıyorsun sen ya? Nereye gidiyorsun, hayırdır ya? Bu adam kaç tane uyuşturucu satıcısının öldürülmesinden yargılandı sen biliyor musun? Yargılandım. Çocukluğumuzda, arkadaşlarımıza uyuşturucu satanların ölümünde yargılandım. Suçsuz olduğum anlaşıldı beraat ettim. Vallahi ayıptır, billahi ayıptır, tallahi ayıptır. Olmaz, olamaz.
Uyuşturucunun geldiği adres belli. Bunun sahibi Mehmet Ağar. Eski bir milletvekili bir tane daha, eski yardımcısı bunun. İki üç tane de mafyatik tip. Kriminal, bilinen narko ailesi. Hani? Derin devletin başı… Vallahi ayıp ya. Billahi ayıp ya. Devlet ahlakı olur, devlet namusu olur. Beni getirtmek için her ülkede verdiğini enerjiyi uyuşturucu satanlara verseydiniz dünyada ilk üçe girerdik.
Sayın Cumhurbaşkanı talimat verdi, niyetini söyledi. İmanlı nesiller yetişsin dedi. Doğru ya bütün her şeyi Cumhurbaşkanından bekliyorsunuz. Torbacıları da o yakalasın. 4 ton 900 kilo. Daha biz çok konuşacağız.
Altınbaşların rezilliğini konuşacağız. Emniyetten bıraktırmış bir tanesini getirtmiş, öbür kardeş emniyette. İl emniyet müdürünü arıyor, “Ya bunlar iyi arkadaşlarmış yahu, bunları şeyapmak lazım” diyor. “Emir anlaşıldı sayın bakan” diye yanıt veriyor öbürü de. Bunu özel olarak tam detayıyla anlatacağım.
Escobar kendine bir tane cezaevi yaptırdı diye, tüm dünyada ne diziler filmler yapıldı. Sen de tek cezaevinde yattın. Cezaevi boşaltılmadı mı, tek başına yatmadın mı? Koruma polislerin seninle yatmadı mı? Havuzun, jakuzin yok muydu? Mübariz Mansimov yaptırmadı mı jakuzini? Helikopter pisti yaptırılmadı mı? Sen kendini yalnız hissetme diye Türkiye’nin büyük iş adamlarını Mübariz helikopterle taşımadı mı sana? Adamı FETÖ’yle sen götürdün tanışmaya. Polis ifadelerinde var. Fethullah Gülen’le sen tanıştırdın, adamı FETÖ’cü diye içeri atıp mallarını aldın. El insaf.
Dünya tarihine mal olmuş devlet yöneticilerini incelerken bir isim çok dikkatimi çekti. Ne kadar da benziyor bizim derin devletin başıyla, Joseph Fouché. İlk papaz okulunda öğretmen, sonra Fransa’da halk ihtilali başlayınca ihtilalin içinde direkt görev alıyor. 3 bin tane papaz öldürülüyor. O zaman din adamları halkın üzerinde çok fazla baskı kuruyordu. İşte rüşvet, para, talan, zulüm… O esnada 3 bin papaz öldürülüyor. O da papaz okulunda öğretmen. En çok papazı bu öldürüyor. İhtilale karşı isyan olunca bu çok kanlı bastırıyor, bunu polis bakanı yapıyorlar. Sonra bu Napolyon’la anlaşıyor, Napolyon’u getiriyor, Napolyon’un polis bakanı oluyor. Sonra ilk ihtilal yapıp devirdikleri kralla anlaşıyor, Napolyon’u düşürüyor, kralın da polis bakanı oluyor. Aynı bizim Mehmet Ağar. Anavatan iktidar, Mehmet Ağar en önde. DYP iktidar, Mehmet Ağar en önde. Refah iktidar Mehmet Ağar en önde. AK Parti iktidar, Mehmet Ağar en önde. Ama Joseph Fouché’nin sonunu biliyor musunuz? Bütün mallarına el koydular. Sadece bir bölgede yaşamasına izin verdiler. O da kendisine suikast yapılıp öldürülmesin diye, geri kalan hayatını dine adasın diye. Bir yerde bir enik olarak yok oldu gitti. Benim karıma eziyet ettiniz. Benim çocuklarıma zulmettiniz. 90 zamanının Mehmet Ağar polisliği. İnsanların yanında karılarını soydunuz. Şahit oldum. Terör şubesinde kaldım, 3 gün kaldım. Bize iyi davrandılar ama başkalarına yapılanı gördüm. Adına Mehmet Ağar polisliği denir bunun..