Doğu Perinçek Ayasofya’nın ibadete açılmasından rahatsız oldu!.
Rusya yancısı Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Ayasofya Camii’nin ibadete açılma tartışmalarıyla ilgili akla ziyan açıklamalarda bulundu. Maocu Perinçek, fethin sembolü olan Ayasofya’nın ibadete açılmaması gerektiğini savunarak tehditler savurdu.
1453 yılında İstanbul’un İslam orduları tarafından fethedilmesiyle şanlı zaferin sembolü haline gelen Ayasofya Camii’nin yıllar süren ‘müze’ zulmünden kurtarılarak yeniden ibadete açılmasıyla ilgili tartışmalar sürerken Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de konuya dahil oldu.
Maocudan akla zarar açıklama
Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasıyla ilgili akıllara zarar skandal bir açıklamada bulunan maocu Perinçek, yapının müze olarak kalması gerektiğini savundu.
Rusya’nın sözcüsü gibi davranan Perinçek, Ayasofya’nın ibadete açılması halinde Türkiye’nin çok ağır bedeller ödeyeceğini iddia ederek tehditler savurdu. Perinçek “Güvenlikteki bedelleri, Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’tan Libya’ya, Suriye’nin kuzeyi ve Irak’ın kuzeyinden Filistin’e, Dağlık Karabağ’a ve Hürmüz Boğazına kadar uzanan coğrafyada ödenir” dedi.
Maoist Perinçek, Ayasofya’nın müzeden camiye çevrilmesinin Türkiye’yi yalnızlaştıracağını, ülkeyi güvenlikte ve ekonomide ciddî sorunlarla karşı karşıya bırakacağını iddia ederek Ayasofya’nın statüsünü değiştirmenin hukuka aykırı olduğunu ileri sürdü.
Perinçek tehditlerine şöyle devam etti;
“Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a çok açık bir komplo var. Ayasofya’nın statüsünün değiştirilmesi, nesnel olarak Türkiye’yi yalnızlaştırma planına hizmet eder. Türkiye şu anda yanında olan ülkeleri de karşıya iter, müttefik potansiyelini zayıflatır, Yunanistan’a ve Türkiye düşmanlarına yarar bu uygulama. Bu değişikliğin Türkiye’nin güvenliği açısından olumsuz sonuçları olur. Güvenlikteki bedeller, Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’tan Libya’ya, Suriye’nin kuzeyi ve Irak’ın kuzeyinden Filistin’e, Dağlık Karabağ’a ve Hürmüz Boğazına kadar uzanan coğrafyada ödenir.
Ekonomi boyutunda, FETÖ mensuplarının Rus uçağını düşürmesi olayında yaşadığımız gibi ağır ekonomik kayıplarla karşılaşırız. Bugün dış ödemeler açığımızı kapatma hesapları daha çok turizm üzerinden yapılıyor. Ayasofya değişikliği ile bu hesaplar bozulur. Statünün değişmesi, Alman, Rus, Avrupalı, Çinli, İranlı turisti etkiler. Bütün dünyada insanları Türkiye’ye gelmekten vazgeçiren propagandalara fırsat verilir.Yalnız Ayasofya’ya değil, Antalya’ya gelen, Muğla’ya gelen, Kapodakya’ya gelen, Van’a gelen turist etkilenir. Rus uçağının düşmesinden sonraki olayda olduğu gibi başımızı iki elimizin arasına alırız ve ondan sonra sağa sola koşup özür dilemelere başlarız.”
‘İç cepheyi bölmek için yeni etkenler üretilmesin’
Perinçek, Ayasofya’nın statüsünün değiştirilmesinin iç cephede de yeni ayrılıklar meydana getireceğini savunarak “Hele ki bu Koronavirüs döneminde iç cepheyi bölmeyelim” çağrısında bulundu.
Perinçek şu skandal ifadeleri kullandı;
“Sanki Ayasofya bizim toprağımız değilmiş gibi davrananlar var. Istanbul’u bilincinde hâlâ fethedememiş olanlar var. İstanbul ve Ayasofya’nın Türk toprağı olduğunu ispat etmek gibi garip bir gayretin içinde olanlar var. Bu ezikliklere, Türk’ün gururuna yakışmayan bu hallere artık son verilmelidir. Özgüvenli olalım. Egemenliğimizi kendimize ispatlamak durumunda değiliz. Egemenlik ve bağımsızlığımızı vatanımızın bütünlüğü, teröre karşı mücadele ve işsizlikten kurtulma konusunda kararlılık ve duyarlılıkla sağlamlaştırabiliriz.
Sayın Cumhurbaşkanımız da söyledi. Ayasofya’nın karşısında Sultan Ahmet Camisi var. Ayasofya’dan hemen yukarı çıkalım Beyazıt Camisi var. O da çok büyük bir camidir, ikinci Beyazıt’tan kalma. Aşağı doğru indiğimizde Nuruosmaniye Camisi var.”
Perinçek, Ayasofya’nın müze olarak kalması gerektiğini belirterek “Ayasofya zaten bizim ve aynı zamanda dünya medeniyeti açısından uluslararası bir kıymet. O, UNESCO’nun da ortak miras olarak kabul ettiği çok önemli bir kurum. O ortak mirasa saygılı olarak Türkiye saygınlığını artırır.” dedi.
Perinçek’ten Danıştay’a baskı
Ayasofya’nın statüsünün değiştirilmesi davasının görüleceği Danıştay’a kritik karar öncesi baskı yapmaya çalışan Vatan Partisi Genel Başkanı şunları söyledi:
“Şu anda Danıştay’da açılan bir iptal davası söz konusu. İdari tasarruf 1934 yılında o zaman Bakanlar Kurulu kararıyla müze yapılmış. Şimdi bu idari tasarrufun iptali talep ediliyor. Daha önce bu konuda Danıştay’ın aldığı iptali reddeden kararlar var. Şimdi yeniden bir dava açılmış bir vatandaş tarafından. Bazı hukuki yorumlar var. Deniyor ki ‘Danıştay idari tasarrufun hukuka uygunluğu veya aykırılığı açısından inceler. Ama idari tasarrufun yerindeliğine karışmaz.’
Bu konuda Danıştay’ın çeşitli içtihatları var doğrudur. Fakat unutulan şudur: idari tasarruflar hukuka uygun olmak zorundadır, keyfi olamaz. Kamu güvenliği, milli güvenlik, Türkiye’nin ekonomik çıkarları, Türkiye’nin tarihsel mirasının korunması bunların hepsi hukuki düzenlemelerdir. Ve herhangi bir idari tasarruf idari yargı tarafından değerlendirilirken Kamu güvenliği, milli güvenlik, Türkiye’nin ekonomik çıkarları, Türkiye’nin tarihsel mirasının korunması açısından da bir hüküm kurmak durumundadır. O nedenle Danıştay ‘bu bir idari tasarruftur. Ben bu tasarrufun yerindeliği konusunda bir değerlendirme yapmıyorum’ diyemez.
Ayasofya’nın statüsünün müze olmaktan çıkartılması, Türkiye’nin kamu güvenliği, milli güvenlik, Türkiye’nin ekonomik çıkarları, Türkiye’nin tarihsel mirasının korunmasını düzenleyen anayasa ve yasa hükümlerine aykırı olur. O nedenle şu anda Danıştay’dan hukuka uygunluk açısından cesur bir karar vermesi beklenir ve önemlidir. Dikkat edilirse Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan da Ayasofya’nın hukuki statüsünün değiştirilmesini ‘oyun ve tezgah’ olarak değerlendirmiştir. Cumhurbaşkanı’nın daha birkaç ay önce (16 Mart 2019’da) Türkiye’ye karşı bir oyun ve tezgahtan söz etmesi Ayasofya konusunun bir güvenlik konusu haline geldiğinin en açık kanıtıdır. Oyun ve tezgah olduğuna göre güvenliğimiz için bir tehdit söz konusu.
konusundaki oyun ve tezgah şu anda güncellenmiştir. Dikkat edilirse İyi Parti, CHP ve Ak Parti’nin hükümetteki ortağı olan MHP, Ayasofya konusunu kızıştırıyorlar. Dolayısıyla oyun ve tezgahın içindedirler. Cumhurbaşkanı köşeye sıkıştırılmaktadır. Bu durumda Danıştay’ın yukarıda belirttiğimiz gibi idari tasarrufu güvenlik açısından da inceleyip hukuka uygun bir karar vermesi, oyun ve tezgahla karşı karşıya bulunan hükümeti ve Türkiye devletini de rahatlatacaktır.”