Hacı Bektaş-ı Velî’yi Anadolu’da tanıtan Alperen Abdal Musa..
Gazeteci yazar Cem Sancar, Anadolu erenlerinin en büyük öncülerinden sayılan Hacı Bektaş’ı Velî’nin vefatının 750. yılı münasebetiyle yazdığı yazısında şeyh ve onu Anadolu’da tanıtan Abdal Musa’ya dair bilinmeyenleri paylaştı.
Asıl mevzu, Antalya-Elmalı yakınındaki Tekkeköy’de bulunan türbesinde yatan Abdal Musa’da düğümlenmektedir!
Fuad Köprülü, XIV. yüzyılda Hacı Bektaş-ı Velî’nin Sulucakarahöyük’teki tekkesinden yetişen bu mühim şahsiyetin Hacı Bektaş-ı Velî kültünün yayılmasında nasıl büyük bir rol oynadığını anlatmıştır…
Köprülü’nün incelemelerinden ve daha sonraki araştırmalardan çıkan sonuca göre yaşadığı dönemde pek tanınmayan bu mütevazi Türkmen şeyhini, Beştaş-ı Velî’yi, menkıbeler aracılığıyla yeni kurulmakta olan Osmanlı Beyliği başta olmak üzere bütün Orta ve Batı Anadolu’da tanıtarak âdeta tekrar yaşatan Abdal Musa olmuştur…
XIV. yüzyılın ilk çeyreğinden sonra Hacı Bektaş-ı Velî Tekkesi’nin şeyhi olan Abdal Musa, beraberindeki bir kısım Haydarî dervişleriyle birlikte yeni kurulmakta olan Osmanlı Beyliği topraklarına gitmiş, orada Orhan Gazi’nin hizmetine girerek yalınkılıç fetihlere katılmış, zaferler kazanmış, ‘Gaziderviş’, ‘Alperen’ namını hak etmiştir…
Abdal Musa, üstüne çok konuşulası bir zattır…
Bu dünyadan sır oluşunun 750. yılında Hacı Bektaş-ı Veli’nin, ülkemizdeki şu yangın afetiyle cansiperane savaşan kahramanlarımızla birlikte, afet yörelerinin yiğit halkı o Türkmenler, o Yörükler soyundan geldiğini de bilmeliyiz…
Horasan Ermişlerinin cezbeci, coşkulu, serdengeçti karakteriyle yürüyen âşıklar neslinden gelmekte ve öyle konuşmaktadır. Onun bu üslubunun Anadolu’nun Müslüman ve gayri Müslim toplumları arasında önemli bir yakınlaşma ortamının doğmasına yol açtığı söylenebilir.
Nitekim Anadolu’nun yerli Hristiyanlarının da ona büyük bir hayranlık duyduğu ve kendisini Aziz Charalambos adıyla takdis ettikleri bilinmektedir. Öyle görünüyor ki Hacı Bektâş-ı Velî, yeri zamanı geldiğinde bazı Moğol otoritelerine karşı çıkmak durumunda kalmış olsa da Sulucakarahöyük’teki mütevazi zâviyesinde ömrünü tamamlamıştır…
Vilâyetnâme onu, Baba Resul diye bilinen meşhur Baba İlyas-ı Horasânî’ye değil Ahmed Yesevî’ye bağlar ve onun halifesi olarak takdim eder. Halbuki Hacı Bektaş, Pir Ahmed Yesevî’nin ölümünden en az yarım asır sonra dünyaya gelmiştir! O Resul Baba da denilen Baba İlyas takipçilerinden, müritlerindendir.
Sulucakarahöyük’te tıpkı şeyhi Baba İlyas’ınkine benzer bir fakir hayatı süren, zaman zaman -bugün de ziyaret edilen- bir mağarada inzivaya çekilen, zaman zaman da köyün hayvanlarını otlatan gösterişsiz, örtülü bir insan, bir insan-ı kâmil olarak yaşamıştır. Ve yaşadığı yeri aydınlatmıştır…
Altında durduğu fikir şemsiyesi, onun içinden geldiği Yesevîlik ve Haydarîliğe çok benzeyen ve XIII. yüzyılda Anadolu’da önce ünlü Türkmen şeyhi Dede Garkın, sonra da onun halifesi Baba İlyas-ı Horasânî tarafından temsil edilen Vefâîlik tarikatı çevresidir. Nitekim Âşıkpaşazâde’nin kaydından, Hacı Bektaş-ı Velî ve kardeşi Menteş’in Baba İlyas-ı Horasânî’ye intisap ettikleri, Hacı Bektaş’ın halifelik makamına kadar yükseldiği anlaşılmaktadır. Hacı Bektaş’ın kardeşi Menteş’in 1239’da başlayan Babaî İsyanına iştirak ettiği ve Sivas’ta Selçuklu kuvvetleriyle yapılan savaşta öldürüldüğü ve de Hacı Bektaş-ı Velî’nin bu isyana katılmadığı bilinmektedir…
Şu içinden geçtiğimiz senede, bir İslam velîsi, sırlı bir İslam bilgesi olan Hacı Bektaş’ın zihnimizi açmaya devam eden ilminin yeniden konuşulacağı bir vakit olması temennisiyle, pirin önünde elimiz kalbimizde. Hu erenler diyerek, eğiliyoruz…
UNESCO Dünya mirasına ait, vefatının 750. yılında Hünkâr Hacı Bektaş’ı Velî’yi anma etkinlikleri için…
Kültür Turizm Bakanlığı’nın Türkiye genelinde 30 ilden 700 civarında Alevî kanaat önderini davet etmesini…
Bakanlık ve valiler tarafından Nevşehir’e kadar refakat edilmesini, ağırlanmasını ve aslen bir Anadolu Bilgesinin hanesinde bir araya getirilmesini candan tebrik ediyorum…
Meraklısına: İslam Ansiklopedisi-Hacı Bektaş-ı Velî-Ahmet Yaşar Ocak. Bu metinden kendi meşrebimce yürüdüm…