Bence Hepimiz Davutoğlu’na, Babacan’a ve Gül’e teşekkür etmeliyiz!.
Geldikleri zamanları, bir faninin hayal bile edemeyeceği o getirildikleri üst makamları, Recep Tayyip Erdoğan isminin kendilerine neler kattığını, AK Parti’den ziyade partinin kurucusu olan liderlerinin kendilerini her şartta ve koşulda nasıl ölümüne savunduğunu, düşünüp derinlere daldıkça kaşlarınız saniye saniye çatılabilir ama yapmayın, keskin sirke küpüne zarar!.
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına aday olduğu süreçte yaşanan o gerilim dolu ayları nasıl geçirdiğimizi, bir yandan ana muhalefetin diğer yanda askeri vesayetin ne ayak oyunları sergilediklerini, sivil toplum kuruluşları ile Erdoğan’a gizliden diş bileyen Anayasa Mahkemesi üyeleri ile eski yargı mensuplarının kazdıkları karanlık kuyularda kimlerle nasıl kirli pazarlıklara oturduklarını hatırladıkça yüreğinizdeki öfke kabarabilir ama sakin olun, öfke ile kalkan zararla oturur!.
Davutoğlu döneminde yaşanan Rusya krizinde kılavuz FETÖ’cüler yüzünden uçurumun kenarından nasıl döndüğümüzü, olmayan bir Kürt meselesi yüzünden Kürtçülük taslayanlarla Hocacılık taslayanlar arasında Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki danışıklı dövüşler nedeni ile 6-7-8 Ekim olaylarında memleketin nasıl bir ateş çemberine döndürüldüğünü ve 7 Haziran seçimlerinin 10 puan birden kaybeden bir partinin kontrolsüz bir biçimde yokuşun ağzına kadar getirildiğini anımsadığınızda yumruklarınızı sıkabilirsiniz ama sakin olun, sükût ikrardandır!.
FETÖ’cüler tarafından içi boşaltılan Bank Asya’nın Ali Babacan referansı ile devlete hortumlanmış bir banka olarak itelenmeye çalışıldığını, bu ülke de paranın dibine vurup sermayeyi yurt dışına kaçıran kodamanların Babacan selamı ile Avrupa’daki paravan şirketlere nasıl kapak attıklarını, İpek Koza ile TUSKON denen Rıza Nur Meral isimli puştun göstermelik holdinglerinin Babacan ismini kullanarak öz sermayemizi Kedi-Ciğer meselesi haline nasıl getirdiklerini biraz araştırdığınız zaman hayıflanabilirsiniz ama yapmayın, hakkınızınAllah’a bırakın!.
Bugün Erdoğan’ın en vefalı olduğu bu üç ismin hayırlı veya vefalı hallerini değil, hem millete hem AK Parti’ye hem de Erdoğan’a karşı göstermiş oldukları vefasızlığı ve ihanetlerini konuşup kızıyoruz belki ama kızmak yerine “Her Şerde Bir Hayır Varmış” demekki sözü ile Bermuda Şeytan Üçgenini oluşturan bu ihanet tüccarlarına teşekkür etmeliyiz belkide!.
Her biri gelirken arkalarında 3’er 5’er kişi vardı ama giderken hepsi de arkalarına bir ordu takıp çıktı AK Parti’den!.
Bugün şu üç İhanet Tüccarının etrafında kümelenenlerin neredeyse hepsi daha 1-2 yıl öncesine kadar dostluktan, vefadan, sadakatten, dava adamlığından bahsedildiğinde mangalda kül bırakmıyorlardı!.
Kimisi görevden alındığı zaman “Kimse Benim Bu Kutlu Davaya İhanet Etmemi Beklemesin” diyerek etrafa racon kesiyordu, kimisi sessiz sedasız köşesine çekilip “Tayyip Beyin Takdiridir” açıklaması ile sadık köpek rollerine bürünüyordu, kimisi ise sırf vekil kontenjanına girmek için ortalıkta baldırı çıplak dansöz gibi gezerken vekillik umuduyla tesettürün cılkını çıkarıp halini hatırını sorana bile Ayetlerle ve Hadislerle cevap veriyordu!.
Mamafih; bugün oldukları yere ve geldiğimiz noktaya bakınca içinde haset ve fesatlıkla AK Parti’ye gelenlerin, parti içerisinde yer alan pislik derecesindeki zihniyeti de arkasına takıp çıktıkları gerçeği seriliyor önümüze!.
Bizim yıllarca uğraşıp içimizden söküp atamayacağımız bu pislikleri Erdoğan sayesinde siyasete atılıp liderlik hayaliyle İhanet Tüccarlığına soyunanlar sayesinde bertaraf ettiğimizi görüyorum ben!.
Bundan sonrası bize kalmış!.
Yarısını onlar temizledi, Reisçi takılıp partiyi babasının malı gibi kullanan o malum kişileri temizlemekte bize kaldı!.
Umarım bu zehirli sarmaşığı budamak yerine kökten kesmeyi becerebiliriz!!!