Corona Hastalığı Pisliği!.
Çin de imal edilip planlı ve programlı bir şekilde Amerika’nın ticari ilişkileri ile ters düşen ülkelerin üzerine serpiştirilmesi planlanırken kontrolden çıkan ve başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs isimli biyolojik silahtan biz de Türkiye olarak nasibimizi aldık tabii olarak!.
Kimlerin bu virüs silahıyla ne gibi planları var, hangi ülkelerin ilaç firmaları kazanımlarını kat kat artıracak, hangi silah baronu işleri kesat gittiği için ilaç işine girip koronavirüs isimli bu silahın panzehirinden servetine servet katacak, dünyaya bu korkuyu pompalamak için hangi Avrupalı ve Amerikalı medya patronları bu işin sonunda kahraman veya günah keçisi ilan edilecek bekleyip göreceğiz zamanı gelince!.
Etkisi, furyası, hezeyanı ne zaman son bulur, bu hidrojen gazı doldurulmuş uçan balon kim tarafından ne zaman patlatılır bilinmez ancak şimdilik dayanışma gibi görünen manzara yakında yerini çok fena kavgalara bırakacak ve bugün insanlık için sözde mücadele edenlerin yakın bir zamanda birbirlerini hedef alacakları şimdiden belli olmaya başladı!.
Dikkatimi çeken başka bir konu da; Uzak Doğu’nun ve Batı’nın tam ortasında yer alan Orta Doğu’daki insanlar Batılı ülkelerin çıkar savaşları yüzünden ilaca, ekmeğe, suya, hatta temiz havaya bile muhtaçken koronavirüs denen salgının o bölgelerde etkisinin neredeyse hiç görülmemesi oldu!.
Bunun bence bir tek nedeni var…
Koronavirüs denen bu vebanın, açlık ve yokluk içinde hayatlarını devam ettirmeye çalışan Orta Doğu insanlarının canlarının derdine düşseler bile Batılılar gibi zengin olmadıkları için kesenin ağzını açamayacak olmaları işin rengini değiştirdi haliyle.. Dolayısıyla bu durum düne kadar Orta Doğu’da terör estiren ama zorlu şartlar nedeni ile umduğunu bulamayan silah baronlarının birer ilaç baronu olmaya karar vermelerinin vesikası olarak karşımıza çıkıyor!.
Neyse; asıl meselemize gelelim…
Her ne kadar bu tedbirlerimizi alsakta biz de Türkiye olarak tüm dünya ülkeleri gibi koronavirüsten nasibimizi kısmen de olsa aldık ve almaya da devam ediyoruz maalesef!.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın koronavirüs ile ilgili kriz masası oluşturması, Sağlık Bakanlığı’nın meselenin direk muhattabı olarak ön plana çıkıp müdahale etmesi, Cumhurbaşkanlığı ve İlgili Bakanlıklar nezdinde oluşturulan Bilim Kurulu’nun üzerine düşenleri fazlasıyla yapması, değerli sağlık çalışanları başta olmak üzere emniyet ve birimlerinin halkın sağlığı için sahada mücadele vermesi, sağduyulu vatandaşlarımızın yetkililer tarafından ikazlara uymak için ellerinden geleni yapması hiç tartışmasız bir İspanya veya İtalya gibi olmamamızda en büyük etkenler oldu çok şükür..
Kişisel kanaatimi sorarsanız; her vatandaş yetkilileri dinleyip bireysel anlamda üzerine düşeni eksizsiz yaparsa bu virüsün ülkemizde etkisini çok sürdüremeyeceği aşikar ancak CHP isimli asrın vebası olan virüs daha çok ülkemizde kalacak gibi!.
Vürüsün aniden ortaya çıkmasından ötürü salgınla yapılan mücadeleyi zaman bulamadıkları ve bir bahane üretemedikleri için istemeden de olsa başlarda taktir etmek zorunda kalsalarda araya giren süreyi kazandıkları zaman olarak değerlendirip her zamanki pisliklerini ortalığa saçmaya başladılar bile!.
Türkiye’nin IMF’den borç almaya mecbur kalması için sabah akşam uğraşıp otel odalarında IMF memurlarıyla kırıştırıp başarılı olamayınca koronavürüsün baş göstermesiyle umutları yeniden amuda kalkmaya başladı memleket düşmanlarının!. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın koronavirüs ile ilgili yaptığı açıklamaları İMF’den yardım isteme talebi olarak değerlendirecek kadar alçaldılar üstelik!.
Sonrasında Yatsı Ezanlarından sonra okunan dualara ve Teşrik Tekbirlerine içlerindeki İslam hazımsızlığından dolayı bahaneler üretip yadırgamaya çalıştılar ama millet nezdinde din düşmanlığından sabıkaları oldukça kabarık olduğu için çok etkili olamadıklarına kanaat getirip gemi azıya alarak doğrudan saldırmaya başladılar şimdi de olur olmaz bahanelerle!.
Günde ortalama 250 kişinin çeşitli nedenlerle vafat edip defin işlemlerinin yapıldığı mezarlıklar müdürlükleri önünde pusuya yatarak kefenlenip ailelelerine teslim edilen her mevtanın koronavürüsten öldüğünü ve devletin bu durumu vatandaşlardan gizlediğini servis etmeye kalktılar!. Gerçek çok geçmeden ortaya çıkınca da bu defa mezarlıkları mesken tutup belediyelerin yıllardır her akşam mezarlıklar müdürlüğünden sayılarını öğrenip her sabah kazarak hazır hale getirdikleri mezar yerlerini koronavirüsten ölenler için hazırlanmış toplu mezar yerleri olarak servis etmeye kalkarak millete korku pompalamaya kalktılar şerefsizce!.
Şimdi sarıldıkları argüman ise Başkan Erdoğan’ın önceki gün başlattığı Millet Devlet Dayanışması başlıklı yardımlaşma kampanyası.. Neler söylemediler ki “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” sloganıyla hazırlanan bağış kampanyası için!.
Tepkilerine bakan da Erdoğan’ın işçi memur maaşlarını zorla kestiğini, topyekün milletin banka hesaplarına el koyduğunu, sokaktaki vatandaşı polis jandarma zoruyla durdurup cebinde cüzdanında elinde kolunda boynunda ne var yok aldığını, evlerine zorla kolluk kuvvetleri salıp yatağının döşeğinin yastığının altında biriktirdiğini gasp ettiğini falan zannedecek!.
Yahu bundan sadece 70 yıl öncesine kadar bu milletin ahırındaki ineğinden kümesindeki tavuğuna kadar neyi var neyi yoksa kayıt altına alıp devletin zimmetine geçiren, ineklerin günlük verebileceği sütten tavukların günlük yapacağı yumurtaya kadar hesaplayıp zapta kaydeden, her akşam milletten zorla alacaklarınızı gavurdan elde edilmiş ganimetten sayarak toplayan sizin Milli Şefli Cumhuriyet Halk Partisi dediğiniz eşkıyalar kulübü değil miydi!.
Öyle ki, millet size haraç vermekten evine bir çuval un alamaz hale gelip süpürge çöplerinden ekmek yapmıyor muydu!. Ayağına giyecek ayakkabıya para bulamayan millet eski çağ insanları gibi hayvan derilerinden evlerinde kendilerine çarıklar dikmiyor muydu!.
Memleketin her karış toprağına diktiğiniz atatürk heykellerine devletin hazinenin kasasını kurban edip milyonlar akıtan, paranın tükendiği yerde de heykel dikmek için bağış kampanyaları düzenleyen, kampanyanıza katılmak istemeyenleri fişleme tehdidiyle korkutan siz değil miydiniz Eyy CHP!.
“70 yıl gerisi çok fazla oldu, biz değiştik artık” diyorsanız da tarihi biraz daha ileri alalım isterseniz…
Daha geçtiğimiz dönem partinizin başına geçirmeye layık görmediğiniz Muharrem İnce’yi ülkenin başına bela etmek için Cumhurbaşkanlığına aday gösterdiğinizde bağış kampanyası düzenleyip seçmeninizin cebini cüzdanını boşaltan yine siz değil miydiniz!.
Başka örnekler de mi istiyorsunuz?..
Yılmaz Özdil denen paralı kalemşörünüze ilkokul çocuklarının Hayat Bilgisi kitaplarından alınmış kesitlerle “Çok Özel Seri” adı altında antin kutin bir kitap yazdırıp milletin cebine çöken siz değil miydiniz ağalar!.
Yetmediyse bir örnek daha vereyim…
Eline tuzluk verip her hıyarın peşinden koşturduğunuz genel müdürünüzün desteksiz palavralarından ötürü mahkum olduğu tazminatları karşılamak için vekillerinizden ve parti üyelerinizden zorla bağış aldığınız gerçeğinide mi inkar edeceksiniz!.
Hadi bu skandallarınızdan da geçtik…
Parayı pulu bir kenara bırakın da; İyi Parti’yi meclise sokmak için 20 vekilinizi kurbanlık koyun gibi kameralar karşısına geçirip Meral Akşener’e bağışladığınızı nereye koyacaksınız veya “Her Evden CHP’ye Bir Oy HDP’ye Bir Oy” diyerek seçmeninizin namusu olan oylarını PKK’nın partisine zorla bağışlattığınızı nereye koyacağız şimdi!!!